Haftalık oyun önerilerinin yirmincisi ile birlikteyiz. Bu hafta aksiyon platform türünde küçük ama oldukça kaliteli bir oyun önereceğim. Diğer oyun önerilerimize de buradan bakabilirsiniz.
Bu öneri yazılarında az bilinen oyunlar gibi bir konsept altında da kalmayacağız. Örneğin; The Last of Us Part II yayınlanmadan bir iki hafta önce The Last Of Us’ın ilk oyununu önerebiliriz. Bunun sebebi tavsiye ettiğimiz oyunu, o hafta içerisinde oynamanızın daha iyi olacak olması. Eğer bilindik bir oyunu önerirsek; yazının içeriği oyunu tanıtmak yerine, oyun için bir inceleme veya oyun hakkında konuşmak istediğimiz şeyler tarzında olacaktır. Şimdi önerdiğimiz oyuna geçelim.
10 Second Ninja X
The Last of Us Part II, Ghost of Tsushima derken normalde yazın alışık olmadığımız bir yoğunluk oldu. İkisi de gayet uzun ve detaylı oyunlar olduğu için aslında yorucu bir süreçti bu geçtiğimiz iki ay. Böyle dönemlerde de genelde AAA oyunlardan kısa süreliğine uzaklaşıp bazen rahatlatıcı bazen de ufak ama rekabetçi oyunlara girmeyi açıkçası çok severim. O büyük haritası olan, her tarafını incelemek zorundaymışız gibi hissettiren oyunları özlemek ve dinlenmek için gayet güzel bir yöntem. Dediğim gibi genelde şansımı rahatlatıcı oyunlarda kullanırım ama bu sefer biraz rekabetçi bir oyunda kullanmak istedim. Rekabetçi derken çevrimiçi olarak demiyorum, kendinize ve süreye karşı rekabet içinde olduğunuz bir rekabetten bahsediyorum. Steam kütüphanemde gezerken en zaman eklediğimi bilmediğim (büyük ihtimalle ücretsiz verilmiş) bir oyunla karşılaştım: 10 Second Ninja X. Görsellerden çok fazla mobil oyun gibi durdu, ancak bir şans verip denedim ve bağımlısı oldum.
Yayıncılığını Curve Digital’in yaptığı, geliştiriciliğini ise Four Circle Interactive’in yaptığı 10 Second Ninja X, aksiyon platform türünde bir oyun. Arka planda bir hikayesi bulunan, ancak asıl amacın oynanış olduğu bir yapım. 2016 yılında çıkan bu oyun, her ne kadar basit bir oyun gibi dursa da oyun başladıktan kısa bir sonra çok daha derinleşiyor ve keyifli hale geliyor.
Oyun kısa bir konuşma ekranı ile başlıyor. Bu bölüm aslında oyunun komedi dozunu da gösteriyor. Konuşma ekranından sonra direkt olarak oyuna başlıyorsunuz ve oyunun tuşları size öğretiliyor ki zaten çok da fazla tuş yok. Sonrasında Kaptan Kocasakal isimli bir denizci sizi kaçırıyor. Çeşitli şakalar yapan kaptan, aynı zamanda sizin dünyanın en iyi Ninja’sı olmadığınıza inanıyor ve siz de bu durumu doğru olmadığını ona ispatlamaya çalışıyorsunuz. Oyunda geminin içerisinde hapsolmuş durumdasınız, ancak tüm gemiyi gezebiliyorsunuz. Aslında kronolojik şekilde anlatsam daha iyi olur. Oyunun başladığı bölümde, yani kaçırıldıktan sonra birkaç farklı kapı görüyorsunuz ve bazılarının üzerinde belirli bir sayı ve yıldız bulunuyor. Başlangıçta girebildiğiniz tek bir kapı var. Bu kapının içerisine girerek oyunun asıl “oyun” olduğu kısma geliyorsunuz. Her kapının arkasında belirli sayıda bölüm bulunuyor. Bu bölümlerdeki amacınız ise bırakıldığınız haritada bulunan tüm robotları 10 saniye veya daha az bir sürede yok etmeniz. 10 saniye dolduğu zaman yapamadınız sayıyor ve sonraki bölüme geçemiyorsunuz. Her bölümü bitirdiğiniz yaptığını süreye göre size 1, 2 veya 3 yıldız veriyor. Bu yıldızları toplayarak da oyundaki diğer bölümleri açabiliyorsunuz. Bölümler oldukça hızlı, eğlenceli ve basit. Basit derken rahatça ilerliyorsunuz gibi değil, tasarımlar oldukça basit ne yapmanız gerektiğini hemen anlıyorsunuz. Başlangıçtaki bölümleri en hızlı yapabilmek için tek bir yol bulunuyor, ancak siz oyuna alıştıktan sonra bölümler de genişliyor ve tamamen size kalıyor nasıl bir yol izleyeceğiniz. Önce en hızlı ve kısa yolu bulup sonra da bu yolu en hızlı ve takılmadan bitirmeniz gerekiyor. Son olarak da şunu diyeyim kesinlikle bağımlılık yapıyor. Çok hızlı bir oyun olduğu için kitlenip kalıyorsunuz oyuna.
Buraya kadar sizin de anlayabileceğiniz gibi, gayet basit bir oyun gibi duruyor, tarayıcı oyunu gibi hatta. Ancak ilk bölümü bitirip yeterli altını toplayıp ikinci kapıyı açınca işler değişiyor. Bu bahsettiğim platform ögeleri aynı kalıyor, haritalar biraz değişiyor, ancak yine yapmanız gereken aynı. İkinci kapıyı da açtıktan sonra oyunun içerisinde gezmeye başlayabiliyorsunuz. Geminin içerisini gezince çok farklı şeylerle karşılaşıyorsunuz. Öncelikle benim en beğendiğim nokta oyunda gemide konuşabildiğiniz karakterler. Bu karakterler sayesinde gemiye, kaptana ve karakterlere dair güzel detaylar öğreniyorsunuz ve şunu söyleyeyim oyun gerçekten oldukça komik. Karakterler ile konuşmak, onları keşfetmek çok keyifli.
Bunun dışında geminin içerisine bazı gizli yerler konulmuş, bu gizli yerleri bulduğunuz zaman hem karakterlere dair oldukça komik bir sır öğreniyorsunuz hem de toplanabilir eşyaları toplayabiliyorsunuz. Topladığınız eşyaları ise oyunun içerisinde bulunan mini oyunda erişebilmek için kullanıyorsunuz. Evet, oyunda bir de mini oyun var. Ama oyunun kendisi de mini oyun olduğu için aslında oyunun içerisinde başka bir oyun daha var diyebilirim.
Görsel olarak zaten oyundan çok da bir şey beklemeye gerek yok. Tasarım olarak da ortalama diyebilirim. Tek eksi diyebileceğim nokta müzikleri. Bu kadar tempolu bir oyunda en azından bölümlere girdiğinizde daha hareketli, güzel şarkılar bulunabilirmiş veya yapılabilirmiş. Ayrıca siz haritayı açtıkça oyunda farklı modlar da ortaya çıkıyor, yine bunları keşfetmek de size kalmış. En beğendiğim ve bir yandan da beğenmediğim şey ise son kapının, en fazla yıldız isteyen kapının haritanın ortasında bulunması. Hırslı biriyseniz onu her gördüğünüzde merakınız artıyor ve daha fazla yıldız toplamak istiyorsunuz. Ayrıca her bölümün istatistikleri de siz geçince açılıyor. Benim 5 saniyede zorlanarak geçtiğim yerleri insanların yarım saniyede geçmesi de oldukça can sıkıcı. Tüm bu içerikler ve fazladan yıldız toplama isteği ile dolu dolu uzun bir oynanış sizi bekliyor. Ayrıca bölümlerin çeşitliliği de gayet yerinde.
Toparladığımda ise dediğim gibi tamamen size kalmış bir oynanış süresi sunuyor. İsterseniz her bölümü 3 yıldız yapmak için uğraşır ve aylarca oynarsınız ya da sadece istenilen şeyi yapıp bırakırsınız. Bu da yaklaşık olarak 4, 5 saatlik bir oynanış sunuyor demek. Oyunu kafa dağıtmak isteyen ya da psikolojik durumunuza göre daha da stres olmak isteyen tüm hırslı oyunculara öneriyorum. Büyük oyunlardan sonra arada farklılık olabilmesi için gayet güzel bir tercih 10 Second Ninja X.
10 Second Ninja X, şu anda sadece Steam’de bulunuyor. 18,00 TL’lik de bir fiyata sahip. Açıkçası bu fiyata değeceğini düşünüyorum, ancak hemen alıp oynamanız gereken bir oyun da değil. Bu yüzden indirimi bekleyin derim 4,50 TL’ye kadar düşebiliyor fiyatı.