Grand Theft Auto IV’ün çıktığı günü hatırlıyorum. Birçok otorite oyuna tam puan vererek seriye mesafeli oyuncuları bile bu oyuna yöneltmişti. O oyunculardan birisi olarak GTA IV’ten itibaren seriyi daha çok sevmeye başladım. Tabi serinin eski fanatikleri arasında 4. oyunun biraz abartıldığını düşünenler de var, hatta bazıları eski oyunların daha iyi olduğunu bile söylüyorlar. Bu üzerinde tartışılabilecek bir konu olsa da fanların ortak kanısı serinin her oyununun kaliteli olduğu ve mutlaka oynanması gerektiğidir.
GTA 4’te Amerika’yı doğru düzgün bile tanımayan Doğu Avrupalı Niko Bellic ana kahramanımızdı. Nico, kuzen’i Roman’ın ısrarı sonucu Amerika’ya gelen, Bosna savaşından sonra bir daha silaha başvurmak zorunda kalan Sırp asıllı bir savaş gazisiydi. Onun öyküsü koskoca şehrin yutmaya çalıştığı bir kişinin hayatta kalma mücadelesi gibi gözükse de aslında onun gibi birçok kişi vardı; çünkü Liberty City’de herkese yetecek kadar suç ve bela var.
Mükemmel bulunan ilk oyundan sonra Microsoft ile olan anlaşması gereği Rockstar Games, Xbox 360 için ek paket yapacağını duyurdu. İlk ek paket olan The Lost and Damned orijinal oyundan yaklaşık 10 ay sonra 17 Şubat 2009’da Xbox 360’a özel olarak piyasaya sürülmüştü.
Başroldeki Johnny "The Jew" Klebitz bir anti-kahramandı ve The Lost adlı motosiklet çetesinin üyesiydi. Bu oyundaki amacımız Nico’nunkinden oldukça farklıydı; çünkü bir suç çetesinin üyesiydik. 20 çeşit yeni araç, 50’den fazla yeni şarkı, yarım düzineden fazla yeni silah, yan görevler, 10 saatlik senaryo modu ve çok oyunculu seçenekleriyle 20 dolar karşılığında piyasaya sürülen The Lost and Damned oldukça beğenilmişti.
Rockstar Games; ikinci ek paketi ilkinden yaklaşık 8 ay sonra yine Xbox 360 kullanıcılarına özel olarak piyasaya sürdü. İster internetten indirebileceğiniz, isterseniz de The Lost and Damned ile beraber kutulu olarak satın alabileceğiniz Ballad of Gay Tony, GTA IV’ün ikinci ek paketi olarak karşımıza çıkıyor. Oyunumuz kutulu olarak GTA: Episodes from Liberty City adıyla satılıyor. İçinde The Lost and Damned ve Ballad of Gay Tony oyunları bulunuyor ve menüden bir tanesini seçerek oyunlara başlayabiliyoruz.
İlk olarak Ballad of Gay Tony adını duyduğumda herkes gibi benim de aklıma “Oyundaki ana kahramanımız bir eşcinsel mi?” sorusu geldi. Bu tür oyunlarda eşcinsellerin ana karakter olarak kullanılmasına alışık olmayan oyun otoritelerinin tamamının bu soruyu sorduğunu söylemeliyim. Oyunumuz bir eşcinselin öyküsünü anlatıyor, ama ana kahramanımız eşcinsel değil. Daha açık konuşmak gerekirse yönettiğimiz karakter Luis Fernando Lopez adında Dominik asıllı Amerikalı bir genç. Başı derde girdiğinde Anthony Prince adında çevresinde “Gay Tony” olarak bilinen bir gece kulübü işletmecisinin onu kurtardığını Luis’in sözlerinden anlıyoruz. Gay Tony’e olan vefa borcunun da etkisiyle Luis onun yakın koruması olup aynı zamanda pis işlerini halletmeye başlıyor. Annesinin sürekli olarak okula gitmesini söylediği Luis, aslında tam da bu işlerin adamı diyebiliriz. Oyunun adının Ballad of Gay Tony olmasından da anlayacağınız gibi her ne kadar Luis’i yönetsek de aslında Rockstar Games; Gay Tony’nin hikâyesini Luis Fernando Lopez’in gözünden anlatmak istemiş. Böylece bize yine Nico gibi bir göçmen olan Luis ile şehri birbirine katmaya şansı verilmiş.
Luis bir eşcinsel değil, suç dünyasına girmesinin nedeni de tabi ki Gay Tony değil, oyun ilerledikçe aslında onun ruhunda bu suç işlerinin olduğunu anlıyorsunuz. Ona hayatta kalmaya çalışan ama çırpındıkça batan bir karakter görüntüsü vermek iyimserlikten de öteye gider. Gay Tony’nin işlerini halletmenin yanında Yusuf Amir gibi Arap asıllı parayla ve suçla kafayı bozmuş psikopatların da işlerini hallediyoruz. Bunun yanında çocukluk arkadaşlarımızla uyuşturucu işlerine girip çeşitli çetelere baskın yapıyor ve mallarını ellerinden alıyoruz. Uyuşturucu işini bir yan görev olarak görebilirsiniz, yaklaşık 25 civarında uyuşturucu savaşlarıyla ilgili görev bulunuyor. Bunun dışında genellikle Gay Tony’nin ve onun istediği kişilerin işlerini hallediyoruz. Gay Tony sert tutumlu bir iş adamı ama çatışma çıkınca ödü kopuyor. Örneğin oyunun başında Çin mahallesindeki bir apartmana iş görüşmesine gidiyoruz, fakat tabi ki işler yolunda gitmiyor ve çatışma çıkıyor. Apartmandan çıkına kadar biz çatışırken Gay Tony eline silah alma zahmetine girmiyor ve arkamızda “lanet olsun” gibisinden laflar edip duruyor. Neyse ki ilerideki görevlerimizde pek yanımızda olmuyor.
Luis ayrıca onun barlarının işletmesine de bakabiliyor. Buraların güvenliğini sağlamak için kamera ile barın içini kontrol edebiliyoruz veya kendimizi dans pistinde atabiliyoruz. Dans pistine çıkıp ortama uyum sağlayan mükemmel müziklerle çeşitli tuş birleşimlerini başarıyla yaparsak gecelik bir kız arkadaş bile edinebiliyoruz. Yine de bu tür şeyler oyundaki ana amacımızı oluşturmuyorlar. Gay Tony ve Yusuf Amir ve ön planda yer alan karakterler için yaptığımız görevler çok daha zor. Trenleri ve uçakları bombalamak; bir tank veya helikopter çalmak gibi zorlu görevler hem daha eğlenceli hem de yapılmaları zorunlu.
Ana görevleri tamamladıkça oyuna daha çok hareketlilik geliyor. İlerideki bölümlerde yapışkan bombaları kullanıp motosiklet çetelerinden kaçacak, helikopter ve tank kullanacağız. Ayrıca GTA: San Andreas’tan hatırlayacağınız paraşütü de kullanma şansına sahibiz. Oldukça fazla aksiyon sahnesi içeren Ballad of Gay Tony, GTA 4 ve The Lost and Damned ile benzer kontrol mekanizmasına sahip. Genel olarak oyunumuz bu yönden oldukça başarılı. Çatışmalarda herhangi bir kontrol zorluğu yaşamıyoruz, fakat oyunun tıpkı The Lost and Damned gibi oldukça zor olduğunu belirtmeliyim. Bu nedenle bazen kontrol mekanizmasına kızsanız da bunun nedeni kontrollerin kötü olması değil, oyunun zor olması.
Bu zorluk bana kalırsa oyunun eksi yönlerinden birisi olarak değerlendirilemez, sonuçta oyunda yaptığınız iş zaten oldukça zor. Yalnız araç kullanımı daha iyi olmalıydı; özellikle helikopteri kullanmak hiç kolay değil, bu konuda Rockstar bir değişikliğe gitse daha iyi olurdu. Tank’ı kullanmak ise zor olmasa da çok da zevkli değil; çünkü elimizdeki bir mini tank. Yüksek ateş gücüne sahip değil. Bir polis arabasını tek atışta havaya uçurmayan tank’tan kimsenin memnun olabileceğini düşünmüyorum. Yine de tank’ın oldukça seri atışlar yapması bu hayal kırıklığımızı biraz hafifletiyor. Zaten kullanacağımız araç sayısı hayli fazla; bu araçlar arasında yeni olarak 2 çeşit helikopter, 9 araba, 3 bot ve daha fazlası var.
Ballad of Gay Tony’de toplam 7 yeni silah çeşidi bulunuyor. Bunlar arasında magnum mermisi de kullanan bir tabanca, patlayıcı mermilere sahip Shotgun, Yusuf Amir’in altın Uzi’si, 2 adet gelişmiş makineli tüfek ve DSR–1 adlı keskin nişancı tüfeği bulunuyor. Ayrıca “Sticky Bomb” adındaki yapışkan bombalar da oldukça işimize yarayacak. Tabi bunların yanında serinin eski oyunlarından hatırladığımız shotgunlar, makineliler, tabancalar ve beyzbol sopası gibi silahlarımız da kullanıma hazır durumdalar. Bunları yine çeşitli silah satış mağazalarından alabilirsiniz, tabi ayrıca çatışmalar sırasında ele geçireceğiz silahlar da olacaktır.
Ballad of Gay Tony’nin en çarpıcı özelliklerinden birisi de kesinlikle müzikleri, hatta müzikler oyunun en güzel yanı diyebilirim. Bu tarz müziklerden benim gibi fazla hoşlanmasanız bile bu müzikler oyunun atmosferine o kadar iyi oturmuş ki bu konuda Rockstar’ı cidden tebrik etmek gerek. Bir gece kulübüne girdiğinizde etraftaki ışıklandırmalar ve harika müzikler eşliğinde Luis’i dans ettirmeye çalışmak gerçekten büyük zevk. Müzikler o kadar uyumlu ki bu dans olayını başarmak için geçen sürede hiç sıkılmıyorsunuz. Sesler konusunda sadece oyunun müzikleri başarılı değil, karakter seslendirmelerinde de Rockstar mükemmel bir iş çıkarmış. Bulgarların ve Arapların İngilizce aksanlarından tutun konuşma biçimlerine kadar yapılabilecek en iyi seslendirmeler yapılmış. Özellikle Yusuf Amir’in seslendirmesini duyunca eminim hepiniz çok beğeneceksiniz. Sesler kesinlikle oyunun atmosferine en büyük katkıyı yapıyor.
GTA IV’de zaten mükemmel olan grafikler The Lost and Damned’da da büyük değişikliklere uğramamıştı. Aradan bunca zaman geçmesine rağmen Ballad of Gay Tony’de de hala bu konuda göze batan değişiklikler bulunmuyor. Barlardaki ışıltılı ortamlar grafikler konusunda oyunun en büyük artısı. Yine de GTA her zamanki gibi yaşayan mükemmel bir şehir sunuyor. Gerçekten bir şehir hayatının içinde koşuşturduğunuzu anlıyorsunuz. Grafiksel olarak bazı aksaklıklar elbette var, mesela evinizin içine bir patlayıcı yerleştirin, patlama sonucunda evde en küçük bir değişiklik meydana gelmiyor. Sanırım bu kadar geniş kapsamlı bir oyundan bu tür ayrıntılar istemek pek doğru olmaz, ama yine de bu tür ayrıntılar olsa daha iyi olurdu. Her şeye rağmen Liberty City büyülemeye devam ediyor. Silahlardan, karakterlere ve çevre tasarımlarına kadar oyunun oldukça tatmin edici olduğunu söyleyebilirim.
Ballad of Gay Tony; bir ek paketten öte 10 saatlik senaryo modu ile sizi oldukça tatmin edecektir. Paraşütle atlama yapabileceğimiz, yeni silah ve araçlarla desteklenmiş çoklu oyuncu desteğiyle beraber uzun bir oynanış süresi de sizi bekliyor. The Lost and Damned’ı oynamayanlar GTA: Liberty City Stories’i alarak bu mükemmel 2 ek pakete aynı anda sahip olabilirler. Kusursuz seslendirmeleri ve mekânları ile adı kadar ilginç bir oyun sizi bekliyor. Sonuç olarak GTA fanlarının mutlaka edinmesi gereken bir oyun olan Ballad of Gay Tony’yi seriye mesafeli duran oyuncuların da denemesinde fayda var. Sadece Xbox 360 sahipleri için piyasaya çıkan oyunumuz GTA serisine yeni bir renk katıyor. GTA fanlarına konsol aldırır mı bilinmez, ama Xbox 360 sahipleri bu oyunu kaçırmamalı.