Death Stranding'ten Ne Beklemeliyiz? Beklediğimizi Bulabilecek Miyiz?

Özgür Eroğlu


Hideo Kojima’nın Kasım ayında çıkacak olan oyunu Death Stranding’in çıkış vakti gittikçe yaklaşıyor. Oyunla ilgili bolca video ve resim gördük ama çok da fazla bir şey anlayamadık. Peki biz bu oyundan ne beklemeliyiz ya da beklediğimizi bulabilecek miyiz? Bu soruları sizler için cevaplamaya çalıştık. Belirtmekte fayda var, bu yazı tamamen tahmine ve beklentilere dayalı bir yazıdır.

Müzik

İçimizin en rahat etmesi gereken başlık. Fragmanlarında bile şu ana kadar kullandığı müzikleri dinleyince, oyunun müziklerinin gerçekten muhteşem olacağını anlayabiliyoruz. Ayrıca Kojima’nın gerçekten güzel bir müzik zevki var. Fragmanlarda daha önce çalan şarkılar, Low Roar - I'll Keep Coming ve Apocalyptica – Path.

Grafik ve Ses

2019 yılının sonuna doru yaklaştığımız şu zamanlarda Sony gibi büyük firmaların yaptığı oyunlarda grafikler çok da mühim bir konu değil artık. Sony gibi büyük firmaların grafik konusunda sorun yaşamaları için büyük olaylar yaşanması gerekiyor. Bu kadar reklamı yapılan bir oyunun da bu tarz bir sorunla karşılaşacağını pek sanmıyoruz ki gördüğümüz oyun içi görseller gerçekten muazzam duruyor. Ses konusuna değinecek olursak, AAA yapımlarda genel olarak ana karakterimizi seslendiren kişi olarak Troy Baker’ı görürüz. Kendisi gerçekten başarılı bir ses sanatçısı. Death Stranding’e baktığımızda görüyoruz ki Troy Baker gibi başarılı bir ses aktörü bile yan karakterlerden birini seslendiriyor. Çünkü ana karakterleri tüm dünya tarafından tanınan, usta oyuncular oynuyor ve seslendiriyor. Daha önce Metal Gear Solid ve P.T. oyunlardan gördüğümüz kadarıyla Kojima, ses konusunda “biraz” titiz. Ortam sesleri, karakter sesleri ve grafikler anlamında bu oyunda bir eksik görebileceğimizi çok düşünmüyoruz. Hatta şunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz ki oyun, çevre sesleri konusunda o kadar başarılı olacak ki çevre sesleri bizi rahatsız edecek.

Oynanış

Metal Gear Solid serisinin son oyununa baktığımız zaman görüyoruz ki Kojima bu konuda gayet başarılı. Özellikle gizlilik sekanslarını çok iyi yaptığını gördük. Death Stranding’e baktığımızda, oyundaki çevrelere göre farklı oynanış dinamikleri göreceğiz. Fragmanlardan anladığımız kadarıyla açık dünyada gezerken, gizlilikle ilerlemeye çalışacağız ve size tarif etmemiz gerekirse MGS 5’in açık dünyasına yakın bir açık dünya görebiliriz. Haritada bölge bölge aksiyon yerleri ve bölgelerin durumuna göre, farklı dinamiklerle oynayacağız. Fragmanlardan anladığımız kadarıyla, savaşmakta zorlanacağımız düşmanlar var gibi duruyor ve karakterimizde sürekli bir silah yok. Oyunda geçmişe gittiğimiz ya da belli yerlerde silahlı aksiyona girdiğimiz bölümler olacak gibi duruyor. Bu tarz aksiyon dolu bölümlerde de Kojima zaten tecrübeli birisi. Son olarak ise fragmanda gördüğümüz ormandaki siyah, zeminden yakalayan, garip ve görünmez olan yaratıkların olduğu bir bölüm var. Bu bölgelerin genel olarak haritaya yayıldığı bir oyun mu, yoksa çok az yerde mi karşımıza çıkacağını bilmiyoruz. Ama bu bölgelerin, daha çok araştırmaya dayalı korku oyunlarına benzeyeceğini söyleyebiliriz. Kendimizi çaresiz hissettiğimiz, oyunun hikayesini anlamamız için bize şans verilen bir bölüm olabilir. Kojima’nın bu bölümü nasıl yapacağını ise iptal olan son projesinden anlayabiliriz: P.T.. Bildiğiniz üzere Kojima, hepimizi heyecanlandıran Silent Hill projesine başlamıştı ancak sorunlardan dolayı oyun iptal edilmişti. P.T.’deki korku öğelerini ya da atmosferi hatırlıyorsanız, oyunun bu bölgelerinde de buna benzer bir şeyler görebiliriz. Kojima Silent Hill gibi bir projeye girmek istemişse zamanında, kafasında gerçekten ilginç planlar vardır ve bu planları, oyun iptal oldu diye unutacak değil. P.T.’nin korku dinamiklerini Death Stranding’te bolca görebiliriz. Kısaca, Kojima’nın oynanış konusunda da çok zorlanacağını sanmıyoruz.

Hikaye

Evet herkesin asıl merak ettiği konu, Death Stranding’in hikayesi. Açık konuşmak gerekirse bu konuda bir fikrimiz yok ve çeşitli teorilerle sizi sıkmak istemiyoruz. Kojima’nın gizemli işler yapmayı sevdiğini biliyoruz. Bu sevgisini bu oyunda da kullandı ve kimse yine bir şey anlamadı. Burada kritik bir nokta var. Ya hikaye anlaşılabilir bir hikayeye sahip ve sadece oynadıkça düğümler çözülecek ya da gerçekten anlaşılması zor bir hikaye yapacak ve oynayınca bile bir şey anlamayacağız. Açıkçası bu konuda Kojima’ya çok güvenemiyoruz. Umarız anlaşılması zor da olsa anlayabileceğimiz bir hikaye yazmıştır. Ama şunu söyleyebiliriz ki hikaye konusunda kendisi zaten gayet başarılı birisi, sadece çok zorlamaması gerekiyor. Tekrar hatırlatalım, Silent Hill gibi muhteşem bir seriye, yeni bir oyun getirebilecek kadar kendine güveniyorsa, zaten kafasında gerçekten muhteşem bir hikaye vardır. Kısaca psikolojinizi bozacak, başınıza ağrılar sokacak bir hikayeye hazır olun diyebiliriz.

Sonuç

Genel olarak toplamak gerekirse; sanki Kojima, Konami’den intikam almak için, yapabildiği en iyi şeyleri bir araya getirip mükemmel bir oyun yapacakmış gibi duruyor. Ama dediğimiz gibi her şey tam tersi de çıkabilir. Umarız hepimizin beklentilerini görece karşılayabilecek güzel bir oyun gelir ve hepimiz mutlu oluruz.