Dragon Age çıkalı çok olmadan Bioware’in önceden de sözünü verdiği indirilebilir içerikler ve onların ardından da Dragon Age Origins : Awakening çıktı. DA: Origins’ın yakaladığı başarıdan sonra bu eklentiden de daha azını beklemek olmazdı. Peki tekrar o başarıyı yakalayabildi mi onu görelim şimdi.
Awakening’den bahsetmeden önce hem ilk oyunu oynamayanlara, hem de oynayıp da hikayeyle ilgili basit bir hatırlatma isteyenlere, ilk oyunda yaşananları genel olarak anlatayım (İlk oyunu oynamamış olup da hikayeyi öğrenmek istemeyenler sonraki paragraftan devam etsinler): Oyuna başlandığında karakter, yaşadıklarından sonra Grey Warden'ların arasına katılır ve Grey Warden'lar olarak, Darkspawn adındaki lanetli varlıklara karşı kralın liderliğinde, kurulmakta olan orduya katılırlar. Zaten, hali hazırda Darkspawn'a karşı savaşmak için kurulan Grey Warden tarikatının orada bulunması gerekmektedir.
Bilinen şudur ki: Archdemon adı verilen ve bu hastalıklı yaratıklara liderlik eden, tanrısal güçleri bulunan yaratığı etmenin tek yolu, bir Grey Warden tarafından öldürülmesidir. Ölümcül olan, Grey Warden tarikatına giriş ritüelinde üç savaşçıdan sadece bizim karakterimiz kurtulabilmiştir. Darkspawn’a karşı olan savaşta kral ve ordusu yenilgiye uğramış, en büyük dostları tarafından ihanete uğramışlardır ve olayların sorumlusu olarak sağ kalan iki Grey Warden suçlanmıştır. Gelişen olaylar sonucunda; Ferelden ülkesindeki bir çok ırkı kendi taraflarına çekmişler, ihaneti ortaya çıkarmışlar, sonunda Archdemon’u yok etmişler ve lidersiz kalan Darkspawn kalabalığı yer altına çekilmek zorunda kalmıştır.
Demin söylediğim gibi ilk yakaladığı başarıyı yakalayacak bir oyun olmasa da bu, Awekening’i başarısız bir oyun yapmaz. Oyun içerisindeki birtakım hatalar ve ruhsuz takım arkadaşlarımızdan bahsetmek isterim öncelikle: Oyun içerisindeki çeşitli hatalar can sıkıcı olabiliyorken çok da büyütecek, oyun üzerinde fazla etkileri yok. Onun yanında genellikle MMO’larda rastladığım “şu kadar adam öldür, yerden şu kadar taş ve odun topla” şeklindeki görevler de bence fazlasıyla gereksizdi ve sadece oyun üzerindeki bazı toprakları doldurmak amacıyla yapılmışlar gibiydi. Takım arkadaşlarımızla kurduğumuz diyaloglar eski oyuna nazaran daha az olduğundan güzel işlenmiş hikayeleri olmasına rağmen onlar hakkında akılda kalıcı anılar bulmak zor denebilir. Buna bağlı olarak da ilk oyundaki çok eleştirilen ve Bioware üzerinde bazı kesimlerin tepkisine yol açan romantizm faktörü de ortadan kalkıyor haliyle. Diğer karakterlere hediye edeceğiniz bazı eşyalar hem bazı diyalogları açmanızı sağlayacak, hem de çantanızda biraz yer açacaktır.
İlk oyundan geri dönüş yapan Oghren’ın diyalogları ise beni oyun boyunca güldürmeye yetti. Görebileceğiniz en iyi sarhoş Dwarf tiplemesi ve oyundaki en canlı karakter diyebiliriz kendisine. Takımdan eksik edilmemesi önerilir. Diğer karakterlerin bu kadar da sağlam etkileri olmasa da hepsinin de değişik kişilikleri var. Yanınıza aldığınız değişik karakterlerin birbirleri ile oyun akışına bağlı olarak değişen diyaloglarını da kaçırmamanız gerek. İlk oyundan bazı karakterlere rastlayabilirsiniz ama takımınıza katılmalarını beklemeyin, katılmayacaklar. Yaşasın kötülük! Nihahahah!
Oyun boyunca karakterleri Grey Warden olmaları için soktuğumuz ritüele ilk oyundaki gibi önem verilmemesi ve ayaküstü yapılması gibi iki oyunun arasındaki bağları koparan hataları görebiliyoruz ama rastlayacağımız bazı durumlar ise ilk oyunda alamadığımız bazı cevapları da bize gösteriyor ve bazı noktaları aydınlatıyor. Verdiğimiz kararların etkisini de ilk oyundaki gibi çok belirgin bir şekilde görebildiğimizi de söyleyemem.
Atmosferden bahsetmeme gerek olduğunu düşünmüyorum çünkü atmosfer geçerliliğini iyi örülmüş hikaye ağıyla bütünleşmiş halde koruyor. Mekan tasarımları bana kalırsa yeterince güzel bir şekilde yapılmış, Amaranthine’ın yüksek duvarları içerisindeki şehrin ruhsuz ve boğucu olmasını geçersek mekanlar ilk oyunu aratmayacak kalitede denebilir.
Seslendirme ve ses efektleri kalitesini hala koruyor ve atmosferi destekleyen temel unsurlardan biri olmaya devam ediyor. Ruhsuzluklarından yakındığım karakterlerin neden bu kadar canlı olduklarını sorarsanız, bunun cevabı seslendirmelerin çok iyi bir şekilde yapılmış olmasıdır. Mekan seslendirmeleri dahi çok iyi bir şekilde yapılmış. Hatta gözünüzü kapatıp seslendirmeleri dinleyin, görüntüler aklınızda canlanacaktır.
Oyun mekanikleri hakkında söylenebilecek çok şey var: Öncelikle eklenen yetenekler ile çatışmalar tamamiyle değişik bir hal alıyor. Alacağınız tek kullanımlık, sınırsız satın alma hakkına sahip olduğunuz kitpla yeteneklerinizi sıfırlayıp değişik savaş stillerini deneyebilirsiniz. Yeni alt sınıfların da sağladıkları çeşitlilik bir ek paket için gerçekten de fazla. İsterseniz eklenen yeni meslek ve güçleri açabilirsiniz. Şüphesiz meslekler uyguladığınız taktiklere önemli ölçüde yardımcı oluyor. Taktiklerden bahsetmişken boss çatışmalarında büyük gelişme olduğu ve taktiklerin daha önemli olduğunu unutmamam gerek. Seviye sayısı da 25’den 35’e çıkarıldığından bu kadar yeniliğe harcayacak yetenek puanlarını nereden bulacağım diye endişelenmenize gerek kalmıyor, fazla geldiğini bile söyleyebilirim... Eklenen yeni zırh setleri ve silahlar da ilk oyunu fazlasıyla aşmış haldeler. İlk oyundan tanıdığımız sanatçı ruhlu blacksmith, Master Wade de geri dönüyor. Oyunda bulacağınız özel parçalarla ona daha iyi zırh ve silahlar yaptırabilirsiniz. Satıcılardan alacağınız işlemelerle de kalkanlarınıza istediğiniz sembolleri ekleyebilirsiniz.
Bunlardan bahsederken ya ilk oyundan geri dönüş yapmış karakter, Ferelden’in kurtarıcısı olarak oyuna devam edebileceğinizi ve ilk oyunda verdiğiniz kararların sonuçlarını görebileceğinizi veya yeni karakter açıp, bulunduğunuz krallık olan Ferelden’de işgalci olarak görülen Orlesia’dan gelen Grey Warden olarak oynayabilirsiniz. Bunlara bağlı olarak da insanların size olan yaklaşımları değişecektir. Birinde insanlar sizi bir kahraman olarak görürken, diğerinde insanlar size daha çok bir düşmanmışsınız gibi davranacaklar.
Oyun başladığında, ilk oyunda ölen Arl Howe’un kalesinin Grew Wardenlara verildiğini ve oranın başına sizin getirildiğinizi göreceksiniz. Kaleyi ve askerlerinizi, Neverwinter Nights 2’deki gibi belirli bir bütçe ile geliştirebileceksiniz. Her ne kadar oradakine göre çok kısıtlı bir şekilde olsa da bunu başka bir oyunda da görmek hoş oldu. Bulduğunuz minerallerle yeni zırhlar ve duvarlar yapabileceksiniz, çiçek ekip sulayabileceksiniz. Hayır, korkmayın onu gerçek yaşamda, sims ve farmville’da yaparsınız ancak. Çok heveslendiyseniz size bu üçünden birini yapmanızı öneririm.
Açıkçası Mass Effect 2, Dargon Age: Origins ve Awakening’i gördükten sonra Bioware’in The Old Republic projesini eline yüzüne bulaştırmadan yapabileceğine olan inancım yerine gelmeye başladı. Bana kalırsa, rol yapma oyunlarında bu kadar başarılı eserler çıkaran firma belki de Ultima’nın bize yaşattığı “gerçek MMORPG” deneyimini tekrar yaşatabilir. Konuyu dağıtmadan Dragon Age’e dönüyorum: Dragon Age II çıkana kadar Dragon Age’in devamlılığını göreceğimiz söylendiğine göre bu göreceğimiz son eklenti değil, bu eklentideki bazı hatalardan ders alınırsa bizi sonraki indirilebilir içerik ve eklentilerde bundan daha iyilerini de görebiliriz gibime geliyor. İlk oyundan sonrasına ışık tutsa da bana kalırsa beklediğimiz öbür soruların cevapları çıkacak olan eklentilerde... Bu arada siz oyuna başladıktan sonra, ilk iki indirilebilir içeriği desteklemediğinden oralardan kazandığınız eşyalar yok olacaktır.
Tamamen yeni bir evren olan ve bildiğimiz Dungeons & Dragons kurgusunun dışına çıkan Dragon Age evreni, kendini ilk oyunda kanıtlamıştı ve Awakening ile bu evrenin yeni noktalarını görebilmek güzel oldu, kurgu başarılı bir şekilde devam ediyor ve üstelik daha da ilginç bir hal alıyor. Aslına bakarsanız çoğunlukla yaşanan devam oyunlarındaki başarısızlıklarını sayarsak, bu kadar iyi bir devam oyunu görmeyi düşünmüyordum. Yerdiğim noktaları can sıkıcı olsa da bu oyunun artıları eksilerini götürüyor. Oyunda geçirdiğimiz süre yeterince tatmin edici. 25 saat süresince başından zorlukla kalktığımdan oyunun doğal olarak sürükleyici olduğunu söyleyeceğim hatta o kadar sürükleyiciydi ki beni ejderhanın arkasına bağlayıp yerde sürü... Neyse konuya dönelim oyunun sürükleyici olduğundan da bahsettim.
Piyasaya çıkan onca oyuna bakarsak Awakening, çıkan rol yapma oyunlarının çoğundan daha büyük ve doyurucu bir oyun. Piyasa beklenenleri veremeyen onlarca eklentiyle doluyken Awakening kendinden beklenenlerin hepsini yerine getirmeyi başarıyor. Hem de bizleri, çok değişik bir maceranın içine sokuyor. Lanetlenmiş eski bir ormanın derinliklerinden, medeniyetin içine; mezara dönüşmüş bir dwarf kentinden, yol üzerinde bize ölümcül tuzaklar kurmuş olan çok ölümcül Darkspawn'ların çok ölümcül bir şekilde öldürüldükleri yerlere kadar götürüyor bizi Dragon Age: Awakening...
Son olarak: Kesinlikle oynamanız gereken bir eklentiden bahsettiğimize göre oyunu alın ve oynayın. Hem de oyunu alana bu oyun deneyimi bedava! Birkaç önemsiz hata ve ruhsuz takım arkadaşlarımızı saymazsak bence kesinlikle oynamanız gereken bir oyun. Kılıç var, uzaylı zombiler var, dağ var, taş var. Vurmalı, öldürmeli (!?) bir eklentiden bu kadarını beklemiyorsanız oynayın da görün. This is Sarper Seydioğlu, reporting from Vigil’s Keep. Have a good day!