Ege Dağları’nı mesken tutmuş zeybeklerin sert dünyasında soluk soluğa bir intikam öyküsü sunan Kara Efe, 1870’ler Türkiyesinin kahramanlık efsanelerinden beslenen özgün bir “spagetti western” örneği olarak adlandırılabilir. Sadece kurgusu ve mizahi sertliğiyle değil, sunduğu yaratıcı çatışma ve düello sahneleriyle de miras aldığı türe önemli artılar katmaktadır. Zeybeklerin hak ve doğruluk adına çatışma gelenekleri, çıkarcı ağalarla, aşar vergileriyle belleri bükülmüş köylünün yanında Osmanlı zaptiyelerine karşı isyan bayrağını çekme cesaretini gösterebilmeleri, çete hiyerarşisi içindeki geleneksel davranış biçimleri, folklorik dansları gibi etmenler ise Japon “western” ekolünün “Yedi Samuray” gibi kahramanlık öyküleriyle benzerlikler taşımaktadır.
Kara Efe, yaşlı görünüşünün altında, düşmanlarının soluğunu kesen özel savaşçı becerilerine sahip, daha önce benzeri görülmemiş bir silahşör tiplemesidir ve intikam peşinde içine sürüklendiği sert öykülerde, ele geçirdikleri gücü kötüye kullanan zorba figüranlar, hem bir yargıç hem de bir infazcıyla karşı karşıya bulunduklarını anladıklarında iş işten geçmiş olacaktır…
Kara Efe: roman kahramanı
Kara Efe, ellili yaşlarda, çakır gözlü, sarı bıyıklı, yüzü hayatın acılarından beslenen derin kırışıklıklarla bezenmiş kıraç bir toprağa benzeyen eski bir zeybektir. Çok önceleri Kütahya dağlarının meşhur Tuzcu efesinin yıllarca başkızanlığını yapmış, sonra ayrılıp tek başına dağlarda dolaşarak sütü bozukların, halkı haraca kesenlerin başına bela olmuş ve kendini neredeyse sadece intikama adamış karanlık bir kişiliktir…
Tuzcu efe ve ailesinin işkenceyle öldürüldüğünü haber alınca yollara düşer. Bu kıyımı işleyen çetenin dağıldığını, elemanlarının başka başka çetelere eklemlendiğini öğrenir yörüklerden. Adres, kaçakçılık yapan Dulkadir Efe’nin çetesini göstermektedir en önce. İki kişi oradadır. Diğer çete de Zurnacı Ali’ninkidir. Dulkadir Efe’nin kaçakçılıkla uğraştığını ve o bölgede yanına güçlü bir eşkıya gücü toplamış Zübeyir ağayla husumeti olduğunu öğrendiğinde kafasında plan şekilleniverir. Önce Zübeyir ağanın köyüne gidip, kendisini eşkıya sanıp ateş eden adamlarından birkaçını halledecek, böylece husumet yaratmadan ağaya kendini kanıtlayacaktır. Ağanın adamlarını öldürmesi bir yandan da Dulkadir’in çetesine katılmak için de istediği kozu sağlayacaktır ona. Nitekim kendisini yanında isteyen ağaya, tek çarenin Dulkadir’in çetesine sızıp içeriden çalışmak olduğu fikrini benimseterek yola çıkar. Bundan böyle yapacağı şey, çete içinde güçlenirken aynı zamanda onları yavaş yavaş bitirmek, bir çakal olarak gördüğü Zübeyir ağayı da büyük zafer ümitleriyle oyalayarak yok etmektir. Aynı zamanda intikam alacağı herkesi biraraya toplamak için ağayı Zurnacı Ali’nin çetesini yanına alması konusunda ikna etmeye de çalışacak ve bunu başaracaktır. Ancak ağanın konağında esir tutulan bir kız, Aslı ve Dulkadir’in çetesine hiç yakışmayan onurlu bir Yörük, Hüseyin, Kara Efe’nin intikam planında yeri olmayan saf kişilikleriyle olayların akışını bambaşka yerlere doğru çekeceklerdir.
Basın Bülteni
