Majin and the Forsaken Kingdom
Alkan Adakaner

Sayfa 1

    Son dönemlerde bazı oyun türlerinin sayısı artarken bazılarının da azalmaya başladı. Geliştiriciler ve yayıncılar artık satış rakamları konusunda risk almak istemiyorlar. Bu nedenle aksiyon ve FPS oyunlarının sayısındaki büyük yükseliş dikkatinizi çekmiştir. Çok oyunculu moda sahip olan FPS oyunları (hatta olmayanlar bile) yüksek satış rakamlarına ulaşıyor. Bulmaca ve macera öğelerinin yoğun olduğu oyunlar ise genellikle online sistemler üzerinden indirilebilir olarak satışa çıkıyor.

    Piyasada The Legend of Zelda veya ICO gibi oyunlara benzer yapımlar bulmak neredeyse imkansız. Sanırım bu sayı giderek de azalacak. Örneğin son derece başarılı bir oyun olan Enslaved bile hala 500.000 adete ulaşamadı. Oyuncuların zevklerinin değişmesi bir yana artık zaman azlığı da insanları çok uğraşmayacakları, varolan 1-2 saatlerini de kendilerine kısa süreli eğlenceler sunacak yapımlara yöneltmelerine neden oluyor. Sanırım online oyunlar macera oyunlarına olan ilgiyi azalttı. Playstation 1 veya Nintendo 64 döneminde online oyunlar olmadığından piyasada bu tür oyunlar daha fazlaydı, şimdi ise az sayıda firma bu türde oyunlar çıkarma kararı alıyor ve bu kararı da cesurca bulduğumu söylemeliyim.
     Genji ve Folklore gibi oyunlardan tanıdığımız Game Republic tarafından geliştirilen Majin and the Forsaken Kingdom da türü azalan oyunlar arasında yer alıyor. Bulmaca, macera ve platform öğelerinin yer aldığı oyun, The Legend of Zelda ve ICO adlı efsanelerden etkilenmiş. Majin'in ilk dikkat çektiği nokta ise henüz piyasaya çıkmayan ve ICO serisinin 3. oyunu olan The Last Guardian'a benzerliği olmuştu. Anlayacağınız Majin'de bir çok oyundan esinlenme var, ama yine de bu onun diğer oyunları kopyalayan bir yapım olduğunu düşünmemizi gerektirmiyor. Daha önce Game Republic'in Folklore adlı oyununu Playstation 3'te oynamıştım ve oyunu çok beğenmiştim; o nedenle Majin'den de umutluydum. Nitekim bu umudum da boşa çıkmadı.

     Majin and the Forsaken Kingdom'da Tepeu adlı genç bir hırsız ile Majin adlı efsanevi bir yaratığın öyküsü anlatılıyor. Tepeu adlı hırsızımız ormanın derinliklerinde insanlardan uzak bir şekilde yaşamını sürdüren bir genç. İnsanlardan uzak geçen ömrü Tepeu'nun hayvanların dilinden anlamasına yol açıyor. Oyun sırasında da bir çok hayvanla konuşabiliyoruz. Zaten Tepeu'nun da aslında bir adı yok, ona Tepeu adını efsanevi yaratığımız Majin koyuyor. Majin ise oyunumuzun geçtiği bölgede bulunan krallığın koruyucusudur. Bir gün bilinmeyen bir karanlık güç krallığa yayılır ve insanları katleder. Majin ise bu güç karşısında krallığı savunamamıştır ve onlara esir düşmüştür. Krallığın bir köşesinde kilitlenen Majin'i kurtarmak ise hırsızımız Tepeu'ya düşmektedir. Krallığa ilk adımını atan Tepeu burada garip bir şeylerin döndüğünü anlar, ama elinden pek de bir şey gelmez, çünkü karşısındaki yaratıklar çok güçlüdür. Yolculuğunun başında Majin'i gören Tepeu ondan biraz korksa da hayvanların da tavsiyesine uyarak Majin'i kurtarır ve bu ikili birbirlerine yardım ederek krallığı kurtarmak için harekete geçer.
     Oyunda sadece Tepeu'yu yönetiyoruz ve Majin'e ise komutlar vererek neler yapması gerektiğini söylüyoruz. Bu ikilinin birbirine tamamen bağlı olduğunu söylemeliyim, çünkü ikisinin de bölümleri geçmemizde ve yaratıkları öldürmemizde önemli görevleri bulunuyor. Tepeu ile Majin'e düşmanlara saldır, kapıları aç, eşyaları yerinden oynat veya bekle-ilerle-çömel (ulaşamadığımız yerlere Majin'in üstüne çıkıp da atlıyoruz) gibi komutlar vermeniz mümkün. Tepeu ise özellikle platform öğelerinde kullanıyoruz. Yüksekteki mekanlara çıkmak veya küçük gizli geçitlerden ilerlemek Tepeu'nun işleri arasında bulunuyor.

      Enslaved gibi bir oyunun aksine daha yavaş temposu olan Majin and the Forsaken Kingdom'da bölgedeki düşmanları etkisiz hale getirdikten sonra kapıları açarak ilerlemek oyunda en çok yaptığımız iş oluyor. Krallığın hemen hemen her yeri kapılarla donatılmış ve bu da oyunun atmosferine olumsuz yönde etki ediyor, çünkü bu engeller doğal durmuyor ve yapmacık oldukları belli oluyor. Mesela Zelda veya ICO oyunlarında benzer mekanlara tekrar gitsek de bu sorun olmuyordu ve her mekanın kendine has özellikleri vardı. Majin'de ise kapı açmaktan bıkabilirsiniz. Tabi oyunda farklı oynanış dinamikleri de var. Mesela bir mancınığı kullanıp duvarları parçalamak, gerekli kolları çekip köprüleri kurmak veya platformları belli bir sıraya koyup yolumuza devam etmek gibi. Bazen de Majin'i kullanamadığımız anlarda geçişimizi engelleyen yaratıkları öldürmek için stratejik düşünmek ve platformlar arası zorlu atlayışlar-tırmanışlar yapmak zorunda kalıyoruz. Bu tür çeşitlilikler oyundan sıkılmanızı engelliyor.
Sayfa 2

Savaşlarda Tepeu ve Majin çok uyumlu bir ikili oluyor. İrili ufaklı yaratıklarla oldukça iyi başa çıkan Majin'e savaşlar sırasında saldır veya kükre gibi komutlar verebiliyorsunuz. Düşmanlar çok zayıfladığında gerekli tuşa basıp onlara son ve öldürücü vuruşu beraber yapıyorsunuz. Mesela Majin sizi havaya fırlatıyor ve siz de düşmana son vuruşu yapıyorsunuz. Bunun gibi bir çok kombinasyon var. Ayrıca ileride Majin'nin elektrik, alev veya rüzgar gibi saldırılara da sahip olduğunu hatırlatalım. Savaşlar düşmanlardan kurtulmanız için tek seçeneğiniz değil, bazen onları tuzağa da düşürebilirsiniz. Mesela onları bir odaya topladıktan sonra kapıyı kapatmak veya düşmanlar sizi takip ederken Majin'e “kayayı it” komutunu verip toplu infaz yapmak gibi seçenekleriniz var.
    Majin genel olarak güzel kurgulanmış bir oyun, ama bazı eksiklikler oyunun üst düzey bir yapım olmasını engelliyor. İlk olarak oyunun hikayesi aniden başlıyor ve ne olduğunu anlamadan Majin'i kurtarıyorsunuz. Yani Majin ile karşılaşmamız “hadi bir an önce bir araya gelin de krallığı kurtarın” dercesine aceleyle başlıyor. Oyunun ilerleyen bölümlerindeki diyaloglar ise fena sayılmaz. Çevredeki hayvanlarla konuşarak bölgeler veya diğer yaratıklar hakkında bilgi almak da güzel bir düşüncenin ürünü.
 
    Yine de ben senaryo konusunda daha hassas davranılabilirdi diye düşünüyorum. Özellikle Folklore gibi bir oyuna imza atan Game Republic'in bunu yapması zor değildi. Zaten oyundaki karakter gelişimi bile sizin dışınızda ilerliyor. Yani hangi özelliğinizi geliştireceğinizi seçemiyorsunuz, onun yerine oyun size şu özelliğiniz gelişti veya Majin'in şu özelliği arttı gibi açıklamalarda bulunuyor. En azından bu konuda bizim de bazı seçeneklerimiz olsaydı daha eğlenceli bir oyun oynuyor olurduk. Gerçekten de Majin'in kurgusu her alanda genel olarak iyi, ama daha önce de dediğim gibi sanki bazı şeyler eksikmiş gibi hissediyorsunuz.
     Oyunumuzun eksik kaldığı noktalardan birisi de grafikleri olarak görülebilir. Yaratığımız Majin'in görselliğinden şikayetçi olmasak da geriye kalan bütün unsurlar 2-3 yıl öncesine aitmiş gibi görünüyor. Mesela açık alanalardaki çiçeklerle kaplı mekanlar Folklore'dakilere benziyor, ama Folklore Playstation 3'ün ilk çıkan oyunlarındandı. Duvarlara veya diğer yapılara yakından baktığınızda ise kaplamaların düşük kalitede olduğunu görmeniz mümkün.
 
   Görselliğin oyuna katkıda bulunduğu tek noktayı gece-gündüz değişimlerinde bulduğumu söylemeliyim, ama bu değişim de çok hızlı yaşandığından bir süre sonra can sıkıcı oluyor. Bu arada gece-gündüz değişimleri sırasında farklı yaratıkların da ortaya çıkması güzel düşünülmüş. Oyunun mimari yapısı ise sizi memnun edecek cinsten. Yapıların Ortadoğu-İran benzeri kemerleri ve duvar işlemeleri oyuna farklı bir hava katmış. Zaten oyunun geliştiricilerinin bir röportajında ofislerindeki duvarda Nemrut dağında bulunan Kommagene Krallığına ait heykellerin posterini görünce bu konuda heyecanlanmıştım. Anlaşılan Game Republic farklı bir atmosfer yaratmak için mimari dersine iyi çalışmış.