Remedy Entertainment'ın en sulu meyvelerinden Alan Wake, ilk duyurulduğunda PC ve Xbox 360'a göz kırpıyordu ancak uzun yapım sürecinin sonlarına doğru iptal edilen PC sürümü bu platformun takipçilerini tabiri caizse kahretti. Xbox 360'a yaklaşık bir buçuk sene önce çıkan bu nacizane yapım, şimdi tekrar Remedy tarafından PC'cilere sunuldu. İçinde Xbox 360 için ayrı olarak satılan indirilebilir içeriklerin de kutuya dahil edilmesi ise pastanın kreması oldu diyebiliriz. Belki PC oyuncuları bir buçuk sene bekledikleri için kızabilirler, fakat Alan Wake, gerilim dozu yüksek sürükleyici bir hikayeye sahip oyunların son fedailerinden. Oynamazsanız çok pişman olursunuz, benden söylemesi.
Bright Falls'ta sıradan bir gün
Alan Wake'in PC sürümü incelemesine geçmeden önce biraz Remedy'ye değinmek istiyorum. Kanımca bu ekip, Third person shooter veya aksiyon oyunlarına can-kan vermeyi en iyi başaranların başında geliyor. Remedy'nin en iyi yaptığı işlerden biri kesinlikle oyunun senaryosuna oyuncuyu çekmeyi kusursuz başarmaları. Bunu Max Payne'de görmüştük. Max'in yaşadıklarını bize bir roman havasında sunmayı başaran Remedy, oynanış ile getirdikleri bir ton yenilik bir yana sunumu ve muazzam senaryo yeteneği ile bizleri kendine hayran bırakmayı başarmıştı. Alan Wake ilk kez duyurulduğunda ve Remedy'nin bu oyunu yapacağını duyduğumuzda o zaman bile bizi konu olarak enfes bir yapımın bekleyeceğini tahmin etmiştik. Zirâ öyle de oldu. Xbox 360'a 2010'da çıkarılan Alan Wake, özellikle kurgusal yönüyle oyunseverleri mest etti. Remedy, ilk sözünü yerine getirerek şimdi Alan'ı nihayet PC ile buluşturuyor. Geç olsun güç olmasın diyelim.
Ana karaktere güven kaybı yaşatan nadir oyunlardan biri Alan Wake ve bu gerçekten oyuna büyük bir orjinallik katıyor.
O zaman oyuna ve konuya yabancı olanları Alan Wake ile tanıştıralım. Alan Wake, New York'da yaşayan ünlü bir roman yazarı ve kendileri bir süre olsun kalabalık ve yorucu şehir hayatından uzaklaşıp dinlenmek üzere Bright Falls'ta bulunan evine karısıyla gitmeye karar veren biri. Bu süreçte yeni ilhamlar alacağını düşünen Alan Wake'in hikayesi ilk olarak bir yolda başlıyor ve kendisini öldürdüğünü söyleyen bir hayaletten kaçışla süregeliyor. Tutorial olarak da adlandırabileceğimiz bu ilk “Prologue” bölümünde oyunun ana hatlarıyla ilk oynanış dinamiklerini de öğrenmiş oluyoruz. Bu kabustan uyanan Wake, gözlerini güzel eşinin yanında günlük güneşlik bir hava eşliğinde Bright Falls'a feribot ile giderken buluyor. İşte bu esnada Alan Wake'in grafikleri gözlerinizi kamaştırabilir. Genelde karanlık alanlarda geçen oyunun grafikleri çok göze batmıyor. Ancak aydınlık anlarda oyunun detayları Remedy'ye bir alkışı getirmeye yetiyor. Şimdi gözümüze pek hoş gelen bu kasaba az önce gördüğümüz kabustan da öte dehşeti bize yaşatacağı için bu güzel güneşli günün tadını şimdilik çıkarmaya devam ediyoruz.
Gündüz yapılan bir orman yürüyüşü sağlığınıza iyi gelir
Alan Wake'in psikolojik sorunları olduğunu anlamanız çok vaktinizi almayacak. Çoğu zaman kendiyle bile çelişen Wake'in dediklerine inanmakta güçlük çekmeye başlayacaksınız. Ana karaktere güven kaybı yaşatan nadir oyunlardan biri Alan Wake ve bu gerçekten oyuna büyük bir orjinallik katıyor. Alan'ın düşündüklerini oyunda yapmamız gerekiyor ancak çoğu zaman kendisine hak vermeyerek ilerlemek zorunda kalıyoruz, hâl böyle olunca oyun, sizin de psikolojinizi zedeliyor ancak bu verilen gerilim oyuna ve senaryosuna sıkı sıkıya bağlanmanızı sağlıyor. Yani Remedy, yine yapacağını yapmış da denilebilir.
Nerede kalmıştık? Ah, evet, Alan'ın şu meşhur tatil evi. Her şeyin başladığı yer.. Bu paragrafta biraz spoiler verebilirim o yüzden okuyup okumamak size kalmış denilebilir. Tatil evine yerleşen Wake ve güzel eşi evin elektriklerinin çalışmadığını farkeder. Buradan kadın sözü dinleyen Alan, eşinin ricasıyla jeneratörü çalıştırmak için evden dışarı çıkar, eşinin çığlığıyla başından aşağı kaynar su dökülünce eve doğru fırlar. Wake, kabusunda gördüğü karanlığın evine de musallat olduğunu görür ve eşini son anda boşluğa düşerken yakalama çalışmak üzere o da ardından atlar. Bu soluk soluğa geçen sahnelerin ardından Wake, kendini bu sefer Bright Falls'un yakınlarındaki bir bölgede aracı bir ağaca çarpmış biçimde bulur ve şimdi önünde yine gergin bir yol vardır. Neydik, ne olduk, hangi kısım gerçek, hangisi sahte derken daha oyunun ilk saatlerinde neye inanacağımızı şaşırır hâlde kalakalıyoruz. Wake, kasabanın karanlık güçler tarafından ele geçirildiğine inanıyor ve bu karanlık gücün kasabayı ve kasabalıları da etkisi altına aldığını düşünüyor. Çoğu oyunda hatta artık neredeyse her oyunda bir ana karakterimiz vardır, bu karakter parlayan imajıyla ve karizmatik yönleriyle önüne geçeni vurur, kırar, öldürür ve genelde de dünyayı kurtarır. Alan Wake, bu rutinin dışına çıkıyor ve bize kendiyle çelişen, dengesiz ve zihniyle enterasan sorunları olan bir tiplemeyi kontrol etmemizi istiyor. Dediğim gibi Alan Wake'i oynarken neredeyse oyunun her alanında onun bakış açısına inanıp inanmamak konusunda kesin bir karar alamıyorsunuz.
Pompalı tüfek yakın mesafelerde çok etkili bir silah
Remedy, bu eşsiz hikaye anlatımını birçok yol ile (radyo yayınları, televizyon akışı) pekiştirerek oyuncunun kafasını da allak bullak ediyor ve bu oluşan gizem, oyunu bir çırpıda bitirmenizi sağlıyor. Çok fazla uzaklaşamayacağınız bölgeler ile karşılaşacağınız oyunda, radyo ve televizyon yayınlarını bulmak için sıradaki alana gitmeden önce etrafı biraz kurcalamanız yeterli oluyor. Tatmin edici uzunlukta olan bu yayınları bulup izlemenizi veya dinlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Zirâ senaryonun diğer boyutlarını görmek için önemli parçalar bunlar. “Night Springs” adlı televizyon şovu, izlenirken her yeni bölümünde sanki sevdiğiniz ünlü bir dizinin yeni bölümünün başlamış olduğu heyecanı veriliyor. Bu küçük ayrıntıları bile zengin detaylar ile süsleyen Remedy, bazen Wake'in etrafında ve kafasında neler olup bittiğine dair yaptığımız düşünceleri ve tezi bir anda çürütüp başka bir tane oluşturuveriyor. Bu arada Wake'in kendi yazdığı ama hatırlayamadığı ve hikayenin geçmişine odaklanan “manuscript” sayfalarını da toplamayı ve okumayı ihmal etmeyin. Bu sayfalarda da farklı bir konu işleyişi ve bildiğimizin tersi olaylar açıklanıyor. Yani alın size daha fazla kafa karışıklığı, konu kaosu...
Alan Wake'de unutmayın, ışık gördüğünüz vakit oraya koşmalısınız. “Işığı gören geliyor” terimi Alan Wake ile örtüşmüyor, ışığı gören Taken'lar oraya gelemiyor yalnızca Alan Wake'i ve karanlıktan etkilenmemiş insanlar oraya güvenle sığınabiliyorlar.
6 bölüme ayrılan ana hikaye her bölüm başı ve bölüm sunu için gösterilen videolarla bir TV mini dizisiymiş ilzenimi yaratıyor. Oyunun müthiş bir soundtrack albümü var ve her bölüm sonunda çalan bu parçalar mest edecek kuvvete sahipler. Yeni bölüm başlarında ise popüler TV dizilerinden alışık olduğumuz özet videoları oluşturulmuş. “Previously on Alan Wake” şeklinde giriş yapan bu özetler, sıradaki bölüme de daha istekli başlamanızı sağlıyorlar. TV dizisi şeklinde sunumları ile Alan Wake, senaryosunun çok ciddi bir biçimde hazırlandığını ispatlıyor.
Senaryoyu bu kadar övdük, durduk, ancak Alan Wake kusursuz bir oyun değil. Senaryosuyla büyüleyen oyunun dövüş mekanizması Xbox 360 oyuncuları tarafından büyük eleştiriye uğradı. Taken adı verilen ve karanlık tarafından ele geçirilen düşmanlar ile mücadele edeceğimiz yapımda bu dövüş anları bir süre sonra kendini tekrar edip oyuncuyu sıkabiliyor. Devamlı aynı stratejiyi uygulayıp düşmanları yok etmeniz gerekiyor ve bu oyunun %60'ını kapsamış durumda. Önce fener veya farklı bir ışık kaynağıyla somut hâle getireceğimiz Taken'ları Wake'in tabancası veya tüfeğiyle imha ediyoruz. Et, et bitmiyor ama bu Taken soykırımı. Alan Wake'de unutmayın, ışık gördüğünüz vakit oraya koşmalısınız. “Işığı gören geliyor” terimi Alan Wake ile örtüşmüyor, ışığı gören Taken'lar oraya gelemiyor yalnızca Alan Wake'i ve karanlıktan etkilenmemiş insanlar oraya güvenle sığınabiliyorlar. Alan Wake'te en büyük silahınız ışık, bunu asla unutmayın.
Bu tarz manzaralara oyunu oynadıkça alışacaksınız.
Dövüş sisteminin en büyük sorunu Remedy'nin oyunun hikayesinde yaşattığı sunum genişliğini buraya da yansıtamaması. Oyunun başlarında dövüş sistemi oldukça eğlenceli, kimi zamanlar germeye yetici performans gösterebilir. Ancak ilerledikçe ve birbirini tekrarlayan bu savaşların hiç bitmediğini anlayınca yormaya başlayabiliyor. Ne zaman düşman çıkacak olsa, önce gergin bir müzik giriyor, ortalık şöyle bir sakinleşiyor, etraf da yeterince aydınlıksa “Hah” diyorsunuz “geliyorlar.” Yani anlayacağınız, düşmanların geleceğini önceden anlayabilme sorunu Alan Wake'de de baş gösterebiliyor. Aslında Remedy, bu sorunun üstesinden rahatça gelebilecek bir firma, neden biraz çaba göstermemişler, şaşırdım açıkcası. Düşmanları öldürmek için çok fazla alternatifiniz de maalesef bulunmuyor. Silahınızı ve fener pillerinizi tüm düşmanları öldürmek üzere harcarsanız fena hâlde çuvallarsınız, çünkü ileriki düşman çatışmalarınızda yeterli merminiz veya fener piliniz kalmayabilir. Taken'lar ile mücadeleniz başladığında, düşünmeniz gereken ilk şey mümkün olduğunca koşup uzaklaşarak aydınlık bölgeye ulaşmaya gayret göstermek. Taken'lar Alan'dan daha hızlı koştuğundan ve Alan'ın nefesi bir yere kadar yettiğinden düşmanlarınız zaten size illa ki yetişiyor. Ellerine geçirdikleri, kürek, sopa, bıçak ne varsa size saldıran rakiplerinizi sizi köşeye sıkıştırdıklarında ve kaçacak yeriniz kalmadığında onları öldürmeniz daha mantıklı bir hâl alıyor.
Wake'in tabanca, pompalı tüfek, uzun menzilli tüfek gibi silahlarının yanısıra “flare” yani işaret fişeği gibi özel silahları da bulunuyor. İşaret fişeği Alan Wake'de bazuka etkisi yapan bir silah, o yüzden “Ne alaka?” demeyin, gülerim. Bu silahların yanısıra oyun sizi kimi anlarda araca bindirip açık alanda oynamanıza da olanak tanıyor. Araçtayken otomobilinizin farları Taken'ları bir çırpıda somut hâle çeviriyor, geriye kalan tek şey aracı üzerlerine sürüp yok olmalarını keyifle izlemek oluyor. Bazı durumlarda ise özellikle kimi Boss savaşlarında diyelim, etrafınız Taken'lar ile sarılıyor. Bu anlarda kamera kontrolünü sağlamak hayati önem taşıyor. Taken'ların hepsini karşınıza alacak bir açı yakalamalı ve saldırı planını buna göre gerçekleştirmeniz çok önemli, aksi takdirde aynı sahneyi birkaç kez tekrarlamak zorunda kalabilirsiniz. Oyunun bir sorunu daha bu gibi zor durumlarda kameranın bir objeye takılıp size istediğiniz görüntüyü sağlayamaması oluyor. Çoğu oyunda yaşadığımız ve sinir bozucu olan bu kamera sorunu maalesef Alan Wake'de de var. Kimi zaman önünüze bir ağaç çıkıyor veya farklı bir çevre öğesi ile “Zank!” diye karşılaşıyorsunuz. Bu sorun, “Sakınma” tuşunun hayati önem taşıdığı Alan Wake'de doğru anı kaçırmanıza sebep oluyor, ve sıkıntılı karakterimiz Wake, kafasına odunu yemek zorunda kalabiliyor veya uçurumdan düşmenize sebebiyet verebiliyor. Bunu da oyunun ufak sorunlarından biri olarak görebiliriz. Yazın bir eksi daha...
Karanlık ve ürkütücü bir orman yolu, Taken'ların habercisi
Xbox 360 sürümüne kıyasla, Alan Wake'in PC sürümünde doğal olarak birkaç ufak kontrol değişikliği mevcut. Oyunumuz PC için klavye ve mouse kombinasyonunun yanısıra Xbox 360 gamepadi de destekliyor. İki kontrol seçeneği de oldukça başarılı çalışıyor. Tek eksi diyebileceğimiz şeylerden biri, Wake'in Xbox 360 gamepad'inde Sol Trigger tuşunun yarısına bastığımızda fener pilini harcamadan nişan alabiliyorduk, fakat klavye & mouse kombinasyonunda bunu yapamıyoruz hâliyle. Fakat oyunun Xbox 360 gamepad’i desteklemesi bu eksiyi gideriyor. PC oyuncuları ayrıca Remedy'ye arayüzü bu platforma sorunsuz bir biçimde uyarladığı için bir teşekkürü eksik etmemeli. PC sürümünde silah değişimi numara karakterleri ve fare tekerleği ile yapılabiliyor ve, oyuna hız katıyor.
İçinde The Signal ve The Writer gibi oyunun soru işaretlerinden birkaçını cevaplayan keyifli iki bölümü de içinde barındıran bu sürüm, oldukça uygun fiyatıyla da kesinlikle arşivinizdeki yerini alması gereken bir yapım.
Alan Wake'in PC'de DirectX 9 desteklemesi, dünya para verip DirectX 11 destekli ekran kartı satın alanların biraz canını sıkabilir. Fakat, oyun, Xbox 360 sürümündeki gibi DirectX 9 olsa da Remedy, oyunun PC'de daha iyi görünmesi için bazı iyileştirmeler yapmış. Oyun, Full HD'de çalışabiliyor ve çoklu monitör desteği de bulunuyor. Wake'in PC'de yüksek çözünürlüklü ve tam detayda oynanması oyunun konsol sürümüne göre çok daha iyi görünmesine yol açıyor. Bunun yanısıra oyunun seslendirme performansına da değinmeden olmaz. Alan Wake'deki seslendirme performansı, Hollywood'a taş çıkartacak kadar kaliteli. Karakterlerin yaşadığını başarılı seslendirmelerle daha iyi hissedebiliyoruz. Hele ki bazı Taken'ların bir inceleşen, bir kalınlaşan seslerini duyduğumda tüylerim diken diken olmaya bile yetti. Remedy, bu konuda gerçekten iyi iş çıkarmış.
Fenerinizi idareli kullanmayı unutmayın, zirâ oyun size bir süpermarketmiş gibi devamlı pil sunmuyor.
Remedy, Xbox 360 sürümünde eleştirilen irili ufaklı noksanları iyileştirmemiş. Bir buçuk senelik koca bir zamanı da vardı aslında. Uzun süredir beklediğiniz Alan Wake işte karşınızda PC'ciler. İçinde
The Signal ve The Writer gibi oyunun soru işaretlerinden birkaçını cevaplayan keyifli iki bölümü de içinde barındıran bu sürüm, oldukça uygun fiyatıyla da kesinlikle arşivinizdeki yerini alması gereken bir yapım. İçinde bulunan derin gizem oranı ve sürükleyici hikayesiyle Alan Wake, Lost veya türevi dizileri sevenlerin bayılacağı bir oyun konumunda
. Kendileri şu anda Steam'deki yerini aldılar. Mart ayı başında da kutulu olarak satılacaklar. Son olarak ilgili Steam sayfa bağlantısını da
buraya koyayım da satın almaya ikna olmuşsanız hiç vakit kaybetmeyesiniz.
İyi oyunlar efendim, bir başka incelemede görüşmek üzere. Kim bilir sıradaki incelemem belki video tabanlı olur bu sefer. Beklemede kalınız.