The Batman - İlk Bakış

Özgür Eroğlu

 
Çizgi roman tarihinin en çok sevilen ve bilinen süper kahramanlarından biri de Batman. 7’den 70’e herkesin en azından adını duyduğu bir kahraman kendisi. Bu kadar sevilmesinin ve kitlesinin geniş olmasının sebebi ise elbette içeriği. DC tarafının Marvel’dan daha karanlık olduğu zaten yıllardır konuşulan bir konu. Ancak Batman’in farkı daha bariz. Küçük yaştaki okuyucuya hissettirmeden büyük yaştakiler için bir içerik üretiliyor. Bu kadar popüler olunca da elbette kendi başına bir markaya dönüştü. Sonrasında animasyonlar, oyunlar, filmler, oyuncaklar derken büyüdü gitti bu marka. Bugün yazımızın konusu ise bu büyük markaya ait olan filmler. Hatta spesifik olarak geçtiğimiz gün fragmanı yayınlanan The Batman filmi.

The Batman filmine geçmeden önce yakın tarihli iki Batman’den bahsetmek istiyorum. Öncelikle başarılı yönetmen Chiristopher Nolan’ın yönettiği, Christian Bale’in başrolünde olduğu Dark Knight serisinden başlayalım. Chiristopher Nolan’ın yönettiği bu seri bence film olarak bir şaheser. Üçüncü filmin bazı eksik noktaları var, ancak bu konuda da bir eleştiride bulunmak acımasızlık olur, çünkü yönetmenin ilk fikri Heath Ledger ile yani Joker ile üçüncü filmi çekmekmiş. Özellikle ikinci filmin ne kadar başarılı olduğunu biliyoruz. Ancak filmin bu başarısını burada iki üç kelimeyle anlatamam. Geçtiğimiz günlerde filmi tekrar izledim ve birçok detayı ilk kez fark ettim. Sinematografi açısından başarısı, oyunculukları, senaryonun işlenişi, sahneleri her şeyiyle muazzam bir film, tek bir şey hariç. Film bildiğimiz tanıdığımız Batman’in filmi değil. Batman hayranıyım, her şeyini biliyorum diyemem, ancak neredeyse tüm çizgi romanlarını okumuşumdur. Dark Knight serisinde izlediğimiz Batman, sadece ona benzeyen bir karakter. Bu filmi elbette kötü yapmıyor, sadece alıştığı Batman’i görmek isteyen birisi için küçük bir hayal kırıklığı yaşatıyor. Bana yaşattığı gibi. Ancak kesinlikle üç filmin de birbirinden güzel olduğunu söylemek gerek.

Bir diğer bahsedilmesi gereken Batman ise Ben Affleck’in Batman’i. Yaratılan DC evreninin oldukça kalitesiz olduğunu söylemeye gerek yok. Batman’i tek başına değerlendirmek gerekiyor. Ben Affleck Batman için uygun bir oyuncu, ancak sadece yaşlılığı için. Psikolojik ve fiziksel olarak çökmüş Batman için uygun. Filmde de aslında öyle bir Batman yazılıyor, ancak bu yazılan sürekli değişiyor. Batman’in yaşlılığı için apayrı bir film çekilse ve Ben Affleck olsa çok daha iyi olurdu. Kısaca her ne kadar tüm parçalar yerinde gibi olsa da bütüne bakıldığında kötü yazılmış bir Batman ve kostümün içinde çok garip duran bir Ben Affleck karşımıza çıkıyor.


Bugün bahsedeceğimiz Batman’in başrolü ise Robert Pattinson. Robert Pattinson ilk seçildiğinden beri sürekli eleştirildi. Ancak bunu söyleyenlerin çoğu Pattinson’ın son filmlerinden habersiz olabilir. Kendisi zaten fiziksel açıdan genç bir Batman için oldukça uygun. Sonuçta göz var nizam var, ekstra açıklamaya gerek yok. Robert Pattinson özellikle son dönemde oynadığı filmler ile oyunculuğu kanıtlamış birisi. Bu filmlere örnek vereyim ki kendiniz bakmak isterseniz zorluk çekmeyin: The Lighthouse, High Life ve Good Time. Bu yüzden genç bir Batman için en iyi seçimlerden birisi olduğunu düşünüyorum Robert Pattinson’ın. Tip olarak Ben Affleck’ten daha iyi durduğu da kesin. Geriye kalan oyuncularda en çok eleştirilen isimlerden biri de James Gordon’ı Jeffrey Wright’ın oynaması ve eleştirilerin sebebi de tamamen ırkçılık, başka herhangi bir açıklaması yok. Oldukça kaliteli bir oyuncu ve fragmana baktığımızda da James Gordon rolüne çok yakışmış olduğunu görüyoruz. Bu yazının konusu da zaten geçtiğimiz gün yayınlanan The Batman fragmanı ve filmden beklentilerim.

Öncelikle fragmanın kendisinden bahsedelim. Fragman kesinlikle çok güzel olmuş, elbette kişisel görüşümdür bu, ancak genel olarak da internet aleminin beğendiğini söyleyebilirim. Filmin logosundan da belli olduğu gibi kırmızı siyah bir renk tonu kullanılmış. Fragmanda her ne kadar kan görmesek de ilerleyen süreçte açıklanan yaş sınırı ile filmin teması daha da belli olabilir. Ancak şimdilik sadece karanlık bir yapıya sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Hatta alıştığımız Batman’e göre de daha karanlık gibi duruyor. Bu kısımda filme dair açıklanan bilgilerle devam edeyim.


Çizgi roman okuyucularının çoğu, filmdeki çizgi roman havasını almıştır büyük ihtimalle. Zaten filmin yönetmeni Matt Reeves de çizgi romanlardan esinlenerek filmi yaptığını açıklamıştı. Hatta spesifik olarak Batman: Ego and Other Tails’den esinlenilmiş. Bu yüzden filmin kalanında da fragmandan aldığımız çizgi roman havasını alacağız. Matt Reeves’in diğer açıklamalarına göre ise bu film Batman’in origin hikayesini yani nasıl Batman olduğunu ve ailesinin ölümü gibi olayları anlatmayacak, ancak filmdeki kötü karakterlerin origin hikayesini izleyeceğiz. Bu film, evrendeki birçok kötü karakterin geçmişini öğrenmemizi sağlayacak. Bu yüzden aslında The Batman filmi için yeni bir evrene giriş filmi diyebiliriz. Batman’in origin hikayesini izlemeyeceğiz tabii, ancak yine de Batman’in oldukça erken dönemlerini izleyeceğiz. Açıklamaya göre film Batman’in, Batman’likteki ikinci yılını anlatacak. Bunu da aslında fragmanlardan anlayabiliyoruz. Fragmanda filmin baş kötüsü olarak Riddler, yani Bulmacacı bulunuyor. Kendisi Batman’in çoğu hikayesinde bulunur, Arkham oyun serisini oynayanlar da orada görebilir karakteri. Kendisi Batmen’e kafayı takmış olan bir suçlu. Çoğu zaman bazı masum insanları kaçırır ve Batman’den bulmasını ister. En büyük takıntısı Batmen’den zeki olduğunu düşünmektir, aslında zekidir de ancak her seferinde takıntısı yüzünden bir ipucu bırakır ve Batman de o ipucu sayesinde her seferinde Riddler’ı yakalar. Riddler her zaman Batman’in ilk yıllarında zorluk çıkaran biri olmuştur, ilerleyen yıllarda Batman kendisiyle pek uğraşmaz. Bu filmdeki Riddler da yine Batman’e takıntılı gibi duruyor. Ancak bu sefer takıntısı yüzünden ipucu bırakmak yerine, onu cezalandırmak istiyor gibi duruyor. Yani sadece film değil, karakterler de biraz karamsar olacak gibi. Riddler karakterini Paul Dano canlandırıyor ki kendisi muazzam bir oyuncudur.

Karakterlerin karamsarlığından bahsetmişken Batman’den bahsetmemek elbette olmaz. Fragmanda da görebildiğiniz gibi Batman düşmanları döverken biraz fazla ve sert vuruyor. Bu da aslında Batman’in ilk yılları olduğunu açıklıyor. Ayrıca biraz vurdum duymaz ve depresif bir Batman’in bizi beklediğini söyleyebilirim. Hatta Batman’in fragmanda gösterilen karamsar tavrından dolayı, bu filmde Bruce Wayne’in çok fazla bulunmayacağını, saf bir Batman filmi olacağını düşünüyorum. Playboy Bruce Wayne olaylarını hiç göremeyebiliriz. Yine Matt Reeves’in açıklamasına göre bu film daha çok bir cinayet çözme filmi olacak. Yani dedektiflik filmi olacak. Batman’in dedektiflik yeteneklerini göreceğiz ki bu uzun zamandır ekranda görmediğimiz bir Batman türü. Bu yüzden güzel bir haber.

Son olarak da fragmanda Zoë Kravitz’in canlandırdığı Catwoman karakterini gördük. Catwoman da aynı Batman gibi henüz bu durumlara yeni bir karakter. Kostümü çok ahım şahım değil ve Batman’le çok tanışmıyor gibi duruyor. Tüm bu bilgileri birleştirince, evet The Batman’in yeni bir evren için giriş ve tanıtım filmi olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca son açıklamaya göre zaten bu Batman filminin ve evreninin, daha önce yaratılan DC evreninden tamamen farklı olacağı biliniyor. Aynı Joker ve bu film gibi daha fazla DC evrenine ait olmayan filmin de yapılacağı açıklandı.


Batman’in karamsar tavrından biraz daha bahsetmek istiyorum. Özellikle kavga ettiği sahneyi. İnternette özellikle iki şeye benzetilmiş ki bence kesinlikle haklılar. Birincisi Arkham oyun serisine. Oradaki gibi seri yumruklar atıyor Batman. Ancak bence asıl benzediği şey Daredevil. Netflix’te yayınlanan diziden bahsediyorum. Eğer hatırlayamadıysanız bir bakın, dizideki dövüş sahneleri çok gerçekçi. Bir adamı yere düşürüp bayıltabilmek için Daredevil, ciddi bir efor harcıyor ve sonunda kendi de yoruluyor. Fragmandaki Batman de öyle ki bence filmde de öyle olacak. Dövüş sahneleri çok gerçekçi ve detaylı olacak. Batman’in sadece vuruşundan bile o öfkeyi, o hırsı yakalayabiliyoruz. Hatta filmin genel olarak Daredevil’ın birinci sezonu kıvamında geçmesini bekliyorum ki eğer öyle olursa çok güzel bir film izleriz.

Son olarak da filmin teknik kadrosundan bahsetmek istiyorum. Açık konuşmak gerekirse filmin yönetmeni Matt Reeves hakkında ne düşünmem gerektiğini bilmiyorum. Filmlerine o kadar hâkim değilim. Senarist Mattson Tomlin’in bazı açıklamaları, özellikle Gotham by Gaslight çizgi romanı ile ilgili yaptığı açıklamadan sonra farklı bir Batman izleyeceğimizi anlamıştık. Bu yüzden hem heyecanlıyım hem de biraz tedirginlik var, ancak Matt Reeves’in açıklamaları bu konuda beni rahatlatıyor. Bu iki ismi geçersek filmde en çok güvendiğim isim filmin görüntü yönetmeni Greig Fraser. Daha önce The Mandalorian’da görüntü yönetmeni olarak çalışan Greig Fraser aynı zamanda şu sıralar Dune filmi üzerinde çalışıyor. The Mandalorian’ın ne kadar güzel görüntülere sahip olduğunu zaten biliyoruz. Ancak Dune filmini henüz görmedik. Dune filminin yönetmeni Denis Villeneuve, yönetmenlik konusunda oldukça başarılı ve neredeyse her filminde de görüntü yönetmenliğine önem veriyor. Dune gibi görselliğinin en ön planda olduğu bir filmde Greig Fraser çalışıyorsa kendisi gerçekten bu konuda oldukça başarılı bir isimdir. Kısacası, büyük ihtimalle The Batman filminde çok kaliteli görüntüler göreceğiz.


Geçtiğimiz ay The Batman filmi için yeni bir Batman evreni kurulduğu açıklanmıştı. Bu evrene ait birçok dizi ve film göreceğiz. Dizilerden ilki de HBO Max’te yayınlanacak olan ve Gotham polislerine odaklanacak olan Gotham PD dizisi. Dizi Batman’in ilk yılını, yani The Batman filminden bir yıl öncesini konu alacak. Ayrıca yine ayrı evren için bir Catwoman dizisi üzerinde çalışıldığı söyleniyor. Söylentiye göre Catwoman’ın Batman ile tanışmadan hemen öncesini anlatacak. Yani haberlere ve söylentilere baktığımızda gerçekten yeni Batman evreni bizi bekliyor gibi duruyor. Umuyoruz DC’nin sinemada yaptığı gibi acele etmezler ve yıllarca kaliteli yapımlar izleriz. Kısacası filmin fragmanını izledikten sonra film için daha fazla heyecanlandım ben ve ortalamanın üstünde, hatta kaliteli diyeceğimiz bir film olmasını bekliyorum. The Batman’in gençliğinden başlaması da gerçekten bu evrende geçen yapımları uzun yıllar tüketecekmişiz gibi hissettiriyor. Sony’nin Spider-Man için yapmaya çalıştığını sanırım hepimiz Batman için de görmek isteriz.
 
Her şeyi kenara koyarsak eğer, elbette bu filmin çok kötü çıkma şansı da var. Sonuçta sadece fragmanı çıktı. Özellikle stüdyolar bu tarz filmlere çok fazla müdahale ediyor. DC tarafında bu durum daha da fazla. Ancak The Joker filminden sonra stüdyonun, yönetmeni bu sefer daha rahat bırakacağını düşünüyorum. Tüm sorularımızın cevabını eğer bir erteleme olmazsa 1 Ekim 2021'de göreceğiz.