Minecraft’ın başarısının altında sunduğu özgürlük ve görsellik yerine oynanışa önem vermesi yatıyordu. Yüz binlerce oyuncuyu kısa bir sürede kendine bağımlı hale getirmesinin asıl nedeni bunlardı. Yani yapımcılar bize bir kum havuzu sunuyordu ve kendi hayal dünyamıza göre o kum havuzunda oynuyorduk. İşte Terraria da aynı şeyi farklı bir açıdan sunuyor. Kısaca özetleyecek olursak Terraria için Minecraft’ın iki boyutlu hâli diyebiliriz.
Terraria, Re-Logic’teki bir elin parmaklarını bile geçmeyen sayıda yapımcı tarafından yaklaşık iki ay içerisinde geliştirilmiş. Eski atari oyunlarının (SNES dönemi) görselliğine sahip olan dünyada, ıssız ve gizemli bir adaya düşmüşcesine medeniyete sıfırdan başlıyor; yer altı madenlerinizi kazıyor, kendi evinizi inşa ediyor ve hatta şehrinizi bile kurabiliyorsunuz. Oyun boyunca kimseden bir görev ya da emir almıyorsunuz ve sadece kendi maceranızın peşinden koşuyorsunuz. Taş ve sopalarla başladığınız bu macerayı, üretim zincirinde yükseldikçe lazerli silahlara ve bombalara kadar ilerletebiliyorsunuz. Kendi medeniyetinizi yükseltmek için tüm oyun haritasının altını üstüne getirirken, daha güçlü bir savaşçı olacak ve devasa Boss’larla mücadele etmek zorunda kalacaksınız.
Altını bol bulunca benim yaptığım gibi duvarlara harcamak yerine, kendinize parlak bir zırh üretin.
Terraria’ya başladığınızda sizden ilk olarak kendi karakterinizi yaratmanız isteniyor. Piksellerden oluşmuş karakterinizin saçını başını ve kıyafetlerini değiştirdikten sonra oynayacağınız haritanın büyüklüğünü belirliyorsunuz. Large harita tek başınıza oynamak için aşırı derecede büyük gelecektir ve zemine doğru ilerlemeniz çok uzun sürecektir. Bu nedenle eğer ilk başta oyunu öğrenmek ve tek başınıza oynamak istiyorsanız Small harita ile başlamanız yerinde olacaktır. Haritaların büyüklükleri değişse de hepsi rastgele üretildikleri için içerik açısından dengeli bir şekilde yaratılıyorlar. Diğer yandan, bu şekilde istediğiniz kadar yeni harita yaratabilmek, tekrar oynanabilirliği arttırıyor ve her seferinde karşınıza tamamen farklı ve keşfetmeye açık bir dünya sunuyor.
Eğer isterseniz haritanızı sunucu olarak diğer oyunculara açarken PvP seçeneğini aktif edebilir ve iki takımın birbirlerine karşı savaşmasını sağlayabilirsiniz.
Haritaya ilk defa giriş yaptığınızda ilkel yaşantınız da başlamış oluyor. Sahip olduğunuz bakır balta ve kazma ile kendi dünyanızı şekillendirmek için ilk adımları atıyorsunuz. Sizinle birlikte doğan diğer karakter, kuracağınız eve yerkeşmek için can atıyor. Bu NPC’den oyunla ilgili bilgiler alabiliyorsunuz fakat öğreneceğiniz şeyler çok genel olduğu için ilk başta Terraria’da zorlanabilirsiniz. Bu nedenle oyuna girdiğinizde ilk defa başlayanlar için çok da sıcak davranılmadığını farkedeceksiniz çünkü oyunun işleyişi ve üretim zinciri ile ilgili bilgi kaynaklarını barındırmıyor. Tüm bunları kendiniz öğrenmeniz ya da internet sitelerinde araştırmanız gerekiyor. Genel oynanışa kısa bir süre sonra alışıyor ve hızlıca bağımlı durumuna geliyorsunuz, o nedenle öğrenme kısmında pek fazla sorun olmuyor fakat üretim konusunda tüm oyun boyunca gerekli bilgilerin eksikliğini hissedeceksiniz. Tüm oyun boyunca en gelişmiş eşyaları üretmek için çabalıyorsunuz ve bu nedenle bunların nasıl üretileceğini görememek oyunun en büyük sıkıntılarından biri oluyor (Sadece silah sayısı bile 50’yi aşıyor).
Düşmanların eve girmemesi için tuzaklı girişler yapabilirsiniz.
Ana karakterinizin kalplerle gösterilen bir canı ve gökten düşen yıldızları toplayarak arttırabildiğiniz büyü gücü (Mana) bulunuyor. Karakter gelişimi bu iki özelliğin arttırılması ve daha iyi ekipmanlara sahip olmak üzerine kurulmuş. Bu nedenle karakterinizi daha güçlü kılmanın yolu, yerin altından daha iyi materyaller toplayarak daha iyi eşyalar üretmek, yine bu yolculuğunuzda karşılaştığınız yıldızları parçalayarak canınızı yükseltmek (Beş kalp 100 cana eşit oluyor) ve gökten düşen yıldızları toplayarak büyü gücünüzü arttırmaktan geçiyor. Daha iyi eşyalara sahip oldukça yeni eşyalar üretebilecek, evinizi donatarak farklı NPC’lerin yerleşmesini sağlayacak, daha güçlü yaratıklar öldürebilecek ve onlardan düşecek yeni materyaller ile daha da güçlü eşyalar üreteceksiniz. Oyunun ilerleyişi bunun üzerine kurulu. Bu nedenle bir süre sonra gökyüzüne uzanan kuleler (Hatta uçan adalar) inşa edecek, yer altında karınca yuvasını aratmayan ve lavlara dek uzanan karmaşık tüneller kazacaksınız.
Yeryüzünde gündüz ve gece dönüşümü nedeniyle iki farklı evre bulunuyor. Gündüzleri dışarıda rahatlıkla gezebiliyorsunuz ve bu sayede ev inşa etme gibi işleriniz için fırsat bulabiliyorsunuz. Etrafta sadece balçıktan veya sümükten oluşmuş zıplayan yaratıklar dolaşıyorlar ki bunlar fazla zararlı olmadığı gibi, meşale üretimi için gerekli jelleri taşıyorlar. Güneş battığında ise hayatta kalma mücadeleniz başlıyor. Eğer sığınabileceğiniz bir yer yoksa etrafınızı zombiler ve uçan gözler kaplıyor. Bu tip yaratıklar peşinizi bırakmadıkları gibi, sizi ya savaşmaya zorluyorlar ya da kaçmaya. Bu nedenle geceleri yeryüzünde çalışmak zor olabiliyor. Ayrıca bir de Blood Moon diye bir evre bulunuyor ki, bu da geceleri %15 olasılıkla meydana geliyor ve yaratık sayısı ikiye katlanıyor (Ayrıca zombiler Blood Moon olduğunda kapıları açabiliyorlar).
Eğer geceleri yeryüzünde durmak istiyorsanız kendinize korunaklı bir ev inşa etmeniz gerekiyor. Evleri aynı zamanda size bazı yardımları dokunan NPC’leri barındırmak için kullanıyorsunuz. Oyunun başlangıcında size eşlik eden rehberin dışında tüccar, hemşire ve silah satıcısı gibi karakterleri de apartmanınıza veya kasabanıza konuk edebiliyorsunuz (Artık tasarımınıza kalmış). Bu karakterler yerleşmek için çeşitli gereksinimlere ihtiyaç duyuyorlar (Yatak, meşale ve masa içeren odalar gibi).
Bir zamanlar buralar yeşillikti!
Terraria’nın arayüzü biraz fazla basit tutulmuş. Normalde sol üst köşede bulunan ve 0-9 tuşları ile hızlıca erişilebilen bir kısayol barınız bulunuyor. ESC’ye bastığınızda ise üretim menünüz ve karakterinizin üzerindeki eşyalar beliriyor. Inventory’nizde bulunan eşyaları oyunda kullanmak istiyorsanız kısayol barına yerleştirmeniz yeterli oluyor. Eğer yeni bir şeyler imal edecekseniz sol alttaki üretim menüsünde mouse’un tekerleği ile dolaşabiliyorsunuz. Buradaki eşyalar türlerine göre sınıflandırılmış olsaydı çok daha kolay ve hızlı kullanıma sahip bir menü olabilirmiş.
Düşmanlarla karşılaştığınızda kılıç, yay, bumerang, patlayıcı veya tabanca gibi silahlarla saldırabiliyorsunuz. Savaş sisteminin nasıl işlediğini merak ediyorsanız size 2D platform oyunlarını örnek verebilirim. Can kaybetmemek için düşmanın size temas etmemesi ve attığı şeylerle sizi vurmaması gerekiyor.
Terraria, çıktığı hafta 200.000'den fazla satarak, Steam'in en çok satan oyunu olmuştu. Böylesine ufak ve bağımsız bir oyun için büyük bir başarı.
Oyuna yeni başladığınızda ilk olarak yapmanız gerekenlere kısaca değinmek istiyorum. Haritada doğduğunuz yer, aynı zamanda sizin öldüğünüzde ışınlanacağınız yer oluyor. İlk olarak bir kaç ağaç kesip kendinize ev için düzlük oluşturabilirsiniz. Evin duvarlarını, kestiğiniz ağaçlardan çıkan odunlar ile inşa edebilirsiniz. Bu duvarların arka planını doldurmak için öncelikle kendize bir tezgah üretmeniz gerekiyor. Tezgahı yine odun kullanarak üretebilir ve evin bir köşesine koyabilirsiniz. Tezgahı kurduğunuzda artık üretebileceğiniz eşyaların arttığını göreceksiniz. Buradan odun duvarlar çıkartıp evin arka tarafını tamamen kapatırsanız, rastgele ortaya çıkan yaratıklardan kurtulursunuz. Eğer jel topladıysanız evi meşaleler ile aydınlatabilirsiniz. Son olarak masa ile sandalye de koyarsanız evinizin ilk halini tamamlamış olacaksınız. Daha sağlam eşyalar üretebilmek için ikinci adımda taş toplayarak ocak imal etmeniz gerekiyor. Tezgah ve ocak sayesinde yakın zemindeki ham maddeleri kullanarak oyunun ilk evrelerinde ihtiyaç duyabileceğiniz pek çok eşyayı üretebilirsiniz. İlk evinizi tamamladıktan sonra artık yeni ham maddeler için yerin altındaki yolculuğunuza başlayabilirsiniz.
Sizleri yerin derinliklerinde çok tehlikeli yaratıklar bekliyor. Hazırlıksız gitmeyin.
Terraria basit bir oyun gibi görünse de kısa süreli alışma evresinden sonra saatlerinizi ve günlerinizi harcayacağınız bir yapıya sahip. İsterseniz kendi haritalarınızı başka oyunculara açabilir veya başkalarının oyununa dahil olabilirsiniz (Aynı karakterinizle). Başkalarıyla oynarken çok daha fazla keyif alacak ve daha güzel işler ortaya koyacaksınız. İşleri imece usulü yapacağınız için hem daha hızlı üretim yapıyor (Bakınız işçi problemleri), hem de birbirinizi korurken daha eğlenceli vakit geçirebiliyorsunuz. Toprağın derinliklerinde bekleyen maceralar sizi hep birlikte keşfetmeye sürükleyecektir.
Yeni bir haritada başlamak size yeni bir deneyim sunacak gibi görünse de, oyunun sonunda aynı son eşyalara ve Boss’lara ulaşacağınız için hevesiniz kırılıyor. Bu nedenle oyunun en büyük eksikliklerinden biri mod desteğinin bulunmaması olmuş. Harita ne kadar değişik tasarlanırla tasarlansın, karşınıza hep aynı içerikler çıkacaktır. Fakat yine de bir haritayı tamamen bitirebilmeniz için günlerinizi harcamanız gerektiğinden bu fazla sorun olmuyor. Zaten yapımcılar oyunun mümkün olduğunca desteklemeye ve yeni özellikler sunmaya devam edecekler.
Size ne yapmanız gerektiğini söylemeyen, kendi maceranızı yazdığınız, oldukça derin bir üretim zincirine sahip olan ve tüm dünyasını yıkarak yerine kendi dünyanızı inşa edebildiğiniz Terraria, oynanabilirliği grafiklerin üzerinde tutan oyuncular için kesinlikle biçilmiş kaftan.