Mayıs 1939'daki ilk ortaya çıkışından bu yana, Batman karakterini bir sürü yerde gördük. İlk olarak çizgi romanlarda popüler olan karakter, daha sonra çizgi filmlerde, sinema filmlerinde ve video oyunlarında da karşımıza çıkmaya başladı. Kendine özgü karizması, olayların geçtiği Gotham Şehri ve karakterin kendine has aksesuarlarıyla birlikte, okuyucuların bir anda ilgisi çeken Batman karakteri, 2009 yılında da eski popülaritesinden birşey kaybetmediğini gösterdi bizlere. İlk olarak müthiş bir filmle beyazperdeye damgasını vurdu. Daha sonra da Arkham Asylum adlı oyunla, evlerimizdeki ekranları titretti. Bu müthiş oyun hakkında söylenecek çok şey var. Lafı fazla uzatmadan, hemen oyuna geçelim.
Öncelikle, oyunun filmle bir alakası yok. Tamamen bağımsız bir yapım ve üzerinde uzun süre çalışıldı. Demosu, büyük heyecan yaratmıştı. Tam sürümü de bu heyecanların boşa çıkmamasına sebep olacak kadar sağlam geldi. Bütün oyun, Arkham Asylum Adası'nda geçiyor. Bu adadan dışarı, Gotham Şehri'ne gidemiyoruz. Ada, şehrin açıklarında, devasa bir mekan. Bir sürü binadan oluşuyor. Yer altında da bir çok tesis barındırıyor. Adanın kuruluş amacı, en azılı suçluları Gotham Şehri'nden uzakta, yüksek güvenlikli bir hapishanede tutmak. Bu ada, H.P. Lovecraft romanlarından esinlenilerek, Dennis O'Neil tarafından 1974 yılında yaratıldı. Lovecraft'ın adının geçtiği bir mekanın nasıl olacağını artık siz tahmin edin. Karanlık, puslu, şehirden uzak ve korkutucu.
Oyunun başında Batman, Joker'i yakalamış ve Arkham Adası'na getirmiştir. Joker'İ hücresine götürürken, işin içinde bir bit yeniği olduğunu düşünerek, kendisi de güvenlik görevlilerine refakat etmek ister. Joker neredeyse hiç direnmemiştir. Batman, Joker'i yakinen tanıdığı için, bu şekilde teslim olmasının altında bir şeyler olduğunu düşünür. Kısa bir süre sonra da, yanılmadığını anlayacaktır. Bir anda ortalık karışır, Joker adayı ele geçirir. Bütün mahkumlar salıverildiği gibi, çizgi filmlerden ve çizgi romanlardan da tanıdığımız Gotham Şehri'nin (ve DC Comics'in tabi ki) meşhur azılı suçluları da serbest kalırlar.
Oyundaki asıl amacımız, adadaki sükuneti yeniden sağlamak. Güvenlik görevlileri dört bir yana dağılmışlar, yönetimin üst kadelemeri de kaçırılmıştır. Görevlerimiz de ilk başlarda, adanın çeşitli yerlerine giderek bu kişileri kurtarmak oluyor. Tabi bunu yaparken, yolda bir sürü engel de bizleri bekliyor olacak. Oyun karşımıza çok fazla düşman çıkarmıyor. Bunların yanında, çeşitli engelleri de aşmanız gerekiyor. Bir binaya ön kapıdan girmek her zaman mümkün olmuyor. Genelde ya çatıya çıkmanız, ya da yerin altındaki dehlizlerden kendinize ekstra bir yol bulmanız gerekiyor.
Adada tamamen hareket özgürlüğünüz var. İstediğiniz yere gidebiliyor, her binaya girebiliyorsunuz. Oyunun başlarında, sadeec batarag ile yüksek yerlere çıkabiliyorsunuz. Daha sonra kazanacağınız aksesuarlarınızla, duvarları havaya uçurabiliyor, elektronik kapıları kısa devreyle açabiliyorsunuz. Bu da demek oluyor ki, oyunun başında her yere gitmekte özgür olsanız da, her kapıyı açamıyorsunuz. Toplamanız gereken bonusları, oyun boyunca bazı yerlere yeniden giderek toplamanız gerekiyor. Bonus'lar, Riddler'ın bilmecelerinden ve çeşitli ses kayıtları ve haritalardan oluşuyor. Her bölümün başında, Riddler'ın bir bilmecesi gösteriliyor size. Bu bilmece, bonus'un haritanın neresinde olduğunu gösteriyor size. Çözebilirseniz tabi.
Dövdüğünüz düşmanlar, topladığınız bonuslar ve bitirdiğiniz görevler sonucunda, deneyim puanı kazanıyorsunuz. Bu puanlardan yeteri kadar topladığınızda, çeşitli özelliklerinizi geliştirme olanağı veriliyor size. Batman'i daha dayanıklı yapmak (bu sayede sağlık seviyeniz artıyor), silahlarımızı güçlendirmek veya yeni hareketler öğrenmek mümkün. Oyunun sonuna kadar, bonusların da büyük bölümünü topladığınızı farzedersek, bütün geliştirmeleri yapmış oluyorsunuz rahatlıkla. Çoğu hayati önem taşıdığından, hiç birini atlamamanızı tavsiye ediyorum.
Oyundaki dövüş sahneleri çok eğlenceli geçiyor. İlk başlarda 3-4 kişinin saldırısına uğruyorsunuz ama daha sonra düşman sayısı kalabalıklaşıyor. Düşmana yumruklarınızla saldırıyorsunuz. Onlar size saldırdığında, kontra atak yapabiliyorsunuz. Yere düşen düşmana da direk ölüm vuruşu yapabiliyorsunuz. Etraf kalabalık olduğunda, kontra ataklar ve tek vuruşta öldürme hareketleri önemli oluyor. Dövüş sahneleri çok sinematik yapılmış. Bir anda havaya giriyorsunuz. Özellikle kamera açılarının hareketlere göre yakınlaşıp uzaklaşması çok hoş olmuş.
Düşman yapay zekası pek parlak olmasa da, etrafınızı sarıp size çeşitli yerlerden saldırma konusunda çok iyiler. Ayrıca bir yere gizlendiğinizde, en ufak bir hatanızda düşman sizin peşinize düşebiliyor. Yerde yatan bir arkadaşlarını gördüklerinde, diğer arkadaşlarını hemen olay yerine çağırabiliyorlar. Açık bir kapak, kırık bir duvar gördüklerinde de, "Burası daha önce böyle değildi!" diyerek tepki verebiliyorlar. Dövüş esnasında pek iyi olmayan yapay zeka, dövüş harici bölümlerde iyi çalışıyor.
Size sadece yumruklar ve sopalarla saldıran düşmanların yanında, silahlı ve elektrikli sopası olan düşmanlarla da karşılaşıyorsunuz. Silahlı olanları direkt saldırı ile öldürmek yerine, arkalarından giderek sessizce öldürmeyi tercih etmelisiniz. Elektrik sopalı olanların da üzerlerinden atlamalı ve arkalarından saldırmalısınız. Bıçaklı olan ve korunabilen düşmana ise önce pelerinizle sersemletici vuruşunuzu yapmalı, daha sonra saldırmalısınız. Bu ufak asker tiplerinden başka, mutasyona uğramış süper askerlerle de karşılaşıyorsunuz. Genelde bölüm sonlarında karşınıza çıkan bu süper askerler pek de zor değiller. Hepsini öldürmek için özel bir yöntem izlemeniz gerekmekte ve bunları oyun size zaten söylüyor.
Diğer oyunlarda olmayan ve bu oyuna da harika bir şekilde entegre edilmiş yeniliklerden birisi, dedektif modu. Bu modu sıkça kullanacaksınız oyunda. Düşmanın olduğu yerlerde, kaç tane düşman olduğunu, silahlı veya silahsız olduklarını hemen öğrenebiliyorsunuz. Düşmanın durumunu, sakin veya endişeli olup olmadıklarını da öğrenebiliyorsunuz. Ayrıca duvarlardaki sağlam olmayan ve kırılabilecek yerleri, batarang atıp tutunabileceğiniz yerleri de dedektif modunda görmeniz mümkün. Bazı bölümlerde, olay mahalinden aldığınız kan örneği, parmak izi gibi şeyleri dedektif modunda inceleyip, sonra izlerini sürmeniz gerekebiliyor. Dedektif modu, oyuna renk katmış. Her ne kadar bu moda girdiğinizde, etrafı "Isıya Duyarlı Dürbün" modundaymışsınız gibi görseniz de.
Arkham Asylum, görsel anlamda sistemlerin gücünü sonuna kadar sömürüyor diyebilirim. Arkham Adası, müthiş tasarlanmış. En ince ayrıntısına kadar oyuna aktarılmış. Etrafta yürürken, detaylar içerisinde kayboluyorsunuz. Yüksek bir yere çıktığınızda, uzaktaki Gotham Şehri'ni bile detaylıca görmeniz mümkün. İç tasarımlar da muhteşem. Masaların üzeri, koridorlar, etraftaki objeler harika tasarlanmışlar. Hiç biryer boş değil. Kendinizi gerçek bir hapishanede, gerçek bir ortamda hissetmeniz için ellerinden geleni yapmış geliştiriciler.
Karakterler de harika modellenmişler. Özellikle dövüş sahneleri çok gerçekçi. Batman'ın kıyafeti çok iyi duruyor. Oyun boyunca sağında solunda çizikler oluyor kıyafetin ve pelerini de yırtılıyor. Karakterler konusunda tek göze batan sorun, insanların ciltlerinin de kıyafetleri gibi cansız durması. Suratlarda ifade eksikliği var gibi. Çok ruhsuz ve konuşurken de zorla ağızlarını hareket ettiriyorlar gibiler. Heyecanlı ara sahnelerde biraz göze batıyor bu sorun.
Bu kadar detaya rağmen, oyunun hiç yavaşlamaması gerçekten büyük bir başarı. Çok iyi optimize edilmiş bir oyun Arkham Asylum. Onca fizik hesaplamaları, ışıklandırma efektleri, kalabalık sahneler ve hızlı aksiyonun sistemleri terlettiği kesin. Fizik motoru demişken, oyundaki ragdoll özelliği, çok iyi çalışıyor. Düşmanların ağır çekimde son yumruğu yediği sahnelerdeki yere düşüşleri, eğer bir engele takılırlarsa, müthiş bir seyirlik sunuyor sizlere.
Böyle kaliteli bir oyuna, kaliteli seslendirmeler yakışırdı tabi ki. Joker başta olmak üzere bütün karakterler son derece profesyonelce seslendirilmişler. Etrafta gördüğünüz bütün karakterler seslendirilmişler. Yüksek bütçeli bir sinema filminde seslendirme yaparcasına çalışan satatçıları tebrik etmek lazım. Özellikle Joker'in olur olmaz zamanlarda hoparlörlerden yaptığı şakalar, çoğu zaman sizi güldürürken, bir an önce tepesine binme ihtiyacı da hissettirebiliyor. Oyunun büyüsünü tamamlayan orkestral müzikler de, bu müthiş menünün bir parçası.
Oyunu kısa sürede bitirenler için, bir challenge mod var. Oyunun multiplayer modu olmadığından, online konusunda bu challenge modunda arkadaşlarınızla kapışabiliyorsunuz. Bu modda topladığınız puanlar, online puan tablosunda gamertag'lerinizle birlikte sergileniyor. Challenge bölümlerini açmak için, ana oyundaki bonusları toplamanız gerekmekte. Dövüş ve engelleri aşma gibi bölümlerden oluşan challenge modları, ilerledikçe daha da zorlaşıyor. Expert modunda, etraf öyle kalabalık oluyor ki, dövüş tekniğinizi bir hayli geliştirmiş olsanız iyi edersiniz.
Batman, video oyunlarını düşünürsek, daha önce hiç bu kadar gürültülü bir şekilde evimize konuk olmamıştı. Daha önce bir sürü türde oyunu yapılan Batman, bu oyunuyla tarihe geçecek. Kısa bir süre sonra ek görev paketleriyle daha da genişleyecek olan müthiş konusu, Arkham Asylum oyununu konsolumuzun vazgeçilmez aksesuarlarından biri haline getirmeye hazırlanıyor. Siz siz olun, Kara Şovalye'nin bu müthiş macerasını kaçırmayın. Oyunu bitirdiğinizde de, sakın birilerine vermeyin.