Haftalık Oyun Önerisi 27: Descenders

Özgür Eroğlu

Haftalık oyun önerilerinin yirmi yedincisi ile birlikteyiz. Bu hafta parkurlardan parkura gezdiğiniz bir spor oyunu önereceğim. Diğer oyun önerilerimize de buradan bakabilirsiniz.

Bu öneri yazılarında az bilinen oyunlar gibi bir konsept altında da kalmayacağız. Örneğin; The Last of Us Part II yayınlanmadan bir iki hafta önce The Last Of Us’ın ilk oyununu önerebiliriz. Bunun sebebi tavsiye ettiğimiz oyunu, o hafta içerisinde oynamanızın daha iyi olacak olması. Eğer bilindik bir oyunu önerirsek; yazının içeriği oyunu tanıtmak yerine, oyun için bir inceleme veya oyun hakkında konuşmak istediğimiz şeyler tarzında olacaktır. Şimdi önerdiğimiz oyuna geçelim.

Descenders


Yoğun oyun dönemine artık tamamen girmiş durumdayız. Bu hafta Baldur’s Gate III, ay sonuna doğru Watch Dogs: Legion derken Ekim bitiyor ve kısa bir süre sonra da yeni nesil konsollar çıkışını yapıyor. Konsolların çıkışı birlikte de birçok AAA oyun piyasaya sürülecek. Kısacası bu haftadan sonra “Ne oynasam?” sorusunu pek de soracak durumda değiliz. Sadece “Param yeter mi acaba?” diye bir soru sorabilirsiniz ama o tamamen başka bir içeriğin başlığı. Bu kadar fazla oyunun geldiği zamanda da insan arada girip sadece kafa dağıtmalık, beynini boşaltacak oyun arıyor. Bugün önereceğim oyun da hem arada girip kafa dağıtmak için hem de “Oyunlar 700 TL oldu, ben ucuz oyun arıyorum.” diyenler için önerebileceğim bir oyun.

Kral oyun ile büyüdüğüm için mi bilmiyorum ama özellikle motor, kaykay veya bisikletin olduğu spor oyunlarını oynamayı çok severim. Elbette yarış oyunlarından bahsetmiyorum. Parkurlara girdiğiniz çeşitli hareketler yapmaya çalıştığınız, atladığınız, zıpladığınız oyunlardan bahsediyorum. Özellikle parkurlar büyük ve gerçekçi oluyorsa çok daha keyifli oluyor. Bugün önereceğim oyun da tam olarak bu tarzda bir oyun.

Yayıncılığını No More Robots’un yaptığı, geliştiriciliğini ise RageSquid’in yaptığı Descenders, normalde 2012 yılında mobil için çıkış yapmış bir oyun. 2018 yılında ise Xbox One için çıkışını gerçekleştirdi. 2019’da PC için ve Ağustos 2020’de PlayStation 4 için çıkışı yaptı ve önümüzdeki ay da Nintendo Switch için yayınlanacak. Her ne kadar mobil çıkışlı bir oyun olsa da bir mobil oyun gibi değil. Yönettiğini karakterin kontrolü rahatça ve gerçekçi bir şekilde yönlendirebiliyorsunuz. Oyunun oynanış kısmı ile başlayarak detaylara bakalım.


Oyuna direkt olarak bir eğitim ile başlıyorsunuz. Oyun size tuşları gösteriyor ve basit hareketlerden birkaçını gösteriyor. Sonrasında da direkt olarak oyunun içerisinde bırakıyor. Oyunda birden fazla mod bulunuyor. Sırayla gidelim. Sadece gezebildiğiniz ve ekipmanlarınızı özelleştirebildiğiniz bir bölüm var. Pazar alanı tarzında bir tasarım yapılmış ve bu kısımda hareketleri nasıl yapacağını keşfedebilir ya da kendinizi geliştirebilirsiniz. Oyunda asıl vakit harcadığını kısım Career Session kısmı. Bunun dışında Free Ride kısmında oyunun içerisindeki haritaları deneyerek kendinizi geliştirebilirsiniz. Bir deBike Parks modu var. Bu modda Wipeout tarzı parkurlar yapılmış ve bisikletiniz ile birlikte o parkurları geçmeye çalışıyorsunuz. Oldukça keyifli bölümler var. Oyunun en keyifli kısmı kesinlikle Bike Parks kısmı ama ne yazık ki çok fazla oynanış süresine sahip değil. Carees Session kısmı ise asıl vakit geçirdiğiniz ve yeni eşyalar kazandığınız kısım. Bu kısımda oyun sizi bir bölgeye bırakıyor ve sizin o bölgedeki parkurları geçerek boss’un olduğu noktaya ilerlemeniz gerekiyor. Normalde bildiğiniz gibi bu tarz parkur oyunlarında can konusunda sıkıntı çekmezsiniz. Ancak bu oyunda bir can barınız var ve er düştüğünüzde bir canınız gidiyor. Tüm canlarınızı tüketirseniz de oyuna en baştan başlamanız gerekiyor. Oyunda can toplama işini ise her parkurda size verilen ekstra görevi yerine getirerek yapıyorsunuz. Bu şekilde ilerleyerek boss parkura ulaşıyorsunuz ve orayı da geçtikten sonra diğer bölge açılıyor. Aynı şekilde orayı da halledince diğer bölge açılıyor. Yaptığınız hareketlere ya da geçtiğiniz bölümlere göre de yeni eşyalar kazanıyorsunuz ve karakterinizi kişiselleştirebiliyorsunuz. Ayrıca yine bölüm geçerek yeteneklerini de geliştirebiliyorsunuz. Parkurların geneli aşağı doğru bir yol üzerinden tasarlanmış ve amacınız düşmeden, zıplayarak çeşitli hareketler yaparak final çizgisine ulaşmak. Oyun size ekstra görev vermediği sürece hareket yapmanıza gerek yok. Sadece sürseniz yeterli. Ama oyun o kadar güzel tasarlanmış ki hareket yapmadan duramıyorsunuz. Ayrıca oyunda bir gece gündüz döngüsü de bulunuyor. Siz bölümlerde vakit harcadıkça ona göre zaman geçiyor ve etraf kararıyor. Hava karardığı zaman da oyunu oynaması imkânsız bir hale geliyor. Ayrıca mevsimsel farklılıklarda bulunuyor oyunda. Yani yağmurlu, karlı ve güneşli havalarda sürüyorsunuz bisikleti.


Bike Parks kısmında ise dediğim gibi Wipeout tarzı parkurlar, sonsuzluğa doğru giden rampaların olduğu yerler ve ağaçların arasından final çizgisine doğru gitmeye çalıştığını bölümler bulunuyor. Bu kısımlar size bir şey kazandırmıyor, ancak oyunun asıl kısmından daha heyecanlı bana göre. Tamamen oyunun ve kendinizin sınırlarını zorlayabildiğiniz bir mod Bike Parks.

Bunu dışında bir de kendi parkurunuzu yarattığınız bir bölüm var. Bu kısım tamamen öylesine girip bisiklet sürmek için yapılmış bir kısım. Oyundaki haritalara benzer haritalarda oynayıp kendinizi asıl bölüme hazırlayabiliyorsunuz. Ayrıca direkt olarak mevsime ve saate de müdahale edebildiğiniz için istediğiniz tarzda bir parkurda bisiklet sürebiliyorsunuz. Oyunun oynanış kısmında bu mevsimlere göre oldukça farklılık sunduğunu rahatça söyleyebilirim.


Bu tarz oyunlarda görsel kalitesi iyi olan oyunlar genelde zor bulunur. Hem oynanış olarak kaliteli hem de grafik olarak kaliteli olan bu tarz oyunlardan son dönemde verebileceğim tek örnek sanırım Steep. Ancak onun da arkasında Ubisoft bulunuyor. Bu oyunun daha küçük bir bütçesi olmasına ve mobil çıkışlı bir oyun olmasına rağmen gayet güzel bir görsellik sunuyor. Elbette bir AAA oyun kıvamında değil. Ancak yine de size doğanın içerisinde olduğunuzu rahatlıkla hissettirebiliyor. Ayrıca çevre tasarımı da gayet başarılı. Bu yüzden genel olarak grafikleri beğendiğimi rahatlıkla söyleyebilirim. Ancak bu oyunun yeni nesil için en baştan tasarlanmış halini oynamayı da çok isterdim açıkçası. Şu an için öyle bir haber yok, ancak ileride neden olmasın. Microsoft’un Flight Simulator’ı tarzı görsellikle bu oyun çok daha keyifli olurdu.

Son olarak da seslerden ve müziklerden bahsedelim. Sesler gayet gerçekçi. Siz havadayken gelen rüzgâr sesleri, pedal çevirme sesleri ve doğaya olan etkinize karşı çıkan sesler son derece başarılı. Özellikle kulaklıkla oynarken atmosfere iyice giriyorsunuz. Kontrol ettiğiniz karakteriniz de sizin yaptığınız hareketlere veya durumlara göre sesler çıkartıyor ve bu sesler de aslında size o sırada ne kadar zorlu bir şeyi yaptığınızı anlatabiliyor. Oyunun müzikleri ise bambaşka bir konu. Çünkü oyunu genel olarak ne kadar sevdiysem, müzikleri de o kadar sevmedim. Bu oyun için müzik seçmek oldukça zor bir durum, bu yüzden stüdyoyu anlayabiliyorum. Net olarak bir müzik tarzı oyuna yakışır diyemeyiz, çünkü tamamen sizin oynanışınıza göre değişiyor. Bu yüzden stüdyo arkaya öylesine çalan, pahalı restoranların tuvaletlerinde çalan şarkılara benzer şarkılar koymuş. Bu yüzden müziklerin sesini kısarak Spotify’dan kendi listenizden keyfinize göre bir şeyler açabilirsiniz. Ya da bir podcast dinleyerek de oyunu oynayabilirsiniz. Podcast ile de oldukça keyifli oluyor, açıkçası ben öyle yaptım.


Dediğim gibi Descenders arada girip birkaç parkurda atlayıp zıplayıp stres atabileceğiniz bir oyun. Açıkçası ben o şekilde kullandım. Online modları da bulunuyor, siz daha emek harcayarak oynamak isterseniz öyle bir seçenek de mevcut. Ama yoğun günlerde kısa süreli rahatlamalar için çok uygun bir oyun. Bu sebeple de herkese rahatlıkla öneriyorum.
Descenders şu anda mobilde, PlayStation 4, Xbox One’da ve PC’de mevcut. Kasım ayında da Nintendo Switch için çıkış yapacak. Oyun aynı zamanda Xbox Game Pass sistemine hem PC için hem de Xbox One için dahil. Elbette Game Pass’ten oynamanızı öneriyorum. Ancak oyunu yine de almak isterseniz, fiyatı gereği Steam’den almanız daha mantıklı. Şu anda Steam’de 39,99 TL’lik bir fiyata sahip. Ancak oyunun yapısı gereği, Nintendo Switch için almanızı da önerebilirim. Elbette Switch fiyatı fazla olmadığı taktirde.