Her zaman aynı şeyi söylemekten ben de bıktım, ama film oyunları gerçekten beni korkutuyor. Özellikle bu oyunları incelemek için ayrıntılara varana kadar oyunu oynamak bazen işkence olabiliyor. Yine de her seferin acaba “Chronicles of Riddick gibi bir film oyunuyla karşılaşabilir miyim?” diyorum. Maalesef her seferin çok büyük hayal kırıklıklarına uğruyorum. Bu oyunlar bırakın Riddick gibi üst düzey olmayı sıradan bile olamıyorlar. Bunun nedeni de çok açık, Sega (son dönemlerde bu tür şeyler yapmaya başladı) gibi yayıncı firmalar ünlü çizgi roman, film, mitolojik kahramanların adını kullanarak özellikle bilinçsiz oyuncuların dikkatini çekmeye çalışıyor. Bu tür oyunlar da genellikle elinde projesi olmayan, yeni bir projeye için kaynak bulmakta zorluk çeken geliştirici firmalara emanet ediliyor. Tabi bu firmaların çoğunun da yetenekli elemanlardan oluştuğu söylenemez. Nitekim Liquid Entertainment bazı gerçek zamanlı strateji oyunları ile başarılı olsa da son dönemlerde Desperate Housewives: The Game ve Rise of the Argonauts gibi pek de iç açıcı olmayan oyunlar geliştirdi. Bu oyunların satışlarının da beklendiği gibi olmadığını gözönüne alırsak sanırım geliştirici firma Sega'nın teklifini büyük bir memnuniyetle kabul etmiştir.
Thor'un oyunda da filmin başrolündeki Chris Hemsworth'u görüyoruz
Thor: God of Thunder şu sıralar gösterimde olan filmden uyarlanıyor. Tabi Thor'un dünyası bu filmin çok ötesinde. Çizgi romanlar bir yana asıl olarak mitolojide önemli bir kişilik olan Thor İskandinav mitolojisindeki en güçlü Tanrı'dır. Bu Tanrı sadece mitolojide kalmamış ve İngilizce'deki Thursday'ye (Thor'un günü) adını verecek kadar da Avrupa'da ünlü olmuştur. Marvel Comics'in “Journey into Mystery” serisinin 83. sayısında yani 1962 yılında çizgi roman dünyasına da adım atan Thor, mitolojik bir kişilik olması bir yana gençler arasında da oldukça tanınan bir karakter oldu. Ülkemizde de İskandinav mitolojisini pek bilmeyen kişiler bile elinde çekiç ile duran sarışın Thor'un hatırlar. Şimdi de Chris Hemsworth, Anthony Hopkins ve Natalie Portman gibi oyuncuların da bulunduğu bir film ile daha da ünlenen Thor, oyuncuların da kalbini çalma amacında. Daha doğrusu Sega ve Liquid Entertainment'in böyle bir amacı var. Tabi bu amaçlarında başarılı oldukları söylenemez, aslında zaten onların da öyle başarılı bir oyun yapma gibi bir dertlerinin olmadığını söyleyebiliriz.
Marvel Comics'in “Journey into Mystery” serisinin 83. sayısında yani 1962 yılında çizgi roman dünyasına da adım atan Thor mitolojik bir kişilik olması bir yana gençler arasında da oldukça tanınan bir karakter oldu.
Filmden önceki olayları konu edinen Thor: God of Thunder 3. kişi bakış açısına sahip bir aksiyon oyunu. Matt Fraction'la birlikte hazırlanan senaryoda Asgard'ın işgali konu ediniliyor. Tabi en güçlü Tanrı olarak da bütün görev Thor'a düşüyor. Mitolojide ve Marvel çizgi romanlarında karşılaştığımız çeşitli yaratıklara karşı mücadele ettiğimiz oyunun amacı karşımıza çıkan yüzlerce yaratığı pataklamak. Hatta oyunda düşmanlara karşı savaşmak dışında herhangi bir şey yapmadığımızı söylemiş olsam sanırım hiç de abartmam, amacımız birkaç düşman öldürüp araya oyun içi sinematiklerin girmesini beklemek, sonra yine düşmanları öldürmek. Geliştiricilerin oyunun senaryosunu umursamadıkları başarısız sunumdan da belli oluyor. Mesela oyunun başında doğru düzgün bir hikaye sunumu bulunmuyor. Birden bire yaratıkların saldırması sonucu iş başa düşüyor. Thor'un dünyası hakkında Bir şey bilmeyen kişilerin senaryoyu anlaması neredeyse imkansız, çünkü ortada anlaşılabilecek herhangi bir şey yok. Bunun nedeni de geliştiricilerin tıpkı oynanış öğeleri gibi basit bir şeyler yapıp piyasaya sürmek istemesi. Ne de olsa filmi izleyip beğenen çok sayıda kişi var ve bu kişiler oyunu satın almak isteyecektir.
Böyle korkunç göründüğüne bakmayın 3-5 vuruşluk işi var
Klasik olarak iki tuşla kombolar yapabildiğimiz oyunda Thor'un çekici Mjöllnir en büyük yardımcımız. Bu çekiç ile düşmanlara yakından vuruşlar yapabildiğimiz gibi, Mjöllnir'i fırlatma imkanına da sahibiz. Ayrıca Wind (rüzgar) gücümüzün yanı sıra Thunder (fırtına) yaratıp düşmanlarımıza zorlu anlar yaşatabiliyoruz. Her ne kadar farklı güçlerimiz olsa da oyunun büyük bölümünde Mjöllnir'i kullanarak düşmanlarımızı yok ettiğimizi belirteyim. Bazen üzerinize gelen onlarca düşmana kombo yapmaktan bunaldığınız anlar oluyor. Arada sırada devreye giren Quick Time Event'lar (ekranda görünen tuşlara belirtilen zamanda basma) de aksiyondan zevk almanızı sağlamıyor. Bunun en büyük nedeni ise düşmanlarınızın yapay zekadan yoksun olması. Düşmanlarınızı haklamak için kendinizi sıkmanıza, çeşitli stratejiler uygulamanıza hiç gerek yok. Tek yapmanız gereken hızlıca vuruş tuşlarına basmak. Oynanış öğelerinin son derece sıkıcı olduğunu söyleyebilirim. Örneğin çekiç fırlatma moduna girdiğinizde bile hedefinizi ıskalamanız neredeyse imkansız, çünkü oyun sizi adınıza doğrudan hedef alıyor.
Thor: God of Thunder'da garip olan şey Moves (hareketler) bölümünde yapabileceğiniz onlarca kombo veya dövüş özelliklerinin bulunması. Bunların bazıları ilk başta açık değil, ama buna rağmen zengin bir listeniz var. Yine de bu sizi yanıltmasın, çünkü bu hareketlerin oyuna pek de katkısının olduğunu söyleyemeyiz. Hani karakterimizi geliştirmeden de oyunu bitirmek çok zor olmayacaktır. Melee, Thunder, Lightning, Wind, Hammer Throws, Grapple, Defensive, Movement, Miscellaneous (çeşitli demek) alt kategorileri olan “Moves” bölümündeki hareketleri açmak için de örümcek ağı şeklindeki 5 bölüme ayrılmış gelişim tablomuzdan Thor'u geliştirmemiz gerekiyor. Hammer Throw (çekiç fırlatma), Wind Power (rüzgar gücü), Thunder Power (fırtına gücü), Lightning Power (yıldırım gücü), Melee (yakın dövüş) ve General upgrades (genel gelişimler) gibi bölümlerde zayıf olduğunuzu hissettiğini yönlerinizi geliştirebilirsiniz. Tabi bunun için de düşmanları öldürüp puan kazanmanız gerekiyor. Yani klasik bir gelişim sistemine sahip olduğumuzu söyleyebiliriz. Hani karakter gelişimi için kolaya kaçmasalar da çevreyi araştırıp bazı gizli nesneleri bularak karakterimizi geliştirsek olmaz mı? Sanırım Thor: God of Thunder bunun için çok yüzeysel bir oyun, çünkü ortada araştıracak bir çevre yok.
Mjölnir'i Bumerang gibi fırlatmanız da mümkün
Geliştirici firmanın en başarısız olduğu yönlerden birisi de kamera açıları. Özellikle bu tür oyunlarda kamera açıları hayati önem taşıyor, çünkü düşmanlarımızla rahatça savaşamadığımız takdirde oyunun bir anlamı kalmıyor. Ne boss savaşlarında, ne de sıradan düşmanlarla karşılaşırken doğru düzgün işini yapmayan kameralar bazen Thor'u çok yakından gösteriyor ve arkamızda duran düşmanı bile görme şansına sahip olamıyoruz. Hani Ninja Gaiden gibi çok hızlı dövüş oyunlarında kamera açılarının hızlı olmasını ve aksiyona yetişememesini anlarım, ama Thor'daki aksiyonun da hızlı olduğunu söylemek imkansız. Zaten oyundaki mekanlar genel olarak dar olduğundan kamera açılarının düzgün olmaması için üzerinde hiç uğraşılmamış olması gerek.
Anlayacağınız oyundan zevk almamamız için geliştirici firma elinden gelen şeyleri de yapmamış. Klasik olarak çevredeki bazı nesneleri kırıp veya düşmanları öldürerek kazanacağımı enerji ve büyü barınız (Kırmızı'lar enerjiniz, Mavi'ler büyü gücünüz), yüksekten düşünce doğrudan oyuna geri dönmeniz, doğru düzgün uçamamanız bile sizi rahatsız ediyor. Sanırım oyunun genel yapısının kötü olması normal sayılacak şeyleri bile sıkıcı yapıyor.
Üstelik bu nesilde God of War 3 ve Devil May Cry 4 gibi grafiksel şov yapan oyunları gördükten sonra Thor: God of Thunder gözlerinizi bozabilir.
Günümüzde oyuncuların en çok değer verdikleri konulardan birisi olan grafikler ise “en az” oynanış kadar vasat. Karakterlerin genel olarak çok kötü göründüğü oyunda, özellikle oyun içindeki animasyonlar da rezalet. Düşmanların hareketlerindeki odunsuzluk bir yana öldüklerinde bile odun gibi yere düşüyorlar. Bu nesilde bu durum resmen oyunculara hakaret. Çevre tasarımlarının karakter tasarımlarından bile kötü olduğunu söyleyebilirim. Zaten dar olan mekanlarda kaplamaların nasıl bu kadar kötü göründüğünü anlamak mümkün değil. Hani önceki nesilde Xbox için piyasaya çıkmış olan Ninja Gaiden oyunu bile grafiksel olarak bu oyundan çok daha iyi görünüyor. Üstelik bu nesilde God of War 3 ve Devil May Cry 4 gibi grafiksel şov yapan oyunları gördükten sonra Thor: God of Thunder gözlerinizi bozabilir. Renklerdeki solukluk, patlama ve parçalanma efektleri eski bir Arcade oyunu hissini veriyor. Bu oyun önceki nesilde piyasaya çıkmış olsa bile grafiksel olarak pek beğeni toplayacağını sanmıyorum. Kaplamalar bir yana oyun teknik ve tasarım açısından sorunlu. O nedenle grafiklere önem veriyorsanı Thor: God of Thunder'ı hiç görmemenizde yarar var.
Düşmanların boyutu sizden daha büyük, ama siz çok daha güçlüsünüz
Aslında bir oyunu oynarken geliştirici firmanın elinden geleni yapıp yapmadığına çok dikkat ederim. Maddi imkanlar dolayısıyla istediği bazı şeyleri gerçekleştirememiş geliştiricileri bazı konularda mazur görmek mümkün. Örneğin Türk oyun geliştiricisi TaleWorlds'un Mount & Blade adlı oyununda grafiksel olarak pek iyi bir performans gösteremese bile, bu geliştiricinin imkanları dahilinde elinden geleni yaptığını biliyoruz. Mount & Blade'in belki grafikleri ve animasyonlarında gözümüze batan yönleri olsa da en azından karşımızda oynanış öğeleri konusunda bizi kendine bağlayan bir oyun var. Zaten oyuncuların da bu oyunun grafiklerini hiç umursamadığınız görüyoruz. Peki Thor: God of Thunder'da bizi kendisine bağlayacak ne var? Açıkçası hiç bir şey yok. Belki seslendirmeler orta düzeyde bir oyun için yeterli olabilir. Müzikler ise klasik olarak olmayan atmosferi sağlamlaştırma için gaz vermek amacıyla kullanılmış. Sonuç olarak da hiçbir şey başarılamamış. Thor'un çigi romanlarını çok beğenseniz bile bu para tuzağından uzak durmanızı tavsiye ederim. Bu oyunu oynamak için herhangi bir sebep bulmak çok zor.