Homefront
Alkan Adakaner

Sayfa 1

       Bu nesilde First Person Shooter (FPS) kategorisinde diğer türlere kıyasla daha fazla oyun çıkıyor. Konsollarda Playstation Network ve Xbox Live gibi online sistemlerin gelişmesi ve PC'de de daha iyi duruma gelen altyapı hizmetleri nedeniyle FPS'leri online olarak rahatlıkla oynayabiliyoruz. Bu durum, FPS oyunlarına olan ilgiyi büyük ölçüde arttırdı. Önceki nesillerde FPS oyunlarının satış rakamları diğer türlerden çok üstün olmazdı, şimdi ise bir Call of Duty oyunu 20 milyondan fazla satabiliyor, sadece tek bir konsola çıkan Halo: Reach 8 milyon civarında satış gerçekleştiriyor. Bu pastadan pay almak isteyen geliştirici ve yayıncılar da bu nedenle boş durmayıp FPS kategorisinde daha fazla oyun geliştirmek için çaba gösteriyor. Uncharted 2, Red Dead Redemption veya Mass Effect gibi oyunların satışları FPS'lerin çok gerisinde. Playstation 3'ün en çok satan oyununun konsola özel bir oyun değil de Call of Duty: Black Ops olduğunun söylenmesi bile FPS'lerin bu nesilde ne kadar etkin hale geldiğinin göstergesidir. Büyük yayıncı olup da FPS kategorisinde bir oyun çıkarmamak artık akıllıca bir hamle sayılmaz. Activision ve Electronic Arts gibi firmaların FPS oyunları ile oyuncuların aklını çeldiği bir dönemde THQ da Kaos Studios'un geliştirdiği Homefront ile karşımıza çıkmaya hazırlanıyor.
      Oyunumuzun konusu Kaos Studios önceki oyunu Frontline: Fuel Wars gibi enerji kaynakları üzerinde şekilleniyor. Bu defa düşmanımız Doğu Asya ülkesi olan Kuzey Kore olarak seçilmiş. Oyunda asıl düşmanımızın ilk aşamada Çin olması düşünülmüş, ama son dönemde Çin ile olan iyi ekonomik ve kültürel ilişkiler yapımcıları bu fikirden vazgeçirmiş ve hala dünyadan izole durumda olan Kuzey Kore'nin düşman olması uygun görülmüş. Homefront'taki işgal tarihsel akademik çalışmalarla insanlara gerçekçi şekilde sunulmak istenmiş, yani tarihsel gidişat Kore'nin tehlike olabileceğini göstermiş. Zaten oyunun konusuna baktığımızda da tarihsel olarak mümkün olabilecek bir yapısının olduğunu görüyoruz. Amerika'nın süper güç olmaktan çıkması ve sonunda yabancı güçler tarafından işgal edilmesi gibi bir konu belki çok sıradan gelebilir, ama bir oyunda senaryonun orjinalliğinden çok, o senaryonun nasıl sunulduğunun önemli olduğunu düşünüyorum. Homefront da bu konuda çok iddialı bir oyun. Gelin isterseniz öncelikle Dünya'daki dengelerin nasıl değiştiği ve Amerika'nın Kore tarafından nasıl işgal edildiğini tarihsel akış içerisinde ele alalım.
      2012 yılında Kore'nin başkanı Kim Jong-il ölmüştür ve yerine oğlu Kim Jong-un geçmiştir. Kuzey Kore'deki bu yönetim değişikliği sonrası Kim Jong-un birbirine düşman iki kardeş Kuzey ve Güney Kore'nin birleşmesini sağlar ve Büyük Kore Cumhuriyeti kurulmuş olur. Bu birleşme nedeniyle Kim Jong-un 2013 yılında Nobel Barış Ödülünü bile kazanır. 2014 yılında Amerika Birleşik Devletleri bu birleşme sonucunda Kore Yarım Adasındaki askeri birliğini çeker, çünkü Komünist Kuzey Kore artık bir tehdit oluşturmuyordur. 2015 yılında İran ve Suudi Arabistan arasında savaş başlar ve gazın galon fiyatı 20 dolar birden artar. Gaz sıkıntısı baş gösterince Rusya da Avrupa'ya gaz vermeyi keser. Dünya'da tam anlamıyla büyük bir enerji krizi çıkar. 2016 yılında Amerika Birleşik Devletleri enerji krizi sonrası ülkesinde çıkan karışıklıkları engellemek amacıyla askerlerini Japonya'dan ve deniz aşırı ülkelerden geri çeker. Bu sırada Teksas da Amerika'dan ayrılır. Zaten Teksas eyaletinin halk oylaması sonucunda yeterli çoğunluğu sağladığı takdirde ABD'den ayrılma hakkı gerçekte de bulunuyor.
Sayfa 2

Homefront'un oynanış yapısı tamamen Frontlines: Fuel of War'un oynanış yapısının yeniden ele alınması ile oluşturuluyor. Daha sürükleyici bir atmosfer ve daha fazla sinematik sayesinde oyunun atmosferi Fuel of War'a göre daha sağlam hale getirilmiş. Homefront'un savaş yapısı ise Half Life 2'deki gerilla taktiklerine dayanıyor.Yani vur-kaç şeklinde savaşmamız gerekecek. Karşımızda düzenli bir ordu var ve biz sadece ülkesini kurtarmaya çalışan sivil direnişçileriz. ABD ordusu dağıldıktan sonra bütün iş sivil direnişçilere kalıyor. Tabi sivil direnişçi olmak bizi çok zayıf da yapmıyor. Çeşitli tabancaların yanı sıra M4 Carbine, M16, FN SCAR, M249 SAW, M110 Sniper Rifle, M200 - Intervention gibi askerler tarafından kullanılan silahlara sahip olacağız. Bunun yanı sıra bazı araçları da yönetme şansımız olacak. Savaş alanımız ise genellikle mahalle araları olacak. Koreliler peşimizde olduğunda kaçacağız, ama bazen de çeşitli askeri bölgelere saldırılar düzenleyeceğiz. Oyunun videolarından da anlaşılacağı üzere çatışmalar sırasında yalnız olmayacağız. Half Life 2'de de yalnız değildik belki, ama Gordon Freeman olarak kendi yolumuzda ilerliyorduk. Homefront'ta ise grup halinde çatışmaya girdiğimiz sahnelere tanık oluyoruz. Ayrıca videolarda bir çatışmada tek başımıza 20'den fazla asker öldürdüğümüzü görüyoruz ki bu Half Life 2'de pek karşılaştığımız bir şey değildi. Half Life 2'yi örnek vermemin nedeni ise oyunun tasarım yönetmeni David Votypka'nın Half Life 2'den esinlendiklerini söylemesi. Gerçekten büyük bir yapımı örnek almışlar, ama bunun altından kalkmak hiç de kolay olmayacak.
      Her yıl çıkan FPS'ler malesef aynı kaliteyi yakalayamayabiliyorlar. Yayıncıların para hırsı aynı adı taşıyan FPS oyunları ile her yıl karşılaşmamıza neden oluyor. Aynı oyun motoru ile küçük farklılıklar sunarak yeni yapımlar sunmak açıkçası bana pek doğru gelmiyor. Homefront ise tam 3 yıldır geliştiriliyor. Oyunun senaryosu Red Dawn ve Apocalypse Now'ın yazarı John Milius tarafından kaleme alınmış. Oyunun yapısı ise daha önce söylediğimiz gibi Half Life 2'yi örnek alıyor. Bu durumda ortaya mükemmel bir iş çıkmasını bekliyoruz, zaten oyuna ilgi de çok büyük. Yayıncı THQ, Homefront'un sadece Kuzey Amerika'da 200.000 adet ön-alımının yapıldığını açıkladı. Yine de senaryo moduna ait videolar pek de tatmin edici değildi. Half Life 2 ile bir benzerlik göremediğimi söylemeliyim, çünkü gerilla taktiklerinden çok 3 kişi ile düzenli birlikleri rahatlıkla dağıttığımız izlenimine kapıldım. Ayrıca düşmanlarımızın yapay zekası da pek iyi gelmedi. Half Life 2'deki gibi saklanan, bazen çok ciddi tehdit oluşturan düşmanların olmasını beklemiyoruz. Açıkçası senaryo modundaki çatışmalar pek de çekici gelmedi. Call of Duty'deki gibi özel birlikleri yönetirmiş gibi onlarca düşman öldürmek ve düşmanlarımızın çaresiz gözükmesi gerilla taktiğinin doğasına biraz ters düşüyor.
Günümüzde bir FPS oyununun en önem verilen yönlerinden birisi ise çoklu oyunculu modları oluyor. Homefront da bu konuda çok iddialı. Çoklu oyunculu modlarda da Frontlines: Fuel of War'daki araç kullanımı bulunan geniş çaplı savaş sistemini temel alan Homefront, 16 kişilik takımlar halinde 32 kişilik karşılaşmalar yapmamıza olanak sağlıyor. Bu modda Koreli veya Amerikalı olma şansımız var. Oyunun multiplayer modunun ABD güçlerinin dağılmadığı bir dönemde geçtiğini ve direnişçiler yerine askerleri yönettiğimizi de belirtelim.
 
        Oyundaki puan sistemi ile silahlar, teçhizatlar ve araçlar satın alabileceğiz. Satın alabileceğimiz araçlar arasında helikopter ve tanklar da bulunuyor. Bu arada Homefront'un PC sürümünde bu araçların kokpit kamerası da bulunuyor. Tabi DirectX 11, klan ve dedicated server desteği ve özel içerikler de PC sürümünün avantajları arasında yer alıyor. Diğer yandan Xbox 360 sürümünde de "Suburbs" adlı özel harita bulunuyor. Açıkçası oyunun multiplayer modu bana senaryo modundan daha çekici geldi ve sırf bu multiplayer modları oynamak için oyunu alabilirim. Kaos Studios özellikle araç kullanımı gibi özellikleri iyi şekilde kullandığında Homefront'ın multiplayer modunu yakın takibe almanızı öneririm.