Xuan-Yuan Sword VII - İlk Bakış

Özgür Eroğlu


Çin, oldukça uzun zamandır oyun dünyasında yer alıyor. Güçlü ve büyük bir pazara sahip olduğu için Çinli geliştiriciler genelde kendi ülkesindeki oyuncuların seveceği tarzda şeyler yapıyor. Özellikle MMORPG konusunda birçok başarılı oyunları var. Çin’in güçlü oyun pazarı dışında aslında oldukça güçlü de bir mitolojisi ve kültürü var. Tarihleri çok eskiye dayandığı için birçok mitolojik karakter, hikâye, ortamlar ve çok daha fazlası bulunuyor geçmişlerinde. Ancak nedense kendileri, bu mitolojiyi Avrupa veya Amerika’ya pazarlama konusunda biraz başarısızlar. Bu yıl duyurulan iki oyun ile sanki bu durumu biraz kıracaklarmış gibi duruyor. Oyunlardan ilki Çinli bir stüdyo olan Game Science’ın geliştirdiği ve yayınladığı Black Myth: Wu Kong. Oldukça ilginç duran bir oyun ve üçleme olması düşünülüyor. Her oyun farklı bir Çin masalından uyarlanacak. İkinci oyun ise Tayvanlı geliştirici stüdyo olan Softstar Entertainment’tan geliyor: Xuan-Yuan Sword VII. Bugünkü konumuz da aslında Xuan-Yuan Sword VII.

Xuan-Yuan Sword VII, bu yılın başlarında duyurulmuştu ve ekim ayının sonunda da yayınlanması bekleniyor. Oyunun hem yayıncılığını hem de geliştiriciliğini Softstar Entertainment üstleniyor. Geçtiğimiz günlerde de oyunun bir demosu yayınlandı ve zaten meraklı olduğum Çin kültürüne ve mitolojisine odaklandığını duyunca hemen indirdim. Sadece görsellere bakarak ortalama üzeri bir oyun beklemiştim. Oynayınca açıkçası beklediğimi de buldum, ancak oyun için yayınlanan fragmanları oyunu oynadıktan sonra izleyince biraz şaşırdım. Ayrıntılı bir şekilde oyunun detaylarına bakalım.


Xuan-Yuan Sword VII, günümüzden 2000 yıl önce geçen Çin mitolojisini ve kültürünü yansıtamaya çalışan bir aksiyon RPG oyunu. Hemen grafiklerle başlayayım aslında. Oyundan aslında grafiksel anlamda bir beklentim yoktu. Oyunun grafik ayarlarını demonun sunduğu en üst seviyeye getirerek oyuna girdim. Dediğim gibi bir beklentim yoktu. Bu şekilde girince de grafiklere tepkim “eh” oldu. Yani sizin anlayacağınız günümüzün AAA oyunlarına kesinlikle yakın değil ama kötü bir görsellikte sunmuyor. Özellikle ışıklandırmanın çok iyi olduğunu ama kaplamalarda ve animasyonlarda sıkıntılar olduğunu söylemeliyim. Yine de kısaca yeterli buldum grafikleri, tabii demoyu kapatıp oyunun fragmanlarını izleyene kadar. Dürüst olmama gerekirse, oyunu geliştiren stüdyoyu bu oyundan önce tanımıyordum. Oyunu ilk oynadığımda da sandım ki ortalama bir bütçeye sahip oyun. Ancak fragmanı izlediğimde gördüm ki oyundakinden çok daha üst düzey bir görsellik sunulmuş. Yani eğer fragmandaki görselliği koyabilselerdi, muazzam bir görsellik sunabilirdi. Elbette yine AAA oyunlardan düşük olurdu, ancak onlara yakın bir seviyede olurdu. Yine de bu konuda beklentileri düşürmemek gerekiyor. Sonuçta oyunun demosu bu ve tam sürümde, fragmanda gösterdikleri gibi bir görsellik sunabilirler. Yine de şunun altını çizerek tekrar söyleyeyim, fragmanda gösterdikleri grafik ile demoda bulunan grafik birbirinden çok uzak.

Elbette oyunun şu anda sunmuş olduğu görsellikle de çıkabilir. Bu konuda gösterileni vermediniz diye bir eleştiri yapmak elbette mümkün, ancak oyunun asıl keyifli olabileceğini gösterdiği kısım hikayesi ve oynanışı. Demoda bulunan hikâyeyi de kısaca özetleyeyim. Taishi Zhao isimli bir karakteri canlandırıyorsunuz ve bu karakter kardeşi ile birlikte bir dağın yamacında yaşıyor. Çocukluğunda ailesinin evine kim olduğunu anlayamadığınız birileri saldırıyor ve annesini öldürüyorlar. Taishi Zhao da kardeşi ile birlikte oradan kaçıyor. Dağın yamacında avcılık yaparak kardeşi ile birlikte hayatını devam ettirmeye çalışıyorlar. Sonrasında ise dağa askerler geliyor ve dağı araştırmak istiyorlar, bu sırada doğa üstü birkaç varlık ki bu varlıklar Çin mitolojisinden uyarlanan veya direkt alınan karakterler, askerlere saldırıyor. Siz tüm düşmanları temizleyip kardeşinize doğru döndüğünüzde bu doğa üstü yaratıkların ele başı gibi gözüken kişi ile gelen askerlerin komutanının bir anlaşma yaptığını duyuyorsunuz. Tam o sırada ele başı düşman kardeşinizi öldürüyor ve kenara atıyor. Siz de zamanı yavaşlatarak atlayıp kardeşinizi yere düşmeden kurtarıyorsunuz. Askerlerin ele başı zamanı yavaşlatma olayını az da olsa anlıyor ve durumu araştırması için bir askerini görevlendiriyor. Siz de kardeşinizi alıp bir yere götürüyorsunuz ve Taishi Zhao orada “Ne pahasına olursa olsun seni kurtaracağım.” diyor. Demo da böylece bitiyor.

 
Oyun başlangıç için o kadar ilgi çekici veya merak uyandırıcı bir hikâyeye sahip değil, ancak fragmanlara bakıldığında, oyun ilerledikçe birbirinden farklı mekanlara gireceğiz, bulmacalar çözeceğiz ve hikâye bizi daha faklı yerlere götürecek gibi duruyor. Bu yüzden aslında fragmanlar heyecanlanmak için demodan daha etkili. Ama nedense oyuna bu yönde bir merakım var şimdilik. Oyunun savaş kısımları gelene kadar açıkçası oyuna ortalama bir oyun, meraklısı oynar gibi bakıyordum, ancak savaş kısımları başlayınca oyundan daha fazla keyif almaya başladım. Oyun klasik bir aksiyon RPG oyunu. Dövüş kısmında biraz daha hack and slash’e yakın kombo odaklı bir oynanış bulunuyor. Ama tam olarak da hack and slash diyemem. Düşmanlara karşı savunma duruşuna geçebiliyor, hızlıca kaçabiliyor, hamle yapabiliyor, düz vuruş ve ağır vuruş yapabiliyor, farklı yetenekler kullanabiliyor ve zamanı yavaşlatma yeteneğiniz olan Elysium Rift yeteneğini kullanabiliyorsunuz. Sırayla gidelim.

Düşmanlara karşı bir counter attack durumu demoda söz konusu değildi. Ancak her saldırıyı da öncesinde bloklayarak karşılayabiliyorsunuz. Karşınızdaki düşman zorlu bir düşmansa, blokladığınızda sadece verdiği hasar azalıyor. Bu yüzden düşmanlardan en iyi kaçma taktiği “Shift” ile takla atarak veya hamle yaparak kaçmak. Ofansif tarafta birkaç farklı seçeneğiniz mevcut. İsterseniz size en yakın düşmana kilitlenip direkt onu odak alıp saldırabilirsiniz. Ya da genel ortaya saldırabilirsiniz tamamen size kalmış. Ancak özel hareketlerinizi birine kilitlenip yapmanız çok daha mantıklı. Oyunun demo kısmında sadece iki yetenek açık. Ancak yetenek ağacına bakılırsa çok daha çeşitli yetenekler ekleyebiliyoruz. Aynı anda 2 yeteneği seçebiliyoruz ve savaş içerisindeyken dilediğimizde hemen değiştirebiliyoruz. Bu yetenekler hasar verebildiğiniz en iyi silahınız. Bu kısım ne kadar çeşitli yapılırsa ve oynanışınızı ne kadar etkilerse o kadar keyifli olur ki bunu yapacaklarmış gibi de duruyor. Bunun dışında bir düz bir de ağır atağınız var. Bunların nasıl olduğunu tahmin ediyorsunuzdur. Ekstra bir şey yapmadan sadece tuşlara hızlı hızlı basıyorsunuz. Bir de en önemli kısım olan Elysium Rift yeteneğiniz var. Bu yeteneğinizin bir barı var ve düşmanları öldürerek o barı dolduruyorsunuz. Doldurduğunuzda ise zamanı belirli bir süreliğine dondurabiliyorsunuz. Bu sayede de savaş alanında büyük bir avantaj elde ediyorsunuz. Bu yeteneğiniz dışında kullandığınız yeteneklerin de 30 saniye kadar bir cooldown süresi bulunuyor. Aslında bu her oyunda olan bir şey. Ancak bu oyunda potların da bir cooldown’ı var. Çok uzun değil 5 saniye civarında bir süre, ancak çok yoğun bir saldırı altındayken can sıkabiliyor. Bu potları ve daha birçok eşyayı ise düşmanların üzerinden, görev ödüllerinden veya haritada rastgele yerlerde bulabileceğiniz sandıklardan buluyorsunuz. Demoda gördüğüm kadarıyla direkt olarak bir loot söz konusu değil. Düşmanları öldürdüğünüz anda sizin envanterinize ekleniyor. Bu eşyalar arasında yeni silahlar, yeni zırhlar, aksesuarlar ve daha birçok şey bulunuyor. Bunlarla birlikte zırhınızı, hasarınızı, enerjinizi ve sağlınızı gibi birçok şeyi geliştirebiliyorsunuz.


Düşmanlar ise oldukça çeşitli ve enteresan. Dediğim gibi Çin mitolojisinden esinlenerek veya direkt alınarak yaratılmış karakterler. Klasik, sürekli kaşınıza çıkabilen birbirinden farklı minyon tarzında diyebileceğimiz düşmanlar bulunuyor, onların bir üstü mini-boss tarzındaki düşmanlar bulunuyor, bir de bölüm sonlarında karşınıza çıkan boss bulunuyor. Hepsinin zorluğu birbirine göre farklı. Düşmanların üzerinde iki farklı bar bulunuyor. Birisi canı, diğeri ise enerjisi. Enerjisini bitirdiğinizde, düşmanın canı ne olursa olsun tek bir tuşla düşmanı yok edebiliyorsunuz. Bu sahneler de oynanış görüntüsü ile değil, animasyon ile yapılmış. Buraya kadar anlattığım oynanış mekaniklerini cidden çok sevdim ve oldukça keyif aldım. Ancak bir de eleştirmek istediğim kısımlar bulunuyor.

Oyun size ara sıra anlamsız sahneler oynatıyor. Örneğin, ağır bir şey taşıdığınız zaman karakter daha yavaş ilerliyor ve oyun sizden dengenizi korumanız için yavaş gitmenizi söylüyor. Ama o sırada ileri tuşu dışında tüm tuşları işlev dışı bırakıyor. Yani karakteriniz sağa sola da dönse siz sadece ileri tuşuna basıyorsunuz ve karakter kendisi ilerliyor. İleri tuşuna yavaş değil de hızlı basarsam ne olur diye denedim ve hiçbir şey olmadı. Yani gerilim yaratmak istemiş ama bu gerilimi oynanışa yedirmemiş. Guitar Hero’nun en basit modu gibi. Neye basarsanız basın oyun kendini götürüyor bir şekilde. Bir de açık konuşmak gerekirse oyunun evlerden ırak karakter ve hareket animasyonları var. Savaş sırasında çok göze çarpmıyor ama normal yürürken son derece rahatsız ediyor. Bir de gerçekten Allah hiçbir stüdyonun başına vermesin ama rezalet bir tırmanma mekaniği var. Zıplayabildiğiniz yerler, renk ile belirginleştirilmiş. Zıplayacağınız yere gidip direkt zıplayamıyorsunuz, siz etkileşim tuşuna basıyorsunuz, karakteriniz gayet yavaş bir şekilde zıplayabileceği en iyi konumu alıyor ve kendisi zıplıyor. Sonrasında ise sadece yönlendirmek kalıyor. Örneğin, sol tarafa doğru uzun bir zıplayış yapmanız gerek. Siz sadece sol yön tuşuna basıyorsunuz karakter her şeyi yapıyor. Asıl can sıkıcı kısmı da etkileşime girdiğiniz her şeyde böyle küçük animasyonların giriyor olması. Yani kısaca bu kötü animasyonlar yüzünden oyun sürekli bölünüyor ve anlamsız bir animasyon izliyorsunuz.

Son olarak kısaca müziklerden ve seslerden bahsetmek istiyorum. Fragmanda izlediğim Çince seslendirme ile oyundakinin arasında dağlar kadar fark vardı. Oyunda ağızla senkronize olmadığı gibi seslendirme de kötü. Sanki seslendirmen değişmiş de hiç bilmeyen birisi getirilmiş gibi. Umuyorum bu durum oyunun tam sürümünde düzelir. Ancak müzikler ayrı bir konu çünkü oldukça başarılı. Döneme ve konuma son derece uygun müzikler seçilmiş ve ben çok beğendim açıkçası.
 

Sonuç olarak beklediğimden iyi bir oyun buldum, ancak bu hali ile pek de satın alınacak bir oyun değil. Elbette fiyatını henüz bilmiyoruz. Bu haliyle ucuz bir şekilde çıkarsa boş vakitte oynamak için alınabilir. Ama fragmanda gösterdikleri oyunu sunabilirlerse tam bir oyun parasını hak eder. Bu yüzden çıkışında her şey daha da netleşecek. Zaten çıkışına da oldukça az kaldı. Oyunun bu ay sonunda, 29 Ekim’de PlayStation 4 ve PC için çıkması planlanıyor. Kısaca da şunu söyleyeyim; oyunu sevdim, ancak tam sürümü bir görmek gerek ve fiyatının uygun olması lazım.