1960'lı yılların ortasında yükselişe geçen ve özellikle 70 ve 80'li yılların vazgeçilmez müzik türlerinden olan Heavy Metal'in müzik dünyası üzerindeki etkisi kuşkusuz hala sürmekte. Bu müzik türü ile birlikte diğer müzik türlerinin de oyun dünyasında ki etkisi bir o kadar önemlidir. Çeşitli oyunlar ile evimize konuk olmayı başaran müzik bazlı oyunlara son eklenecek olan Brutal Legend’ta ise bir Heavy Metal Roddie'sinin başından geçenlere şahitlik edeceğiz.
Lucas Arts ile bir çok başarılı projeye imza atmış olan Tim Schafer şüphesiz oyun sektörünün en dahi ve yaratıcı yapımcılarından birisidir. Şahsen, sinema için Tim Burton ne kadar önemli ise oyun sektörü için de Tim Schafer o kadar önemlidir diye düşünüyorum. Lucas Arts’ta çalıştığı dönemlerde başta Grim Fandango olmak üzere Secret of Monkey Island, Full Thorttle ve Maniac Manson gibi oyunlar ile oldukça ses getirmeyi başaran Tim Schafer, bu başarıları baz almış olacak ki 2000’li yılların başında Lucas Arts çatısından ayrılarak kendi yapım şirketi olan Double Fine Production’u kurdu. Double Fine kurulduktan sonra Psychonauts adlı oyun üzerinde çalışmaya başlayan ekip, oyunu binbir türlü zorluk ile piyasaya sürmelerine karşın beklediği ilgiyi malesef görememişti. Psychonauts oldukça iyi ve kendine özgü bir oyun olmasına karşın gerek reklamının iyi yapılamaması gerekse de dağıtımında çıkan problemlerden dolayı tabir-i caiz ise arada kaynayıp giden bir oyun oldu.
Tarihler 17 Ekim 2007’yi gösterdiğinde ise Heavy Metal ve Tim Schafer severleri sevindirecek bir haber Sierra tarafından duyurulmuştu. 2005 yılından beri proje olarak devam eden Brutal Legend’in bu resmi duyurusu, oyunseverleri heyecanlandırmaya fazlası ile yetmişti. Oyunun duyurusunu yapan Sierra’nın o dönemlerde sallantıda olması ise şüphesiz başta Double Fine’ın başındaki Tim Schafer olmak üzere bir çok oyun severi de kara kara düşündürüyordu. Nitekim korkulan oldu ve Sierra firması Activision tarafından satın alındıktan sonra uzun süre oyun hakkında ses soluk çıkmadı.
Beklenmeyen asıl kara haber ise Activision’un Blizzard ile birleşmesinden hemen sonra duyuruldu. 2008 yılında Blizzard ile birleşen Activision oyunun haklarını bıraktığını açıkladığında adeta bizim başımızdan da kaynar suları bırakmıştı. Bu duyurudan kısa bir süre sonra ise beklenen haber Electronic Arts’tan gelmişti. EA Games oyunun bütün haklarını satın aldığını ve dağıtımını üstlendiğini açıkladığında bizi endişelendiren tek şey oyunun çıkış tarihi olmuştu. Oyuncular tarafından her ne kadar çok sevilen bir firma olmasa da EA, özellikle son yıllardaki çıkardığı oyunlar ve sağlam bir firma olmasından dolayı bizi biraz da olsa rahatlatmayı başarmıştı. Bu gelişmeden hemen sonra oyun hakkında daha fazla detay ve medyalar yayınlanmaya başlanmış ve geçtiğimiz Nisan ayının sonlarında oyunun çıkış tarihi verilmişti, 16 Ekim 2009....
Oyunun ilginç olduğu kadar sancılı geçmişini bir kenara bırakarak oyunun konusuna ve özelliklerine geçelim. Oyunun konusu gene Tim Schafer’den beklendiği gibi oldukça ilginç. Hikayemizin başkahramanı Eddie Riggs bir heavy metal grubunda roddie’lik yapmaktadır. Roddie’nin ne olduğuna dair bir parantez açacak olursak ; Roddie sahneye çıkacak olan grubun ihtiyaçlarını karşılayan eleman anlamına geliyor. Yani müzik enstrumanları ile ilgilenme, gitar akort etme, sahnede meydana gelebilecek her türlü aksaklığa müdahale etme işi Roddie’nin görevlerinden sadece bazıları. İşte kahramanımız Eddie’de sıradan bir konser öncesi gitarını akort ederken parmağını kesmesi ile birlikte hikayemiz de başlamış oluyor. Parmağından akan kan o ana kadar Eddie’nin bile gücünden haberi olmadığı kemerimizdeki Kuru kafa işaretli tokasına geliyor ve kendimizi birden bire başka bir boyuta geçmek üzere iken buluyoruz. Gözlerimizi açtığımızda ise bambaşka bir dünyada yani Antik Metal Çağı’nda bulunuyoruz. Sırtımızda gitarımız ve baltamız ile başlarda başımıza ne geldiğini anlamaya çalıştığımız bu dünyada yol aldıkça üzerimize düşen görevin beklediğimizden büyük olduğunu anlıyoruz.
Oyunun geçtiği dünya tam da Tim Schafer’den beklenecek ilginçlikler ile dolu olacak. Oldukça geniş mekanlarda geçen oyunda metal müzik ile ilgili bir çok obje o dünyayı süsleyen unsurlar olarak oyunda yer edinmiş. Mesela dağın başında bulunan metal bir çarmıh bize oldukça garip gelebilecek iken o dünya için sadece normal bir yapı olarak bulunacak. Veya geniş bir vadiye geldiğimizde Sign of the horns işareti yapmış kocaman heykellerle karşılaşabileceğiz. Her tarafta iblisler, iskeletler ve canavarların cirit attığı Brutal Legend dünyasında görev gereği normal insanlarla da işbirliği yapabileceğiz. Görev bazlı olan oyun sisteminde, oyunun geçtiği dünya serbest dolaşıma imkan sağladığı için bir çok yan görevde biz oyuncuları bekliyor olacak.
“Hack in Slash” türünde olacak oyunda aksiyon yönleri dışında bazı yerlerde bilgi toplamamız bazı yerlerde ise sırf geyik yaparak karşımızdakini kafalamalı ve işimize yarayabilecek eşya, iksir gibi müümmatları tedarik etmeliyiz. Henüz bu özellik hakkında fazla detaya yer verilmese de oyun boyunca çeşitli karakterlerle tanışacak ve savaş sırasında sık sık o karakterlerin yardımına ihtiyaç duyabileceğiz. Oyundaki bölüm sonu canavarları da hikaye bakımından oldukça önemli bir yer işgal edecekler. Zaten oyun dinamiğinde normal savaşlar dışında boss savaşlarına da oldukça özen gösterildiği söyleniyor.
Oyunun savaş sisteminin sırf aksiyona dayalı olduğunu söylemiştim. Bu aksiyonda bize yardım edecek iki silahımız yanımızda bulunacak. Bu silahlardan ilki oyunun ilk görevlerinden birinde sahip olacağımız Seperator isimli balta. Bu balta ile düşmanlarımızı lime lime edebileceğiz. Bu nokta da oyunun oldukça kanlı bir oyun olduğunu hatırlatmakta da fayda görüyorum.
İkinci silahımız ise bir metalcinin elinden düşmemesi gereken, olmassa olmazı gitarımız. Flying V marka olan gitarımız geçtiğimiz bu dünyada bize en çok yardım edecek silahımız oluyor. Yer Metal çağı olunca müzikte o dünyanın en büyük silahlarından birisi haline gelmiş. Gitarımız sayesinde birçok özelliğe de sahip olabileceğiz. Mesela Eartshacker özelliği sayesinde solo atarak zıpladığımızda adeta bulunduğumuz alanda yeri göğü inletebileceğiz. Gitarımız ile yapacağımız solo’lar ile bir çok yaratığı öldürürken summon özelliği sayesinde de bir çok zor durumdan kurtulabileceğiz. Summon özelliğine örnek verecek olursak, mesela uygun soloyu çaldığımızda Deuce isimli aracımızı yanımıza çağırabileceğiz ve üzerine atladığımız gibi aracın yönünü yaratıkların üzerine çevirebileceğiz. Veya gene ilerde öğreneceğimiz bir solo sayesinde headbang yapan yaratık grubunu çağırarak peşimize takacağız ve headbang eşliğinde önümüze gelen düşmanın kıçına tekmeyi basabileceğiz.
Solo olayının işleyişini basit bir şekilde anlatacak olursak ; Solo yapmak için solo tuşuna bastığımızda ekranda belirecek olan menüden dilediğimiz soloyu seçeceğiz. Seçimi yaptığımız anda ekranda sırasıyla tuşların belirdiği bir mini oyun ile karşılaşacağız. Bir nevi küçük bir ritim oyunu diyebiliriz. Tuş kombinasyonlarını zamanında ve doğru bir şekilde yaptığımızda Eddie gitarını konuşturmaya başlayacak ve böylece summon olayını da tamamlamış olacağız. Veya Battle Cry adlı solo sayesinde daha öncede bahsettiğim gibi headbang yapan iblisleri peşimize takabileceğiz. Bu iblisleri kontrol etmekte bizim elimizde olacak. Dilediğimizde peşimizden gelmelerini sağlarken dilediğimizde ise belli bir bölgeyi korumalarını sağlayabileceğimiz gibi tek bir hareketimizle hedef aldığımız bir noktaya saldırmalarını da sağlayabileceğiz. Bu summon olayı ile alakalı fazla da ipucu vermeyen Tim Schafer, oyunun bu özelliğinin oldukça sevileceğini belirtirken, oyunda ilerledikçe çok çeşitli sololar öğreneceğimizi de sözlerine ekliyor. Oyunda bu iki silahtan başka silah elimize geçecek mi? O konu ise şu an için tam bir muamma. Her ne açıklanırsa açıklansın işin ucunda Schafer oldun mu o oyundan herşey çıkabilir diye düşünüyorum.
Oyunda bir de upgrade olayı düşünülmüş. Henüz oyundaki puanların neye göre kazanıldığı hakkında elimizde kesin bir bilgi olmasa da bu kazanılan puanlar ile Ozzy’e uğrayarak çeşitli yükseltmeler yapabiliyor veya yeni combo ve sololar satın alabiliyoruz. Mesela baltamıza yeni özellikler kazandırabildiğimiz gibi Deuce adlı aracımız içinde modifiyeler yapabiliyoruz. Kaporta üstündeki logolardan ön tampona metal bir zırh koymak kadar çok çeşitli modifiye seçenekleri karşımızda olacak.
Söz Deuce’den açılmışken oyunda Deuce dışında bir çok aracı veya yaratığı da kontrol edebileceğiz. Mesela yol ortasında duran keçi benzeri yaratığın üzerine sıçradığımız gibi karşımıza gelen düşmanlara tos vurabileceğiz. (Tos vurmak = Keçinin boynozları ile yaptığı atak :P )
Oyundaki kahramanımız Eddie Riggs’e Jack Black hayat vermiş. Bu konuya ayrı bir parantez açmak istiyorum zira Jack Black karakter seslendirmesi dışında oyunun yapımında yer alan önemli kişilerden birisi. Oyunculuk ve seslendirme vasıfları ile tanınan Jack Black’in Tenacious D isimli birde müzik grubu var. Bu bakımdan da oyunun yapımına oldukça katkısı olan Jack Black ayrıca Tim Schafer’in çok yakın bir arkadaşı. Ses tonu, oyunculuğu ve esprileri ile zaten oldukça sevilen Jack Black’i bu oyun sayesinde eminim çok daha fazla seveceğiz zira oyunda aksiyon dışında diyaloglarda fazlasıyla dokundurmalar ve komedi unsurları yer alacak. Ayrıca başta Ozzy Ozbourne olmak üzere Rob Halford, Lemmy Killmister, Lita Ford gibi ünlü isimlerde oyundaki karakterlere sesleriyle hayat verecekler.
Double Fine Productions’un son sürat yapımına devam ettiği oyunda müziklerde bizi coşturmaya yetecek. Tim Schafer ile birçok projeye imza atan Peter McConel dışında Ronnie James Dio, Zakk Wylde , Motörhead, Black Sabbath, Def Leppard, Wolfmother, Lita Ford, Judas Priest gibi isimler yaptıkları müzikler ile oyun boyunca headbang yapmamızı sağlayacaklar. Bu yönden oyunun soundtrack albümünün de oldukça ilgi çekeceğine inanıyorum.
Brutal Legend şüphesiz bu yılın en iddialı ve ilginç oyunlarından birisi olacak. Tim Schafer imzalı oyun Playstation 3 ve Xbox360 için 13 Ekimde (this Rocktober) raflardaki yerini alacak. Bize ise o tarihe kadar oyunun videolarını izleyip müziklerine kulak vererek beklemek düşüyor.