Haftalık Oyun Önerisi 23: Guacamelee! 2

Özgür Eroğlu

Haftalık oyun önerilerinin yirmi birincisi ile birlikteyiz. Bu hafta klasik bir metroidvania oyunu önereceğim. Diğer oyun önerilerimize de buradan bakabilirsiniz.

Bu öneri yazılarında az bilinen oyunlar gibi bir konsept altında da kalmayacağız. Örneğin; The Last of Us Part II yayınlanmadan bir iki hafta önce The Last Of Us’ın ilk oyununu önerebiliriz. Bunun sebebi tavsiye ettiğimiz oyunu, o hafta içerisinde oynamanızın daha iyi olacak olması. Eğer bilindik bir oyunu önerirsek; yazının içeriği oyunu tanıtmak yerine, oyun için bir inceleme veya oyun hakkında konuşmak istediğimiz şeyler tarzında olacaktır. Şimdi önerdiğimiz oyuna geçelim.

Guacamelee! 2


Oyuncuların en sevdiği ama bir yandan da en bunaldığı döneme giriyoruz yani sonbahar dönemine. Sonbahar aylarında bildiğiniz gibi her ay birden fazla büyük bütçeli yapım çıkıyor. Bu süreçte de hangisini oynasam, hangisi güzeldir diye düşünürken insanın kafası şişiyor. Bu sene bir de ekstra olarak yeni nesil konsollar çıkacak. Yani zaten yoğun olan bu süreç çok daha yoğun olacak. Her ne kadar bu süreç yoğun olsa da sonbahar aylarından hemen önceki dönem de tam tersi olarak bomboş olur. Şu anda da o sürecin içerisindeyiz ve bu sürecin bitmesine çok az kaldı. Oyun olarak daha az yoğun geçen bu zamanlar da aslında düşük bütçeli ama oldukça geniş ve kaliteli oyunları oynamak için güzel bir dönem. Bugün önereceğim oyun da tam olarak böyle bir oyun.

Yayıncılığını ve geliştiriciliğini DrinkBox Studios’un yaptığı metroidvania türündeki Guacamelee! 2 bugün sizlere önereceğim oyun. 21 Ağustos 2018’de yayınlanan Guacamelee! 2 aslında klasik bir metroidvania oyunu, ancak Meksika kültürü ile hazırlanmış olması ve komik bir yaklaşım sergilemesi oyunun kalitesini biraz daha yukarı çıkartıyor.


Her şeyden önce oyunun oynanış kısmı ile başlayalım. Eğer metroidvania tarzı oyunlara aşinaysanız, bu oyuna da aşinasınız demektir. Metroidvania oyunlarından eksik kalır bir yanı yok, aynı şekilde bir artısı da yok, elbette oynanış anlamında. Yine bilmeyenler için oyunun nasıl bir tarza sahip olduğunu anlatayım. Sağa, sola, yukarı ve aşağı doğru gidebildiğiniz bir platform oyunu aslında. Bunun dışın tarif etmek gerekirse açık dünyaya sahip bir platform oyunu olduğunu söyleyebilirim. Büyük bir harita içerisinde dilediğinizce gezip hem görevinizi yerine getirdiğiniz hem de kendinizi geliştirdiğiniz bir oyun. Kontrol ettiğiniz karakterin birkaç faklı işlevi var. Klasik bir şekilde zıplamak, düz vuruş, sersemleyen düşmanı kaldırıp fırlatmak, takla atarak saldırılardan kaçmak ve özel vuruş. Oynanış kısmının ayrıntısına geçmeden önce eğer imkânınız varsa mutlaka kontrolcü ile oynamanız gerektiğini söyleyeyim. Klavye ile oynamaya başladığınız zaman bu konuyu neden ekstra belirttiğimi anlayacaksınız. Oyunun girişinde de bu konu için sizi uyarıyor.

Oyun sadece düz vuruş yapabildiğiniz şekilde başlıyor ve sonra gelişiyor. Aslında tam olarak gelişmiyor. Sadece kendiniz bazı kombolar buluyorsunuz. Oyunu eleştirebileceğim kısım aslında bu. Yetenekler ve hareketler anlamında biraz eksik. Ancak yine de oyun keyifli. Öldürdüğünüz düşmanlar ve sağda solda kırdığınız varillerden altın topluyorsunuz. Topladığınız bu altınları da canınızı, enerjinizi veya farklı şeyleri geliştirmek için kullanabiliyorsunuz. Oyunda ayrıca bir de farklı karakterler bulunuyor. Bu karakterler aslında pek bir fark yaratmıyor, ancak gelişim aşamasında dilerseniz daha farklı geliştirebiliyorsunuz. Bu karakterleri oyunun içerisinde çeşitli aralıklarla karşınıza çıkan kostüm bölümünden değiştirebiliyorsunuz. Dediğim gibi oyunda bir de enerji yani stamina kısmı bulunuyor. Bu stamina ile de karakterinizin özel vuruşunuzu yapabiliyorsunuz. Bu vuruş ile hem zıplayıp yetişemediğiniz yerlere yetişebiliyor hem de zırhı olan düşmanların zırhını kırabiliyorsunuz. Karakterinizin bir diğer özelliği ise sersemlettiğiniz düşmanı kaldırıp bir başka düşmanın üzerine fırlatmak. Ekstra belirtiyorum, çünkü oynanış anlamında işinize yarayan bir özellik. Son olarak da bazı engellerden veya düşmanlardan takla atarak kaçabiliyorsunuz.

Sizin farklı yetenekleriniz olduğu gibi düşmanlar da birkaç farklı sınıfa ayrılıyor. Klasik düz düşmanlar, yanınıza gelince patlayan düşmanlar, hasar veremediğiniz sadece kaçmak zorunda kaldığınız düşmanlar, size bir şey fırlatan düşmanlar ve zırhlı düşmanlar. Her biri için ayrı bir taktik geliştirmek zorunda olduğunu söyleyeyim. Oyunun bu kısmı gerçekten oldukça keyifli. Ayrıca oyunun içerisinde sadece düşmanlarla savaşarak ilerlemiyorsunuz. Düşmanlar farklılık gösterdiği için bazen girdiğiniz yerin içerisinde düşmanları küçük bulmacalar çözerek de yenmeniz gerekebiliyor. Kısaca oyun, oynanış anlamında oldukça kaliteli bir içerik sunuyor.


Oyunun kesinlikle en iyi kısmı Meksika kültüründen ilham alınmış olması. Oyundaki düşmanlar, çevre tasarımları, karakterler, olaylar ve kısaca her şey Meksika kültüründen ilham alınarak yaratılmış. Meksika kültürünü merak ediyorsanız da oyunun içerisinde ekstra olarak sunulan küçük bilgiler de bulunuyor. Yani sadece Meksika kültürüne göre tasarlanıp bırakılmamış özel bir uğraş da var oyunun tasarımlarında. Meksika kültürü ile tasarlanmasının dışında oldukça komik bir oyun olduğunu da söyleyebilirim. Yani ara sahne kısımlarında veya diyalog içerisindeyken yüzünüzde sürekli bir tebessüm bırakabiliyor. Ancak arada gerçekten kahkaha attığım yerler de oldu. Oyunun mizah konusunda son derece başarılı olduğunu düşünüyorum açıkçası.

Oyunun hikayesinin giriş kısmı da oldukça başarılı aslında. Hatta bu bölümde şundan da bahsedeyim. Bu oyun Guacamelee! 1’in devamı niteliğinde bir oyun, ancak onu oynamazsanız hikâye anlamında bir şey kaybetmezsiniz. Oyun zaten size “daha önce ne oldu bölümü” gösteriyor. Sadece karakterleri tanımakta zorlanabilirsiniz ona da zaten hemen alışırsınız. Hikâye, ilk oyunda da ana karakter olan Juan’ın sevdiği kadına kavuşup kahramanlığı bıraktığı bir zamanı anlatıyor. Juan kahramanlığı bırakmış, eşi ve çocukları ile mutlu bir hayat yaşıyor, hatta Juan’ın göbeği bile çıkmış. Juan eşinin isteği üzerine bir avokado almaya gidiyor ve sonrasında diğer evrenlerde bazı sorunlar olduğunu söylemek için bir keçi geliyor. Hiç vakit kaybetmeden Juan ve keçi sorun olan evrene gitmeye çalışıyor. Bu kısımda da birçok oyuna gönderme bulabiliyorsunuz ki sadece bu kısımda değil, genel olarak oyunun içerisinde sürekli diğer oyunlara gönderme var. Bu göndermeler de oldukça komik. Özellikle Limbo göndermesi. Sorun olan evrene gittiğinizde de sizin yönlendirmeleriniz sonrasında bazı bilgilendirme amaçlı ara sahneler izliyorsunuz. Ara sahneler, eski bir film makinesi ile birlikte yapılan bir sunum gibi hazırlanmış ki bu kısımlar da oldukça keyifli. Kısaca oyun her anlamda oldukça komik bir oyun. Bu komikliğini de Meksika kültürü ile iyi birleştirmiş.


Bahsetmek istediğim son kısım ise müzikler ve grafikler. Guacamelee! 2, tamamen elle çizilmiş görsellerden oluşuyor. Bu yazıya koyduğum görsellerden de ne kadar kaliteli olduğunu görebilirsiniz. Size genel olarak kaliteli bir çizgi film izliyorsunuz hissi yaşatabiliyor oyun. Ayrıca yine bu görselliği de Meksika kültüründen esinlenilmiş şekilde görüyorsunuz. Sadece tasarımlar değil, renk kullanımı da Meksika kültürüyüm ben diye bağırıyor.

Aynı şekilde müzikler de oldukça başarılı. Kulağınızın aşina olduğu birçok Meksika şarkısı da bulunuyor. Oyun için özel hazırlanan şarkılar da. Oyun için hazırlanan şarkılar Meksika müziğini biraz daha günümüze uyarlanmış hali diyebilirim. Her türlü oyunun müzikleri oldukça başarılı, ancak ne yazık ki oyunda bir seslendirme bulunmuyor. Seslendirme olmamasını da müzik ile gayet güzel bir şekilde halledebilmişler.
 
Oyunun en güzel taraflarından biri ise tüm oyunu yerel co-op desteği ile bir arkadaşınızla oynayabiliyorsunuz.  


Sonuç olarak da hem metroidvania sevenlere hem de genel olarak oyun sevenlere mutlaka öneriyorum. Hikayesi, havası ve oynanışı ile gayet kaliteli bir oyun. AAA oyunların ardı ardına geldiği dönem öncesinde farklı bir şey denemek için iyi bir fırsat. 10 saatin üzerinde de oynanış süresi sunuyor. Oyun şu anda Xbox Game Pass sistemine dahil durumda hem PC’de hem de konsolda. Bunun dışında Nintendo Switch, PlayStation 4, Xbox One ve Steam’den oyunu direkt satın alabilirsiniz. Tavsiyem elbette Game Pass üzerinden oynamanız. Ancak Steam’deki fiyatı da oldukça uygun.