Hava serin, deniz dalgalı. Her dalgada yüzüme sıçrayan su dışında en çok endişe ettiğim şey titreyen elime söz geçirememem. Kalabalık olduğu kadar bir o kadar da sessiz olan burada mataramı açıp, içindeki suyu yudumluyorum. Ama içtiğim su bile neredeyse boğazımda düğümleniyor. Vücudumun salgıladığı adrenalin birazdan başımıza geleceklerin adeta habercisi. Uzaktan gelen top ve silah sesleri daha da heyecanlanmama sebep oluyor. Bir yandan komutanımın verdiği talimatları dinlerken diğer yandan da bu uğultucu sese kulak veriyorum. Düdük sesiyle birlikte kapaklar açılıyor ve en ön sıradaki askerlerin kafasından sıçrayan kan adeta su damlaları ile birleşerek yüzüme çarpıyor. Her yerden mermi yağıyor ve suya atladığım gibi şuursuzca sahildeki siper alanına doğru koşuyorum. Ayaklarımın altı ceset dolu, yürümekte zorlanıyorum. Sahile ulaştığımda ise yanı başımda patlayan bomba ile afallıyorum. Burası nasıl bir yer?
Bahsettiğim yer çoğunuzun tahmin edebileceği gibi tabi ki Omaha kumsalı. Sadece 2.Dünya Savaşı değil, insanlık tarihinin en kanlı anlarından birinin yaşandığı bu kumsal, birçok oyuna ve filme de konu olmuştur. İlk paragrafta da atıfta bulunduğum Er Ryan’ı Kurtarmak (Saving Private Ryan) filmi ise şüphesiz Normandiya Çıkartması'nı gözler önüne seren en iyi yapımlardan birisi. Bu çıkartmaya birçok ikinci dünya savaşı temalı oyunda da şahit olduk. Ama tıpkı filmlerde olduğu gibi bizi oldukça etkileyen bu sahnenin yer aldığı oyun sayısı da bir elimizin parmağını geçmeyecek derecede azdır.
Omaha Kumsalı’ndaki bu kanlı sahnelere tanık olduğumuz son yapım ise Square Enix imzalı olan Order of War. Bakalım oyun benzerlerinden hangi yönleri ile ayrılmış.
Oyun dediğim gibi Square Enix’in dağıtımı ile piyasaya sürüldü. Bu yönden oldukça önemli bir yapım olan oyun Japonya ve dünyanın en önemli oyun firmalarından biri olan Square Enix’in ilk batı temalı oyunlarından birisi. Oyunun yapımı ise Massive Assault serisi ile hatırlayacağımız Wargaming.net’e ait.
Gerçek zamanlı strateji (real time strategy) türünde olan oyun başta da söylediğim gibi İkinci Dünya Savaşı teması üzerine kurulmuş bir hikaye ile karşımıza çıkıyor. Bu nedenle oyunun tek kişilik moduna başladığımızda Amerika veya Almanya arasında seçim yapmamız gerekiyor. İster Amerika’yı seçerek Omaha Kumsalı'nda saldıran taraf isterseniz de Almanya’yı seçerek savunma tarafını oynayabiliyorsunuz.
Oyuna geçmeden önce bahsetmem gereken konu ise oyundaki menü ve brifing sistemine ait. Oyunun menüleri oldukça özenle hazırlanmış. Çok sade bir menüye sahip olmasına karşın hareketli bir arka plan ile menü tasarımı zenginleştirilmiş. Görevlere başlamadan önce aldığımız brifingler ise oyunun en büyük artılarından birisi. Başlayacağımız görevdeki harita üzerinden her birime ait işaretlerin bulunduğu ekranda brifingler bilgisayar efektleri ile de desteklenmiş ve yapmanız gereken görevi çok iyi bir şekilde oyuncuya aktarabiliyor. Benzer brifingleri görev sırasında da ufak ufak alabiliyorsunuz.
Zorluk seviyesini seçip brifinginizi de aldıktan sonra göreve giriş yapıyorsunuz. Oynun ana menüsünde olduğu gibi görevlerdeki ara yüzlerde oldukça sade tasarlanmış şekilde oyuncuların karşısına çıkıyor. Ekranın sağ alt kısmında birliklerinizi görüyorsunuz. Bu noktada oyunda ki birlik kavramına da açılık getirecek olursak askerleri tek tek kontrol edemediğinizi belirtmemde fayda var. Sadece birlik kontrolü yapabiliyorsunuz.
Mesela piyade birliği, roketatar birliği veya tankçı birliği gibi çeşitli birlikleriniz bulunuyor. İşte tüm bu birlikleri ekranın sağ alt kısmında görüp ister buradan isterseniz de oyun alanından seçerek kontrol edebiliyorsunuz. Ayrıca kontrolü kolaylaştırmak adına birliklerinize belli numaralar verip klavyeden o tuşa bastığınızda seçimini yapabiliyorsunuz. Birliklerin gideceği konum gibi alacaklarını pozisyonu da belirlemek mümkün kılınmış. Ekranın alt kısmında bulunan belli özelliklerle de birlikleri tek komut ile yönlendirebiliyorsunuz. Mesela taaruz tuşuna basıp konumu seçtikten sonra birliğinizin o konuma taktiksel bir şekilde gitmesini sağlayabiliyorsunuz. Veya gene benzer bir komut tuşu ile tankçı birliğinizin hedeflediğiniz noktayı uzaktan bombalamasını sağlayabilirsiniz.
Bu birlikler dışında görevlerde kazandığınız puanlar ile yeni birliklerde alabiliyorsunuz. Bunlar ise daha çok özel kullanım için tasarlanmışlar. Mesela hava taburu veya deniz taburu gibi birlikleri sadece tek seferlik seçimlerde kullanabiliyorsunuz. Sürekli kontrol etmek için belli bir zamanın geçmesini beklemeniz gerekiyor. Oyunun ilk bölümlerinde aktif olmayıp daha sonra açtığınız bu özelliklere örnek verecek olursak işleyişlerinin oldukça basit olduğunu söyleyebilirim. Mesela bir kasabayı düşman işgalinden kurtarmanız gerekiyor. Haritadan düşman birliklerinin yerini saptıyor ve ekranın sol üst kısmında bulunan hava taburunu seçiyorsunuz. Bu seçimi yaptığınız anda oyun alanında merkezi koyu olan ve gittikçe yayılan bir yuvarlak işaret beliriyor. Bu işareti kontrol ederek düşman birliklerinin tam ortasına hedef alıyorsunuz ve böylelikle hava taburunuz o hedef aldığınız noktayı bombalamaya başlıyor. Sizde düşmanın bu şaşkınlığından faydalanarak normal birliklerinizle işgale başlayabiliyorsunuz. Dediğim gibi bulunduğunuz bölüme göre bu özel birliklerinizi belli sayıda kullanabiliyorsunuz. Ve peş peşe kullanmak için belli bir süre geçmesi gerekiyor.
Görevlerde kazandığımız puanları yeni özellikler satın almak dışında da kullanabiliyorsunuz. Her görev sonrası ise başarınıza göre istatistikler sunuluyor ve belli madalyalar alıyorsunuz. Bu başarınıza göre artış gösteren puanınızı aynı ekran da bulunan Upgrade bölümünde de kullanabiliyorsunuz.
Upgrade kısmında her birliğiniz ayrı kısımlarda gözüküyor ve bu birlikleriniz üzerinden upgrade işlemini yapıyorsunuz. Mesela Piyade birliğinin ateş gücünü arttırıp daha etkili atışlar yapmasını veya savunma gücünü arttırıp çatışmalarda daha az askerinizin ölmesini sağlayabliyorsunuz.
Upgrade sistemi oldukça geniş tutulmuş. Hedef alma kabiliyetini yükseltme, daha seri atış gibi bir çok seçenek tüm birlikleriniz için ayrı ayrı olarak bulunuyor.
Oyundaki görevlerin oldukça sürükleyici ve çeşitli olduğunu söyleyebilirim. Mesela ilk görevlerden birisi başta da bahsettiğim Normandiya Çıkartması üzerine kurulu. Bu görevde öncelikle birliklerinizi sahildeki siperlere ulaştırmalı, daha sonra sahil şeridini yararak buradaki düşman askerlerini yok etmelisiniz. Son olarak ta ilerdeki küçük Fransız kasabasını düşman işgalinden kurtararak görevi tamamlamanız gerekiyor. Görev sisteminin her adımında size gösterilen brifingler oldukça işinize yarasa da bazen sıkıcı bir hal alabiliyorlar. Bu noktada harita sisteminin de oldukça geniş olduğunu belirtmemde fayda var.
Gelelim oyunun en önemli özelliklerinden birisi olan sinamatik kamera sistemine. Çoğu gerçek zamanlı strateji oyununda komutlarınızı verir ve askerlerinizin verdiğiniz komutu uygulamasını beklersiniz. Order of War’da ise bu bekleme anına biraz da olsa farklılık katmak için değişik bir sistem kullanılmış. Birliklerinize komut verdiniz ve oldukça kanlı bir savaş içerisindesiniz. Ekranın sol üst kısmında bulunan kamera işaretine tıklıyorsunuz ve oyun bulunduğunuz savaşı farklı sinematik açılardan size gösteriyor. Böylelikle savaşı daha seyirlik bir biçimde görüyorsunuz. Ama bu sistem ilk başta oldukça etkili gelse de belli bir süre sonra kullanmamaya başlıyorsunuz. Bunun en büyük nedeni ise hep aynı gözüken animasyonlar ve savaş süresinin daha da uzaması.
Order of War uzunluk yönünden oldukça tatmin edici bir oyun. Seçtiğiniz zorluk seviyesi ve strateji oyunlarına olan yeteneğinize göre oyunu 10 ile 20 saat arasında bitirebilirsiniz.
Oyunu bitirip multiplayer kısmına baktığınızda ise çok ta tatmin etmeyen bir mod ile karşılaşıyorsunuz. İster tek kişi makineye karşı isterseniz de iki veya dört kişi olarak birbirinizle savaşabiliyorsunuz. Sadece altı multiplayer haritası olan oyunda kendi haritanızı yaratma özelliğinin olmayışı ise büyük bir eksik. bu sınırlı multiplayer özelliklerinden dolayı çoklu oyuncu modu tek kişilik moda göre oldukça sönük kalıyor. Bu nedenle tek kişilik modun çoklu oyuncu moduna oranla daha çok zamanınızı alacağını düşünüyorum.
Oyunun grafikleri bir strateji oyununa göre oldukça tatmin edici olsa da özellikle sinematik çekimlerdeki ufak buglar oldukça göze batabiliyor. Kamera yakınlaştırma özelliği ile yakınlaştığınızda ise oyunun grafik kalitesinden bir şey kaybetmemesi oldukça iyi. Sinematik kamera modunda ise dediğim gibi oldukça fazla hata bulunuyor. Askerlerin silahlarının siper alanlarına girmesi veya tank birliklerinizdeki tank dişlilerinin yerin altına girmesi gibi bir çok hata ile karşılaşabiliyorsunuz.
Kamerayı yakınlaştırdığınızda farklı açılardan savaşa alanına hakim olabiliyorsunuz. Ayrıca patlamalardaki parçacık efektlerinin de göze hoş geldiğini söylemeliyim.
Oyundaki müzikler de oldukça güzel. Büyük bir orkestra tarafından yaratılan seslere nazaran seslendirme ve ses efektlerinin ise aynı güzellikte olduğunu söyleyemeyeceğim.
Sonuç olarak Order of War, güzel sunumu, sinematik kamerası ve oynanabilirliği ile oldukça ön plana çıkıyor. Buna rağmen kısıtlı multiplayer özellikleri ve ufak tefek hataları ile bazen can sıkıcı olabiliyor. Order of War, İkinci Dünya Savaşı’nı ve Strateji türünü seviyorsanız son dönemde çıkan ilgniç oyunlardan birisi olarak sizi bir süre oyalayabilir.