Haftalık oyun önerilerinin yirmi beşincisi ile birlikteyiz. Bu hafta System Shock benzeri bir FPS uzay macera oyunu önereceğim. Diğer oyun önerilerimize de buradan bakabilirsiniz.
Bu öneri yazılarında az bilinen oyunlar gibi bir konsept altında da kalmayacağız. Örneğin; The Last of Us Part II yayınlanmadan bir iki hafta önce The Last Of Us’ın ilk oyununu önerebiliriz. Bunun sebebi tavsiye ettiğimiz oyunu, o hafta içerisinde oynamanızın daha iyi olacak olması. Eğer bilindik bir oyunu önerirsek; yazının içeriği oyunu tanıtmak yerine, oyun için bir inceleme veya oyun hakkında konuşmak istediğimiz şeyler tarzında olacaktır. Şimdi önerdiğimiz oyuna geçelim.
Void Bastards
Uzunca bir süredir System Shock oyunun remake’inin yapıldığı biliniyor, hatta bununla ilgili geçtiğimiz aylarda bir yazı da paylaşmıştım. Ne yazık ki System Shock’ın remake’ini büyük heyecanla beklesem de geçtiğimiz aylarda yayınlanan demo beni biraz hayal kırıklığına uğratmıştı. Ancak oyuna duyduğum heyecan hala devam ediyor. Bu yüzden geçtiğimiz günlerde karşıma çıkan ve bugün sizlere önereceğim oyun beni biraz keyiflendirdi. Çünkü oyun System Shock’u oldukça andırıyor. Ancak elbette o kadar büyük bir yapım değil.
Yayıncılığını Humble Games’in yaptığı, geliştiriciliğini ise Blue Manchu’nun yaptığı Void Bastards, FPS türünde olan uzayda gezdiğiniz bir oyun. Oyun tasarım ve tarz olarak aslında System Shock’un aynısı diyebilirim. Void Bastards’ta terk edilmiş uzay gemilerinin arasında geziyorsunuz ve hayatta kalmaya çalışıyorsunuz. Evet, aslında az da olsa oyun hayatta kalma türünü de barındırıyor. Hemen oyunun detaylarına geçelim.
Her şeyden önce oyunun görsel tarzı ile başlamak istiyorum. Sizin de fark edebileceğiniz gibi oyunun görselliği çizgi roman tarzında. Genelde mavi ve kırmızı renk tonları kullanılmış. Oyunun, oynanış kısmındaki görselliğinin çizgi roman havasında olmasının yanında, ara sahne kullanımında veya menüde de tamamen çizgi roman havası korunmuş. Ara sahneler zaten tamamen çizgi roman panellerinden oluşuyor, Max Payne’in ilk oyunlarındaki anlatım gibi. Normalde çizgi roman tarzındaki görsellik her zaman bir sorun çıkartır. Ya göz yorar ya da çok mantıksız durur. Ancak bu oyuna nedense çok yakışmış. Final Space’i izleyenler varsa sanki onun içerisindeymiş gibi hissediyorsunuz. Ancak oyunun System Shock ile benzer noktalarından bahsetmek isterim. Düşmanların görünüşleri neredeyse birebir System Shock. Benzemeyenler de System Shock’ta olsa sırıtmayacak cinsten. Ayrıca nedense bu oyunda da düşmanlar yukarıdan basık duruyor. System Shock’un orijinalinde olduğu gibi sahte bir üç boyut yapılmış gibi. Bu arada oyunun System Shock’a benzemesinin en büyük sebebi oyunu geliştiren stüdyonun başındaki isim olan Jonathan Chey. Jonathan Chey; Ken Levine ve Robert Fermier ile birlikte Irrational Games'i kurmuştu ve BioShock ile System Shock 2'nin tasarım yönetmenliğini üstlenmişti.
Oyundaki çizimler, tasarımlar ve atmosfer her ne kadar çok kaliteli olsa da ne yazık ki oyunun müzikleri biraz sıkıntılı. Müzikler arkada öylesine bir şeyler çalsın diye yapılmış. Akılda kalıcı müzikleri geçiyorum, çoğu zaman çalan şarkı ya anlamsız oluyor ya da keyifsiz. Oyunun müzikleri ne kadar keyifsizse, oyunun sesleri de bir o kadar keyifli. Düşmanların çıkardığı sesler, sürekli size oyunu ve evreni detaylandıran anlatıcı, silahların sesi ve uzayda olduğunuzu hissettiren atmosfer sesleri her biri gerçekten oldukça başarılı. Ancak oyunun bana göre en başarılı ve keyifli olduğu yer oynanış kısmı.
Harita tasarımından da burada biraz bahsetmek istiyorum. Oyunun ilk 1 saati harita tasarımlarını çok sevdim. Hem çizgi roman havasına sahip olması hem de terk edilmiş bir yerde olma hissini güzel hissettirmişler, ancak oyun ilerledikçe fark ediyorsunuz ki tüm harita tasarımları tamamen aynı. Sadece odaların yeri değiştirilmiş. Bu da bir yerden sonra canınızı sıkıyor.
Kronolojik bir şekilde gidelim. Oyun içi menü kısmında önünüzde bir harita bulunuyor. Bu haritada genelde terk edilmiş gemiler bulunuyor ve “zıplama” yaparak bir sonraki hedefinize doğru gidiyorsunuz. Her zıplama yapışınızda yakıt harcıyorsunuz. Ulaşmanız gereken yere ulaşabilmek için çok fazla yakıta ihtiyacınız var ve bunu da yolda durduğunuz terk edilmiş gemilerin içerisinden topluyorsunuz. Aynı şekilde yaşamanızı devam ettirebilmek için yemek depolamanız gerekiyor, çünkü her zıplayışınızda bir gün geçiyor ve karakteriniz otomatik olarak yemek yiyor. Eğer yemek yoksa ölmeye başlıyorsunuz. Aslında oyunun bu kısmında hayatta kalma mekanikleri de devreye giriyor. Ancak o kadar da derin değil, tek dikkat etmeniz gereken şey açlığınız ve yakıtınız. Ancak yakıt konusunda o kadar da sorun yaşamazsınız. Zaten yakıtınız bittiyse o sırada bulunduğunuz terk edilmiş gemide mutlaka bir yakıt vardır. Yani sizi en azından bir adım ileriye götürecek yakıtı her zaman bulabilirsiniz. Tek dikkat etmeniz gereken ölmemek. Aslında ona da çok dikkat etmenize gerek yok, çünkü bu evrende sayısız mahkûm bulunuyor. Bu konuya da birazdan geleceğim. Harita dışında menüde envanteriniz bulunduğu bir kısım, yeni eşyalar üretebildiğiniz bir kısım ve karakterinizin özelliklerini ve o sıradaki sağlık durumunu gördüğünüz bir kısım bulunuyor.
Dediğim gibi oyun sizden haritanın en sağındaki yere gitmenizi istiyor. Siz de yoldaki gemilerde durarak yakıt ve yiyecek topluyorsunuz. Bu şekilde de yolunuza devam ediyorsunuz. Oyunun oynanış anlamında keyifli olduğu kısım da zaten bu gemilerde durduğunuzda keşif yaptığınız yerler. Bir gemiyi seçiyor oraya zıplıyorsunuz, sonra da o gemi ile bağlanıp geminin içine giriyorsunuz. Gemilerde hikâye ilerleyişi gibi şeyler bulunmuyor, sadece erzak topluyorsunuz. Her gittiğiniz gemide belirli noktalar bulunuyor. Bu noktalara uğrayarak eşyaları topluyorsunuz ve geminize dönüyorsunuz. Elbette siz erzakları toplamaya çalışırken mavi enteresan düşmanlar da sizi öldürmeye çalışıyor. Birbirinden farklı düşmanlar bulunuyor ve bu düşmanlar ile ne yapmak istediğiniz tamamen size kalmış. Cephane bulmak oyunda biraz zor, bu yüzden düşmanlardan kaçarak veya saklanarak da erzak toplayabilirsiniz, paldır küldür saldırarak da. Ya da bazen biraz kurnazca davranmanız gerekebiliyor. Diyelim ki o gemiden toplayabileceğiniz her şeyi topladınız ve biraz da hasar alarak geminize döndünüz. Artık topladığınız erzaklar ile kendinize yeni silahlar geliştirebilirsiniz ve mermi sıkıntısını daha az çekersiniz. Ve aldığınız yakıtlar sayesinde hedefinize doğru ilerleyebilirsiniz. Son olarak da aldığınız hasarı iyileştirebilmek için dinlenip yemek yemeniz gerekiyor. Ancak bu şekilde canınız tam olarak dolmuyor, belirli bir miktar doluyor. Yani oyunda hasar almaktan kaçınmanız gerekiyor. Ya da ikinci seçenek olarak kaçmayıp direkt ölebilirsiniz. Oyunda kontrol ettiğiniz ve edeceğiniz karakterlerin tümü mahkumlar ve bu mahkumlardan çok fazla var. Bu yüzden siz her öldüğünüzde yerinize başka bir mahkûm geliyor ve onu kontrol ediyorsunuz. Öldüğünüz gemide topladığınız erzakların bir kısmı da sizle birlikte geliyor, ancak en önemli erzak olan yemek ve yakıt olmuyor. Yeni gelen mahkûmun üzerinde bulunan yakıt ve yemek oluyor sadece. Bu yüzden ilerlemek adına tekrardan erzak toplamak için gemilere girmeniz gerekiyor. Ayrıca her mahkûmun da yani her karakterin de kendine özel bazı özellikleri var. Hızlı koşmak, fazla can vs. gibi. Kısaca bu oyun da ölmek de oyunun özelliklerinden birisi. Bunu oyunun başında anlatıcı da size söylüyor zaten. Ancak yine de fazla ölmek iyi değil. Mümkün olduğunca tek karakter ile ilerlemek daha mantıklı. Aslında gemilerde ölmek, düşmanlarla savaşmak ya da kaçmak, hangi erzakları toplayacağınızı seçmek gibi birçok detay, oyunun strateji kısmını oluşturuyor. Bu yüzden aslında oldukça derin bir oyun olduğunu söylemem gerek. Koştur koştur oynadığınızda işler biraz can sıkıcı hale geliyor.
Sonuç olarak Void Bastards’ı System Shock sevenlere ve özlem duyanlara mutlaka öneriyorum. Farklı yapımları denemeyi sevenlere de mutlaka öneriyorum. Oynanış süresi size göre değişiyor ama en az 7, 8 saatlik bir oynanış sizi bekliyor diyebilirim.
Oyun şu anda Xbox Game Pass sistemine hem PC’de hem de konsolda dahil durumda. Elbette Game Pass sisteminden oynamanızı tavsiye ediyorum. Ancak oyunu direkt olarak satın almak isterseniz şu anda PlayStation 4, Nintendo Switch, Xbox One ve PC üzerinde erişilebilir durumda. Steam’deki fiyatı ise fiyat olarak en uygunu. 50,00 TL’lik bir fiyata sahip, ancak indirim zamanında 40,00 TL civarına düşüyor.