Lara Croft and the Guardian of Light
Eray Uygun

Sayfa 1

     Video oyunları tarihinin akılda kalan ender bayan karakterlerinden birinin hikayesini senelerdir takip ediyoruz; Lara Croft. Doğuşundan itibaren “Tomb Raider” sıfatını isminin başından eksik etmeyen Lara, yapımcı Crystal Dynamics’ in beklenmedik bir kararıyla farklı bir yöne sapmak zorunda kaldı. Son oyunları Tomb Raider: Underworld ile az da olsa toparlanıyor görüntüsü verse de, serinin artık kendini bir şekilde yenilemesi gerekiyordu. Ve bu yeniliğin adı da Lara Croft and the Guardian of Light oldu. Yayınlanan ilk ekran görüntüleri ve videolarıyla birçok oyuncuya “acaba?” sorusunu sorduran yapım, ister istemez çoğu kişide ön yargılarıyla yer edindi. Çünkü Tomb Raider’ ın 3. kişi kamera açısı değişmiş ve tamamen izometrik olmuştu. Oyun ve mekanlar çok daha fazla hareketlenmiş, karakterlerin animasyonları ve tepkileri eskiye göre çok daha fazla dinamik gözüküyordu. Bir macera ve bulmaca oyunundan çok sadece aksiyona odaklanmış, utanmasa "hack & slash" olmayı deneyecek bir yapım gibiydi adeta. Zaman geldi ve oyun Xbox 360 için piyasaya sürüldü (PC ve PSN için 28 Eylül tarihi verildi). Lara’ nın bu son macerasını her oynayanın söylediği gibi ben de itiraf etmek zorundayım; Bu güne kadar neredeydiniz Crystal Dynamics!
     Oyun hakkında ilk dikkat çeken şey yapımın bir “çerez” olarak piyasaya sunulması. Steam, PSN ve XBLA aracılığıyla dijital olarak indirilebilen Lara Croft and the Guardian of Light, aslında bölümlerin “Arcade” sekmesinde bulunuyor. Tamamen aksiyon – platform olarak anılan yapım, büyük bütçeli isimlerin yanından kendi taktikleri ile sıyrılmayı çok iyi başarıyor diyebiliriz. İlk bakışta klasik bir aksiyon oyunu görüntüsü verse de, ilk birkaç dakikadan sonra yapımcıların ne kadar da doğru adımlar attığını görmeye başlıyorsunuz. Oyuna yeni eklenen izometrik kamera açısı, The Guardian of Light için kusursuz bir seçim olmuş diyebilirim. Bu sayede oyuncunun çevreye olan hakimiyeti bir hayli arterken, kalabalık savaşlarda da hareket kabiliyetİ çeşitliği sayesinde avantajlı taraf oluyorsunuz. Karakterinizin çevre ile olan etkileşimi ise serinin eski oyunlarından hiçbir eksik yanı olmadan aktarılmış, hatta artmış. Lara’ nın akrobatik hareketlerinin yumuşak ve göze hoş gelen animasyonlarla ekrana yansıtılması, bunları duvarların içine girmeden, alakasız grafik hatalarıya süslemeden ekrana sunması da takdire şayan. Temel olarak sahip olduğu tüm oyun dinamiklerini The Guardian of Light’ da da barındıran Lara’ nın aslında en önemli yanı kendisi değil, yanındaki.
     Lara Croft and the Guardian of Light’ ın seriye getirdiği en büyük yenilik, günümüzün populer furyası co – op (cooperation – işbirliği) modu. Birçok oyunda karşımıza çıkan bu özellik sayesinde oyuncular, bahsi geçen oyunu iki veya daha fazla kişi ile oynayabiliyorlar. Crystal Dynamics’ in bize sunduğu yeni yardımcı karakter ise eski bir Maya savaşçısı ve Army of Light askerlerinin lideri olan savaçı Totec, The Guardian of Light. Binlerce yıl önce yenilgiye uğrattığı Xolotl, The Keeper of Darkness’ ı tekrar geldiği yere geri göndermek için mücadele etmek zorunda. Ve bu görevde ona yardım edebilecek tek kişi, tabii ki güzel arkeolog Lara Croft. İşin en sevindirici tarafı ise bu “yardım”ın sözde kalmaması ve oynanışa harika bir şekilde uyarlanmış oluşu. Yalnız bu uyarlama diğer yapımlara göre biraz farklı. The Guardian of Light’ ı tek başınıza oynamayı seçerseniz eğer, sadece Lara Croft ile oynayabiliyorsunuz. Totec’ i hikaye boyunca kontrol edemediğimiz bir karakter olarak izliyoruz. Oyunu bu şekilde bitirebilir, hatta kendinize "ne gerek var co – op’ a" sorusunu sorabilirsiniz ki gerçekten doğru. Çünkü ilerlediğiniz süre içerisinde ikinci bir karaktere hiç ihtiyaç duymuyorsunuz. Ama ne zaman ki offline veya online üzerinden bir arakdaşınızla oynamaya başlıyorsunuz, o zaman herşey değişiyor. Oyun içerisinde geçirdiğiniz ilk dakikadan itibaren Lara Totec’ e, Totec’ de Lara’ ya ihtiyaç duymaya başlıyor. Ve bu dinamikler o kadar hoş bir şekilde uyarlanmış ki, kendinizi bir an farklı bir oyun oynuyormuş hissine kaptırıyorsunuz.
Sayfa 2

     Lara’ nın sahip oldukları bir hayli tanıdık; Sınırsız mermili çift tabancası, duvarlara ve belli cisimlere atabildiği tırmanma ve sallanma ipi ile uzaktan kumandalı bomba. Totec gibi geçmişten gelen bir savaşçı da mızrağı ve güçlü kalkanı ile karşılıyor oyuncuyu. Bu iki karakter oyun içerisinde ilerlerken birbirlerine çok farklı şekillerde yardımcı olabiliyorlar. Totec, sahip olduğu kalkanla geçilmez bir duvar oluşturarak Lara’ nın zarar görmesini engelleyebiliyorken, isterse o kalkanı Lara üzerindeyken başının üstünde tutarak Lara’ yı yetişemediği yerlere ulaştırabiliyor. Elindeki mızrak sayesinde de, Lara için duvarda tutunabilecek veya tırmanabilecek geçici imkanlar sağlayabiliyor. Lara ise elindeki ipi istediği zaman Totec’ e attıp, arzu ettiği bir yere tırmanmasını sağlarken, arzu ederse bu ipi farklı bir duvara fırlatıp, Totec’ in ipi bir köprü gibi kullanmasını sağlayabiliyor. Sadece bunlarla kalmayıp karakterlerin karşılaştıkları bulmacaların, saldıran düşman sayılarının, seslendirmelerin ve hatta bölüm tasarımlarının bile co – op moduna göre tekrardan tasarlanmış olduğunu söylesem, sanırım yapımcıların bu mod üzerine ne kadar da çok eğildiklerinin bir göstergesi olur.
     Toplamda 14 bölümden oluşan Lara Croft and the Guardian of Light, birbirinden farklı mekanlar ve bulmacalar ile karşılıyor oyuncuyu. Her zamanki gibi dikkate ve mantığa dayalı olan bu bulmacaları, özellikle bir arkadaşınızla birlikte oynarken çözmek hem eğlenceli, hem de kolay olacaktır. Oyun boyunca karakterlerin gelişimlerinde kullanabileceğiniz, çoğu farklı yerlere gizlenmiş eşyalar (artifacts) da etrafta mevcut. Bunları çantanızdan karakterinize giydirirseniz eğer, her ne kadar bazılarının yan etkileri olsa da, Lara ve Totec farklı yollarda güçleneceklerdir. Ayrıca bölümler boyunca ilerlediğinizde, oyun size bazı mini “challenge”lar sunacak. Sınırlı sürede yaratıkları öldürme, hiç yaralanmama, bulmalacarı ilk seferde çözme veya cisimler üzerinde atlama gibi örnekleri olan bu minik oyunları tamamlarsanız eğer, oyun sonunda alacağınız puana birkaç bin daha eklemiş oluyorsunuz. Yukarıda bahsetmiş olduğum karakterlerin sahip olduğu silahlar dışında, bölümler ilerledikçe yenileri de çıkıyor karşınıza: Pompalı, alev silahı, bomba atar, roket atar gibi farklı ve eğlenceli silahlar ile, birbirinden tehlikeli düşmanlar ile çarpışmanız mümkün.
     Lara Croft and the Guardian of Light’ a teknik açıdan baktığımız zaman, bu türde bir oyun için fazlasıyla yeterli olduğunu görüyorsunuz. Underworld’ un grafik motorunu tercih eden yapımcılar, özellikle bölüm tasarımları konusunda çok iyi iş çıkarmışlar. Işıklandırmalar hoş olsa da, özellikle karakterlerin gölgelerindeki piksellenmeler göze batabiliyor bazen. Karakterlerin ve düşmanların animasyonları yeterince iyi diyebilirim. İzometrik açıdan oynanan bir oyun için bunlara sahip olmamız bile bir lüks bence. Hikayenin tamamlayıcı elementleri ara videolar ise %20 oyun içi grafik motoruyla, %80 çizgi roman tarzı görüntülerle hazırlanmış. Arcade tarzını fazla elden bırakmak istemeyen (ya da üşenen mi diyelim?) yapımcıların yaptığı bu tercih ne kadar doğru, buna oynayıp siz karar vermelisiniz. Oyunun bence en büyük eksiği olan seslendirmelerin (özellikle Lara Croft’ın kendini beğenmiş ses tonu) çok uzun tutulmuş olmaması da, ara videoların neden öyle yapıldığına bir işaret olabilir. Mekan, silah, çevre elementleri sesleri ve müzikler konusunda da sınıfı geçen bir yapım Lara Croft and the Guardian of Light.
 
     Çok uzattık, ama uzaması gerekiyordu. Sağ gösterip sol vuran bir yapımdan söz etmenin şansına her zaman erişmiyoruz bu günlerde. Lara Croft’ ın son macerası neredeyse her yönüyle başarılı bir yapım. Özellikle şu anda piyasada bulabileceğiniz en iyi co – op modlarından birine sahip dersem yalan olmaz. Oynanabilir iki karakterin arasındaki etkileşimlerin, başarılı aksiyon ve platform elementleriyle bir oyuna bu kadar güzel yansıtıldığını uzun zamandır görmemiştik. Şu an Xbox 360 için (PC ve PSN için 28 Eylül tarihi verildi) piyasada olan Lara Croft and the Guardian of Light’ ı kesinlikle kaçırmamanızı öneriyorum.