Haftalık oyun önerilerinin on dokuzuncusu ile birlikteyiz. Bu hafta gizlilik tarzında oldukça başarılı bir oyun önereceğim. Diğer oyun önerilerimize de buradan bakabilirsiniz.
Bu öneri yazılarında az bilinen oyunlar gibi bir konsept altında da kalmayacağız. Örneğin; The Last of Us Part II yayınlanmadan bir iki hafta önce The Last Of Us’ın ilk oyununu önerebiliriz. Bunun sebebi tavsiye ettiğimiz oyunu, o hafta içerisinde oynamanızın daha iyi olacak olması. Eğer bilindik bir oyunu önerirsek; yazının içeriği oyunu tanıtmak yerine, oyun için bir inceleme veya oyun hakkında konuşmak istediğimiz şeyler tarzında olacaktır. Şimdi önerdiğimiz oyuna geçelim.
Aragami
Metal Gear Solid serisinden bu yana her yıl mutlaka birkaç tane gizlilik odaklı oyun görüyoruz. Gizlilik odaklı olmayan oyunların bir kısmında da mutlaka gizlilik bir seçenek olarak veriliyor. Son dönem oyunlarına baktığımızda; mesela Dishonored, tamamen gizlilik odaklı bir oyun. Oyunun sunduğu tüm keyifli içerik gizlilik kısmında bulunuyor. Veya farklı bir tarza bakalım Desperados III, saf bir gizlilik oyunu. Bir de asıl amacı gizlilik olmayan ama içine gizlilik koyulan oyunlar var, bunlardan nedense nefret ediyorum. Sanki gizlilikle gitmezsem yanlış yapacakmışım gibi geliyor, gizli gittiğim zaman da oyundan keyif alamıyorum. Bu hafta önereceğim oyun da tamamen gizlilik odaklı bir oyun. Gizli gitmekten başka şansınız yok, bu yüzden gizlilik seven herkes bu yazının devamına bakabilir.
Bu hafta önereceğim oyun Lince Works tarafından geliştirilen ve 4 Ekim 2016 tarihinde PC, PlayStation 4 ve Xbox One için yayınlanan bir oyun. Nintendo Switch için ise 2019’un ilk aylarında yayınlandı. Yukarıda da bahsettiğim gibi oyun saf bir gizlilik oyunu. Teması ise gizlilik deyince akla gelen ilk şeylerden biri olan ninjalık üzerine kurulu. Oyunun bir de hikayesi mevcut, ancak oyun hikâyeden ziyade oynanışa odaklanmış.
Her gizlilik oyununda olduğu gibi bu oyunda da en yakın dostlarınızdan biri gölgeler. Ancak bu sefer farklı olarak en yakın dostunuz gölgeler ve en iyi silahınız gölgeler. Oyunda kontrol ettiğiniz karakterin ki kendisine unvan olarak Aragami deniyor, gölgelere ışınlanma gücü var. Oyunun en keyifli noktası da bu ışınlanma zaten. Yukarıda da örneğini vermiş olduğum Dishonored, oldukça popüler bir oyun, bu yüzden onun üzerinden örnek vereceğim biraz. Dishonored’ta bildiğiniz gibi kısa mesafeli bir ışınlanma gücünüz var. Oyundaki birçok yeteneğinizden birisi bu elbette. Ancak Aragami tüm oynanışını aslında bu kısa mesafeli ışınlanma gücünün üzerine yıkmış. Bu yüzden ben ekstra keyif aldım. Karakterimiz gölgeden gölgeye ya da aydınlıktan gölgeye ışınlanabiliyor, elbette kısa bir mesafe için tabii. Ancak karakter gölgeden aydınlığa veya aydınlıktan aydınlığa ışınlanamıyor. Bu yüzden en yakın dostumuz gölgeler. Bu ışınlanma gücünüz de aslında tamamen gölge ve ışık güçlerine odaklı. Karakterimizin pelerininde bazı işaretler var ve o işaretlerin renginden ışınlanma gücünüzün sınırını görebiliyorsunuz. Evet ışınlanma gücümüz sınırlı, ancak oyun spesifik olarak sizi sıkmaya çalışmıyorsa bu ışınlanma sınırı canınızı sıkmıyor, ancak bu sınırı bilerek taktik geliştirmeniz gerekiyor. Bu durum da şöyle işliyor. Oyun haritayı üç farklı tarza ayırıyor. Gölgeler, aydınlık yerler ve ışığın olduğu yerler. Gölgedeyken ışınlanma gücünüz sürekli doluyor, yani gölgeden gölgeye ışınlanıyorsanız sınırsız bir şekilde bu gücü kullanabilirsiniz. Aydınlıkta kaldığınızda yine gölgeye ışınlanabiliyorsunuz ama aydınlıkta dururken gölge gücünüz kendini yenilemiyor. Bir de ışıklı yerler var ki bu yerlerde de hem gücünüzü kullanamıyorsunuz hem de ışınlanma gücünüz azalıyor. Yani ışığın içerisinde birkaç saniye kalırsanız, tekrar gölge bulana kadar ışınlanamıyorsunuz. Oyunun içerisinde gölge bulmakta sıkıntı çekmeyeceğinizi söyleyebilirim ama. Ana odak gölge olunca, ışıklandırmanın üzerinde daha fazla çalışılmış. Bu yüzden oyunda bulunan her şeyin bir gölgesi var. Hatta ışığın geldiği yere göre plan yapıp karakterinize ona göre rota çizdiğiniz bile oluyor. Işık, aydınlık ve gölge bölümlerini de oyun gayet güzel bir şekilde belli ediyor size. Oyun zaten yürüme, koşma ve eğilerek yürüme gibi klasik eylemlerin üzerinde çok durmamış. Genel olarak ışınlanma yeteneğinizi kullanın istiyor. Son olarak da kısaca düşmanlardan bahsedeyim. Oyunda genel olarak kılıçlı düşmanlar var ama ilerleyen süreçte az da olsa çeşitleniyor diyebilirim. Düşmanlara göre farklı bir oynanış tarzı da benimsemeniz gerekiyor.
Oyun bölüm bölüm ilerliyor ve bölüm başlarında ve sonlarında hikâyeye dair detaylar öğreniyorsunuz. Genelde tahmin edebileceğiniz gibi görevleriniz bir yerden bir yere gitmek üzerine kurulu. Bu yolculuk sırasında da düşmanları öldürüp öldürmemek tamamen size kalmış. Seçtiğiniz oyun tarzına göre planlarınızda da değişiklik yapmanız gerekiyor. Harita tasarımı ise bu seçim özgürlüğünü daha keyifli bir hale getirmiş. Yani öldürüp gitmeyi seçtiğinizde de öldürmeden gitmeyi seçtiğinizde de karşınıza zorluklar çıkıyor ve farklı yollar denemek zorunda kalıyorsunuz. Ayrıca oyunda bir de yetenek ağacı kısmı bulunuyor. Oyunun içerisinde çeşitli parşömenler buluyorsunuz. Bu parşömenleri biriktirerek çeşitli yetenekleri açabiliyorsunuz. Yetenekler üçe ayrılmış: Aragami Yetenekleri, Saldırı Yetenekleri ve Savunma Yetenekleri. Bu yetenekleri açmak da kesinlikle oyun tarzınızı ve oynanışı oldukça etkiliyor, özellikle Aragami yetenekleri oynanışı oldukça değiştiriyor.
Her bölümü bitirdiğinizde o bölümdeki istatistiklerinizi görebiliyorsunuz, yani aslında “meydan okuma” tarzı bir oynanışa da sahip diyebilirim. Bir de oyunun grafiklerinden bahsetmek istiyorum. Oyun düşman tasarımı ve çevre tasarımı olarak Dishonored’ı andırıyor yine, ancak renk paleti devreye girince işler Dishonored’tan baya farklılaşıyor. Aslında tatlı çizimleri var, karanlığı ve aydınlığı birbirinden ayırt etmek için epeyce uğraşılmış. Özellikle düşmanların aydınlığı temsil ediyor olması ve ışın kılıcı gibi bir şey taşıyor olmaları ya da size ışık ile saldırıyor olmaları çok iyi düşünülmüş. Ancak genel olarak bakıldığında oyun kötü çizilmiş ve düşük bütçeli bir anime hissiyatı veriyor. Elbette rahatsız edici bir durum değil bu, ancak biraz daha kaliteli görsellik aradım açıkçası.
Oynanışı tanıttım ama ne kadar keyifli olduğunu söylemedim. Zaten keyifli kısmını da kelimelere dökemem, sizin keşfetmeniz ve deneyimlemeniz gerekiyor. Ancak oyunun bu keyifli oynanışını başka bir özelliği tanıtarak çok daha keyifli hale getirmesini anlatabilirim. Tüm oyunun hikayesini arkadaşınız ile birlikte oynayabilirsiniz ve şunu söyleyeyim bu oyunu arkadaşla oynamak çok daha keyifli. İster istemez komik anlar ortaya çıkıyor, daha taktiksel gidiyorsunuz ve çok daha heyecanlı oluyor. Bu yüzden arkadaşınızla oynamanızı ekstra tavsiye ediyorum. Bölüm içerisinde eğer arkadaşınız ölürse siz tek devam ediyorsunuz. Bir kayıt noktası bulana kadar da hayatta kalan tek başına devam ediyor.
Co-op oynamak dışında oyunun bir de harita yaratma kısmı var. Kendi haritanızı yaratıp onun içerisinde oynayabiliyor ya da başkalarının yarattığında oynayabiliyorsunuz. Bu kısımda yine oynanışı çeşitlendiren özelliklerden biri. Bir de oyundaki istatistikleriniz ile açabildiğiniz bazı kıyafetler bulunuyor. Oynanış değiştirmiyor elbette, ama görünüş takıntınız varsa oldukça güzel seçenekler mevcut.
Sonuç olarak ise en başta da belirttiğim gibi eğer gizlilik odaklı oyunları seven biriyseniz mutlaka denemeniz gereken bir oyun. Daha önce gizlilik odalı bir oyun denemediyseniz ve merak ediyorsanız da başlangıç olarak deneyebileceğiniz bir oyun.
Aragami şu anda PC, PlayStation 4, Xbox One ve Nintendo Switch’te bulunuyor. Yine fiyatı gereği PC’den almanızı tavsiye ediyorum. Şu anda Steam’de 31,00 TL’ye satılıyor, ancak indirim zamanında 10,00 TL’nin altına kadar inebiliyor.