Haftalık dizi ve film önerilerinin yirmincisi ile birlikteyiz. Bu hafta aksiyon komedi tarzı bir film ve bilim kurgu komedi tarzı bir dizi önereceğim. Özellikle Rick and Morty sevenlerin diziye mutlaka bakması gerekiyor. Diğer öneri yazılarımızı da burada bulabilirsiniz.
Bu tavsiye yazılarında az bilinen yapımları önerme veya belli bir konsept yoktur. Örneğin Cyberpunk 2077 öncesi herkesin bildiği Blade Runner filmini de Cyberpunk 2077’ye hazırlık amacıyla önerebiliriz. Az bilinen yapımlar ve kaliteli yapımlar dışında, o hafta izlemenizin daha iyi olacağını düşündüğümüz yapımlar da önereceğiz. Şimdi önerilerimize geçelim.
Dizi Önerisi: Solar Opposites
Belki ben algıda seçicilik yapıyorumdur bilmiyorum ama sanki Rick and Morty çıktığından bu yana sürekli bilim kurgu komedi tarzında animasyonlar çıkıyor. Durumdan şikayetçi olduğumu da söyleyemem aslında. Şans verip izlediğim her animasyon oldukça başarılı. En azından ortalamanın üzerinde yapımlar. Bugün önereceğim dizi ise Rick and Morty esintili diyebilirim. Bunun en büyük sebebi ise dizinini Rick and Morty’nin yaratıcılarından ve ana seslendirmeni olan Justin Roiland’tan geliyor olması. Evet, önereceğim yapım Solar Opposites. Dizinin yaratıcılığını, dediğim gibi Rick and Morty’nin yaratıcısı, Rick and Morty’de Morty ve Rick’i seslendiren isim Justin Roiland ve Rick and Morty’de ve South Park’ta yazarlık yapan Mike McMahan yapıyor.
Solar Opposites, gezegeni yok olan 5 uzaylının dünyaya düşüşünü ve sonrasındaki alışma sürecini anlatıyor. Karakterler bir yandan evlerine dönmek için çalışmalarını sürdürüyor bir yandan da dünyada yaşamanın daha iyi olup olmayacağına karar vermeye çalışıyor. Hikâye aslında ciddiymiş gibi duruyor olabilir, ancak kesinlikle öyle değil. Yani insanlığın çoktan kabul ettiği, bazıları tarafından ırkçılık gören uzaylıları anlatıyor. Dizinin seslendirme kadrosunda Justin Roiland, Thomas Middleditch, Sean Giambrone, Mary Mack, Andrew Daly, Christina Hendricks ve Thomas Barbusca gibi isimler bulunuyor.
Dediğim gibi dizi aslında Rick and Morty’i oldukça andırıyor. Andırdığı kısımlar gayet başarılı, ancak asıl keyifli olan bölüm farklılıkları. Önce seslendirme kadrosunda başlayayım. Fark edebileceğiniz gibi Rick ve Morty’nin seslendirmeni Justin Roiland yine ekipte. Seslendirdiği karakter de dizinin en zeki karakteri. Bu yüzden ara sıra sanki Rick konuşuyormuş gibi hissedebilirsiniz. Karakterlere bakacak olursak bu kısımda da yine benzerlik olduğunu söyleyebilirim. Dizi bir değil, dört karakter etrafında şekilleniyor. Yani dört ana karakter mevcut. Bunlardan en zeki olan dediğim Korvo, aslında Rick ile oldukça benzer. Terry ise sürekli Korvo ile takılıyor ve Morty ile Jerry arası bir karakter. Yumyulack, direkt olarak Morty; Jesse ile direkt olarak Summer. Gördüğünüz gibi oldukça benzer karakterler. Çizimler de birebir aynı. Uzaylı ailemiz yine Rick ve Morty’nin evi gibi bir yerde oturuyor. Karakterlerden ikisi dünyadan kurtulmak veya kendilerini sevdirebilmek için çeşitli maceralara atılıyor, diğer iki karakter ise okula gidiyor sürekli ve okul maceralarını izliyoruz. Karakterler, hareketleri açısından oldukça insan gibiler. Bu kısım biraz eleştiri aslında, ancak yine de tat kaçırmıyor. Uzaylıların dünyadaki davranış farklılıklarını izlemek ara ara daha keyifli olabilirdi.
Dizinin genel hikayesi ilk sezon için çok da merak ettiren veya sürükleyici bir hikâyeye sahip değil. Ancak her bölüm kendi içinde oldukça kaliteli. Ancak dizinin ana hikayesi iki farklı şekilde ilerliyor. Bu konuda bir şey dersem spoiler vermiş olurum. O yüzden kısaca şöyle söyleyeyim. Ana karakterlerin dünya ve kendi gezegenleri konusundaki kararları dışında dizide bambaşka bir ana hikâye daha var. Bu hikâyenin ana karakterleri ise şu ana kadar anlattığım karakterlerden herhangi biri değil ve o kısım gerçekten muazzam. Dizi üç farklı şekilde ilerliyor: Korvo ve Terry’nin dünya ve kendi gezegenleri konusunda yaptığı şeyler, Yumyulack ve Jesse’nin okul ve ergenlikleri ile ilgili maceraları ve o bahsedemediğim kısım. Dizide bir de Pupa isimli bir karakter bulunuyor. Çok fazla ekran süresine sahip olmasa da hem oldukça önemli bir karakter hem de her ekrana çıktığında güldüren bir karakter. Dizi klasik bir şekilde birçok popüler kültür göndermesi ve ofansif mizah barındırıyor. Bunun dışında aynı Rick and Morty’de olduğu gibi gördüğünüz şeye şaşırdığınız, taktir ettiğiniz ve güldüğünüz şeylere sahip Solar Opposites.
Sizin de fark edebileceğiniz gibi dizi çok da özgün değil, ancak çok keyifli ve başarılı bir dizi. Rick and Morty’nin son iki sezonundan daha başarılı, ilk iki sezonu ile aşağı yukarı aynı kalitede diyebilirim. Sanki Rick and Morty evreninde başka karakterlerin hayatını izliyor gibisiniz. Bu yüzden Rick and Morty’i seven herkese rahatlıkla tavsiye ediyorum. Çok keyif alacağınız bir dizi. Şu anda 8 bölümden oluşan bir ilk sezona sahip. Ancak ikinci ve üçüncü sezonu da geçtiğimiz aylarda onaylanmıştı. Henüz diğer sezonlar için bir yayın tarihi belli değil.
The Gentlemen
Aslında oldukça popüler olması gereken bir filmdi The Gentlemen. Ancak ülkemizde korona virüsün etkisinin arttığı zamanlarda vizyona girdiği için ne yazık ki kısa bir süre vizyonda kalabildi. Ancak yurt dışında zaten 2019’un sonlarında vizyona girdiği için orada bir sıkıntı çıkmadı. Popüler olmasının gerektiğini söylememin sebebi ise filmin yönetmeni ve oyuncuları. Filmin yönetmenliğini daha önce Snatch, Sherlock Holmes, The Man from U.N.C.L.E. ve Lock, Stock and Two Smoking Barrels gibi filmlerin yönetmeni olan Guy Ritchie üstleniyor. Oyuncu kadrosunda ise Matthew McConaughey, Charlie Hunnam, Michelle Dockery, Jeremy Strong, Colin Farrell, Henry Golding ve Hugh Grant bulunuyor.
Klasik bir suç komedisi aslında The Gentlemen. Ancak Guy Ritchie farkıyla. Basit, çok da anlatılmaya gerek olmayan bir hikâyeye sahip film, ancak hikayenin işlenişi filmin asıl başarmak istediği kısım.
Bildiğiniz gibi Guy Ritchie kovalamaca ve dövüş sahnelerini kendine has bir şekilde aktarır, sevip sevmemek size kalmış tabii. Bu filmde de yine kendi tarzını rahatça görebiliyoruz, ancak biraz kendinden kısmış diyebilirim. Gerçekten kalite sahnelere sahip bir film, özellikle açılış sahnesi. Hikâyeye dair bir şey söylemeyeyim, sadece klasik bir mafya savaşı olduğunu söylesem yeterli olur. Hikâyeyi karakterlerden birinin başka bir karaktere anlattığı şekli ile izliyoruz. Anlattığı hikâye belirli bir yerde bitiyor ve film oradan devam ediyor.
Komedi kısmı klasik İngiliz komedisi, Guy Ritchie’nin diğer filmlerinde de olduğu gibi. Öyle kahkaha attığınız veya “Ne komik sahneydi.” Dediğiniz bir kısım yok, zaten öyle bir amacı da yok filmin. Filmin amacı kaliteli bir aksiyon filmi izletmek. Bunu da açıkçası başarıyor. Oyunculuklar konusunda sanırım konuşmaya pek gerek yok. Matthew McConaughey, Charlie Hunnam, Colin Farrell ve Hugh Grant’in üzerine yıkılan bir senaryo var. Hepsi de zaten oyunculuklarını ispatlamış olan ve işlerinde usta olan oyuncular.
Toparladığımda ise filmin oldukça keyifli bir film olduğunu, aksiyon filmi seven herkesin izleyebileceği bir film olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Biraz karışık gelebilir başlangıçta, ancak çok kısa bir süre içinde açılıyor film. Filme dair en büyük eleştirim de bu kısım zaten. Filmin başını gereksiz bir şekilde karışık yapmışlar. Eğer öyle kafa dağıtmak için izliyorsanız ki aksiyon filmlerine kafa yorma fikri biraz anlamsız geliyor bana, filmden kopabilirsiniz. Yani izleyecekseniz eğer kafanızın dağınık olmadığı bir zamanda izlemenizi tavsiye ederim. Filmin süresi 1 saat 53 dakika.