Playstation 2 döneminde oyun dünyasına adım atan ve PSP ve PS3 platformlarında da karşımıza çıkan SOCOM serisindeki maceramıza devam ediyoruz. Üçüncü kişi bakış açısına sahip olan seri Playstation 3'teki 2. oyunu Socom: Special Forces ile karşımıza çıkıyor. Şimdiye kadar Slant Six Games ve Zipper Interactive tarafından geliştirilen seride sıra M.A.G adlı oyunuyla adından iyice söz ettiren Zipper Interactive'de. Sanırım Slant Six Games'in Resident Evil: Operation Racccon City üzerinde çalışması Zipper'ın seriye tekrar el atmasını sağlamış. Aslında bu bir bakıma da iyi olmuş, çünkü serinin yaratıcısı da olan bu stüdyo Slant Six Games'e göre çok daha tecrübeli ve Sony'nin bir parçası olduğu için de maddi olanakları daha fazla. Zaten serinin Playstation 3'teki ilk çıkarması olan Socom: U.S Navy SEALs Confrontation da Slant Six Games tarafından geliştirilmiş ve çok büyük eleştirilere maruz kalmıştı. Bu eleştirilerin nedeni de tabi ki oyunun kalitesinin bir Playstation 3 oyunu için çok düşük olmasıydı. Şimdi Zipper Interactive çok daha ciddi bir yapımla karşımıza çıkıyor. Peki beklenen başarı yakalandı mı?
Bu takım olarak çözmemiz gereken bir sorun
Socom: Special Ops'ta yine Malezya'ya gidiyoruz. Daha önce bazı Socom oyunlarında da karşımıza çıkan "ClawHammer" adlı yarı-askeri grup ile "Naga" adlı yerli direnişçilere karşı mücadele verdiğimiz oyunun senaryosu derin olmak bir yana sıradanlığın en üst seviyesinde diyebiliriz. Bir bakıma 5 kişilik takımımızla bütün Malezya'ya karşı savaştığımızı söyleyebilirim. İkinci sınıf Hollywood filmlerinin bir çoğunda buna benzer senaryolar ile karşılaşabilirsiniz. Yolumuza çıkan yüzlerce düşmanı öldürmek ve düşmanların yerleşim yerlerine sabotaj yapıp NATO birliklerinin bu topraklarda rahatça istediğini yapması için 6 günlük senaryo boyunca çeşitli görevleri yerine getirmemiz gerekiyor. 5 kişilik birliğimizde Cullen Gray adlı İngiliz kumandanı yönetiyoruz. Chung ve Forty-Five adlı iki Koreli ve bölgelere göre isimleri değişen 2 Batılı karakter de emrimizde oluyor. Bu karakterlerden Cullen dışında sadece Forty-Five adlı Koreli kadın karakteri yönetmemiz mümkün. Onu da sadece gizlilik görevlerinde kullanabiliyoruz.
Oyunumuz tamamen takım oyununa dayanıyor. Bazen yoğun düşman saldırıları karşısında tek kurtuluşunuz takım arkadaşlarınız olacaktır.
Diğer Socom oyunlarındaki gibi genellikle açık alanlarda geçen oyunumuzu ne Operation Flashpoint: Red River gibi gerçekçi bir yapıya sahip, ne de Bad Company 2 gibi gerçekçilikten uzak. Tam anlamıyla bu iki oyunun arasında bir denge tutturulduğunu söylemek mümkün. Tabi Socom: Special Forces bu oyunlardan farklı olarak TPS türüne giriyor. Yanımızdaki askerler Red River'daki gibi ölmeleri mümkün ve herhangi bir tanesi öldüğünde de oyunumuz doğrudan bitiyor, buna rağmen oyunda öyle 1-2 kurşunda ölebileceğimiz bir gerçekçilik de yok. Bazen yanı başımızda bomba patlamasına rağmen karakterlerimizin hala hayatta olması dikkatinizi çekecektir. Zipper Interactive gerçekçilik konusunda bence güzel bir denge yakalamış. Her ne kadar bazı şeyler size garip gelse de örneğin Bad Company 2'deki gibi takım arkadaşlarımızın ölümsüz olması saçmalığına oyunda izin verilmemiş. Bu da görevleri yaparken çok daha dikkatli olmanızı gerektiriyor. Zaten oyunumuz tatiksel bir aksiyon olarak tanımlanabilir.
İşte takımımızın lideri Cullen Gray
Special Forces'ta tıpkı Operation Flashpoint gibi takım arkadaşlarımıza emirler vererek düşmana baskınlar yapıyor, sabotaj görevlerini yürütüyor ve bazen de belli bölgeleri bir süre için korumanız gerekiyor. Emrimizdeki 4 kişi iki takımdan oluşuyor. Her karaktere olmasa da her takıma ayrı ayrı emirler vermeniz mümkün. Bazen düşmanı kuşatmak için takımları farklı noktalara gönderebiliyorsunuz. Bence iki ayrı takım fikri oldukça iyi, eğer 4 kişiyi ayrı ayrı yönetmeye kalksaydık oyunun aksiyonunun hızına yetişmemiz mümkün olmazdı. Buna karşın 4 kişiyi aynı anda yönetmek de uygun olmazdı, çünkü görevlerimiz geniş alanlarda geçmiyor. Oyunun genellikle tek ve dar bir yol üzerinden ilerleyen yapısında 4 kişiyi aynı noktaya hareket ettirmeye çalışmak tam anlamıyla işkence olurdu. Genellikle açık alanlarda geçen Special Forces'ın buna rağmen pek fazla hareket özgürlüğü sunmaması onu Bad Company 2 ve Call of Duty benzeri aksiyon oyunlarına yaklaştıran bir etken. Yine de geliştirici ekip takım kontrolünü oyunun yapısına uygun şekilde başarıyla ayarlamış.
Dar mekanlarda geçen oyunlarda eğer zeki düşmanlarınız varsa işiniz çok zordur. Hangi oyun türünde olursa olsun dar mekanlar oyuncuların korkulu rüyasıdır diyebiliriz. Socom: Special Forces'ta da bunu hissedebilirsiniz. Düşmanlarınızın yapay zekası diğer FPS oyunları ile karşılaştırıldığında iyi düzeyde ve isabet oranları da oldukça yüksek. Çoğu zaman kahramanlık yapmanıza izin vermeyen "Naga" ve "ClawHammer" birliklerinin saldırıları yüzünden takımınızı geri çektiğiniz ve çatışmaları daha güvenli bölgelerde yapmak isteyeceğiniz anlar da olacaktır. Özellikle Sniper'lar tarafından korunan düşman birliklerine karşı yaptığınız mücadelelerde zorlanabilirsiniz. Eğer TPS oyunlarında deneyimli değilseniz dikkatli oynamanızı tavsiye ederim. Bunların üstüne bir de Move kullanıyorsanız savaşlar daha çetin geçecektir, çünkü düşmanlarla karşı karşıya geldiğinizde hızlı davranmanız gerekiyor ve malesef bu Move ile her zaman mümkün olmuyor. Bomba atmak, hava saldırılarının düzenleneceği noktaları belirtmek veya sniper kullanmak dışında Move'un Joy Pad'in gerisinde kaldığını söylemek mümkün. Ben de bu nedenle oyunun büyük bölümünü standart Joy Pad'i kullanarak oynadım.
Bitkilerin arasında çömelerek ilerlediğinizde düşmanlar sizi göremiyor
Yine de oyundaki yapay zekanın mükemmel olduğunu söylemek yanlış. Bazen saklanmadan-gizlenmeden üstünüze doğru aptalca koşan düşmanları görmek ister istemez hoşnutsuzluk yaratıyor. Geliştirici stüdyoların artık hemen hemen her TPS-FPS oyununda olan bu hatayı ortadan kaldırmaları gerekiyor. Malesef güzel grafik yapma isteğinden dolayı yapay zeka üzerinde pek uğraşamıyorlar gibi görünüyor. Bunun yanı sıra geri çekil emri vermenize rağmen bazen adamlarınızın çatışmalara dalması da tam anlamıyla sinir bozucu. Üstelik emir verme sistemimiz de pek karmaşık olmamasına rağmen bu hata nasıl oluyor anlamak mümkün değil. Operation Flashpoint: Red River'da 16 değişik emir vermemize rağmen takım arkadaşlarımız emirleri daha iyi algılıyordu. Neyse ki takım arkadaşlarımızın isabet oranı da en az düşmanlarımız kadar iyi. Gizli bir baskın sırasında işaretlediğimiz düşmanları öldürme emrini iyi bir şekilde yerine getirdiklerini görmek memnun edici. Zaten günümüzdeki FPS-TPS oyunlarında mükemmel yapay zekaya sahip bir yapım bulmak da imkansız. Her oyunun bir noktada eksik kaldığını siz de fark etmişsinizdir. O nedenle Socom: Special Forces'ı bu yönden acımasızca eleştirmeye gerek yok. Sonuçta oyunun mükemmel olmasını biz de beklemiyorduk.
Special Forces her ne kadar takım oyununa dayanıyor, ama sizin kararlarınız takımın hayatta kalması için çok önemli. Yani takımınıza güvenerek rahat hissetmeyin.
Socom: Special Forces'ın beğendiğim özelliklerinden birisi de silah çeşitliliği ve silahların yeni özelliklerini açmamız oldu. Oyundaki ateşli silahlarımız 5 başlık altında toplanıyor. Bunlar Sub-Machine Guns, Assault Rifles, Shotguns, Sniper Rifles ve Machine Guns. Bu kategorilerin altında da silahların adları bulunuyor. Örneğin Sniperlar arasında SR-25, CNC Socom, MK 20 gibi isimlere sahip olanlar var. Bunların her biri farklı özelliklere sahip. Savaş şeklinize hangisi uyuyorsa onu seçmeniz mümkün. Bu silahlarınıza "Sight Attachment" ve "Firepoint Attachment" gibi özelliklerini değiştirebiliyorsunuz. Böylece lazer görüşü, dürbün gibi özellikleri silahınıza ekliyorsunuz. Yanınızda 2 silah taşımanıza izin verilmiş. Bunların yanına "Gear 1" ve "Gear 2" bölümlerine el bombası, flash bombası, duman bombası, C4 gibi patlayıcılar almanız mümkün. Ben genellikle 2 el bombası ile işleri bitirmeye çalışıyordum. C4 gibi bombalar kullanabileceğiniz çok fazla bölüm olmadığından size de el bombası veya flash bombasını kullanmanızı önerebilirim.
Gizlilik görevleri oyunun en zevkli kısımlarından birisini oluşturuyor
Oyunun en önemli özelliklerinden birisi de silah geliştirme seçenekleri olmuş. Bu sistem oyuncunun genel yetenek puanı üzerinden yürümüyor. Bunun yerine her silahı kullandığınız ölçüde geliştirmenize ve silahınız için ek aparatlar açılmasına izin verilmiş. Örneğin en çok kullandığınız makineli tüfeğin "Sight Attachment" ve "Firepoint Attachment" bölümlerinde yeni özellikleri açılıyor. Bu sistem bir yandan oldukça yararlı, çünkü favori silahınızı sürekli kullanarak çok çabuk bir şekilde geliştirmeniz mümkün. İşin kötü yanı ise kullanmadığınız silahların özelliklerini geliştirmenizin mümkün olmaması. Örneğin Sniper'ı uzun süre kullanmadığınızda doğal olarak yeni özellikler açamıyorsunuz ve ileriki bölümlerde bu silaha ihtiyacınız olduğunda malesef temel seviyede kullanmak zorunda kalıyorsunuz. Gerçi ekip arkadaşlarınıza da Sniper'ı kullandırabileceğiniz için bu konuda çok fazla sorun yaşamayabilirsiniz. Toplu gelişim yerine silahları teker teker geliştirme sistemi de oyunu özel yapan etkenlerden, ama bu türdeki oyunlarda nadir kullanılan bir yöntem olduğundan bazı oyuncular bu konuda sıkıntı çekecektir.
Gelelim günümüzde oyuncuların en önem verdiği noktalardan birisi olan grafiklere. Playstation 3'e özel bir oyun söz konusu olduğunda oyuncuların beklentileri daha da artıyor, çünkü özellikle Sony'e bağlı firmalar bu konuda çok iyiler. Uncharted 2, God of War 3 gibi oyunların görsellerinin ne kadar iyi olduğunu hepimiz biliyoruz. Socom: Special Forces da grafiksel olarak multiplatform oyunların ötesinde bir performans sergiliyor. Yine de PS3'e özel bir oyun için yeterince iyi olduğu da söylenemez. Öncelikle oyundaki karakter modellemeleri ve bu karakterlerin yüz ifadeleri grafiklerin en iyi yanı diyebiliriz. Gerek ormanlık alanlarda, gerekse de binaların bulunduğu bölgelerde kaplamalar genel olarak oldukça iyi duruyor. Yine de Zipper Interactive bazı konularda yeterince uğraşmamış olduğunu anlamamız mümkün. Örneğin ormanlık alanlarda bitki örtüsünün arasına daldığınız bitkilerin içinden geçtiğinizi ve yaprakların azıcık bile kımıldamadığını görüyorsunuz. Bunun yanı sıra araçlara ateş ederek patlatmamız mümkün olmasına rağmen kurşunlarımızın araçlar üzerinde iz bırakmaması da dikkatinizi çekecektir. Ayrıca patlama ve alev efektleri de gerçekçilikten uzak olduğu gibi pek de kaliteli göründükleri söylenemez.
Uzaktaki düşmanları avlamak için silahlarınıza yeni parçalar açmaya bakın
M.A.G'in oyun motorunun geliştirilmiş bir sürümünü kullanan Socom: Special Forces fiziklerde ise Havok'un ellerine teslim edilmiş. Buna rağmen grafikler bazı yerlerde iyiyken, bazı yerlerde ise hayal kırıklığı yaratabiliyor. Sanırım Zipper Interactive'in daha fazla zamana ihtiyacı varmış. Grafiksel konuda genel olarak iyi bir iş çıkaran geliştiricinin sesler konusunda daha iyi bir performansının olduğunu söylemek mümkün. Özellikle seslendirmeler gerçekten çok iyi. Takım elemanlarımızın aksanları ve içinde bulunduğunuz duruma uygun ses tonları gerçekçiliği arttırıyor. Silah sesleri arasında da belirgin farklılıklar olduğunu siz de göreceksiniz. Yine de kulağımız hala Bad Company 2'deki o muhteşem silah seslerini aramıyor değil. Patlamalar, düşmanların kendi aralarındaki konuşmaları, araç sesleri genel olarak sesleri oldukça başarılı bir düzeye taşıyor.
Socom: Special Forces'ın senaryo modu genel olarak başarılı bir iş çıkarıyor, ama maceramız bununla sınırlı değil. Oyundaki co-op modlar da en az senaryo modu kadar sizi oyalayacaktır. Bu bölümlerde arkadaşlarınızla birbirinize yardım ederek ilerlemek, yapay zeka tarafından yönetilen karakterlerle birlikte savaşmaktan çok daha eğlenceli.
Zipper Interactive, Socom serisini başarılı bir şekilde Playstation 3'e taşıdı. Oyunun taktiksel yönünde azalma yaşanırken aksiyon arttırılmış.
Tabi oyunda bir de karşılıklı savaşabileceğiniz multiplayer modlar bulunuyor. Bu modları PSN'deki sorun yüzünden malesef deneme fırsatımız olmadı. PSN açıldığında bu modları deneyip yazımızı güncelleyeceğiz, fakat genel olarak bu modlardan da bahsetmek istiyorum. 4 adet modun bulunduğu karşılıklı multiplayer oyunlarında klasik Team Deathmatch seçeneğinin yanı sıra "Bomb Squad" adlı, ekibinizden bir kişi bomba yerleştirirken diğerlerinin onu koruduğu oyunlar bulunuyor. 32 kişiye kadar oyuncu desteği sunan Socom: Special Forces'ın multiplayer modlarının başından da uzun süre kalkamayacağınızı düşünüyorum. Zaten M.A.G adlı oyunları ile multiplayer FPS konusunda büyük deneyim sahibi olan Zipper Interactive'in Socom: Special Forces'a da başarılı bir iş çıkarmış olabileceği düşünüyoruz. Oyunun senaryo modu kadar bu modlarda da eğlenebiliriz. M.A.G gibi 256 kişilik dev bir multiplayer FPS geliştirmiş bir firmadan multiplayer modlar konusunda pek şüphe etmiyoruz.
Bazen düşmanlarla yakın mesafede yüz yüze geliyorsunuz, bu gibi durumlarda elinizi hızlı tutmak zorundasınız
2011 yılında yüksek kalitedeki oyunların sayısının fazla olması dikkatinizi çekecektir. Konsola özel oyunlar bir yana, multiplatform yapımlarda da kalite çıtası çok yüksek. Mortal Kombat ve Portal ile şenlenen bir dönemde oyun dünyasına giren Socom: Special Forces türü sevenlerin denemesi gereken bir yapım. Yine de sınırlı sayıda oyun alabiliyorsanız Special Forces yerine diğer önemli oyunları tercih edebilirsiniz.
Bazen "kayıt" sistemi, monotonlaşan savaşlar ve tek düze oyun yapısı canınızı sıksa da oyunun eğlenceli olmadığını söylemek çok zor. Senaryo moduna co-op ve karşılıklı savaştığımız multiplayer modları da eklenince Socom sizi çok uzun süre idare edecektir. Özellikle "Move"u kullanmak için kaliteli bir oyun arıyorsanız Socom çok iyi bir seçenek olabilir. Yine de ülkemizdeki şartları göz önüne alarak ayda 1 oyun alıyorum diyenlerdenseniz ve shooter oyunlarına karşı çok büyük ilginiz yoksa L.A Noire gibi yapımları beklemenizi öneririm, çünkü Special Forces'ı oynamasaydım pek bir şey kaybettiğimi düşünmezdim.