Gotham çizgi roman dünyasının en şanssız kentlerinden biri. Birbirinden tehlikeli psikopatlar ve çeteler gözünü yine bu kente diktiler. Tek amaçlarıysa bu güzelim kenti sokaklarında korkunun gezindiği bir akıl hastanesine çevirmek. Neyse ki bu psikopatların karşısında Batman gibi bir kahraman var. Nam-ı diğer kara şövalye yine düşmanlarının üstüne bir karabasan gibi çökmeye hazır.
Arkham Knight’ta Joker’in ortadan yok olmasından 9 ay sonraki olaylar ele alınıyor. Joker’den sonra Gotham’da suç oranı inanılmaz bir şekilde düşer. Tam huzura kavuştuk derken azılı düşmanlarımız yeniden ortaya çıkıyor. Scarecrow’un korku saçan yeni zehrini yaymaya başlamasıyla kentte şiddet yayılır. En korkunç kabuslarımız adeta gerçeğe dönüşmüştür. Tabi bütün bunlar daha başlangıç. 6 milyon insanın tahliye edildiği Gotham kenti artık terk edilmiş bir cehennemdir. Şehrin en psikopat katilleri toplanırken, Batman da dostlarının da yardımıyla Gotham’ı savunmaya geçer.
Oyuna başlar başlamaz ilk dikkatimizi çeken şey Gotham’ın devasa büyüklüğü. Arkham Knight adlı yeni düşmanımızın peşine düştüğümüz bu oyundaki Gotham şehri, Arkham City’deki Gotham şehrinden tam 5 kat daha büyük. Eee şehir büyük olur da düşmanlar geri kalır mı? Oyundaki düşmanlarımızın sayısı da 5 kat daha fazla. Artık şehrin neresinde olursanız olun size saldıran çeteler var. Kimileri köşeleri tutmuş, kimileriyse arabayla devriyeye çıkmışlar. Bu nedenle size de bol bol dövüşmek düşüyor. Yani sokaklarda aksiyon doğru düzgün hiç kesilmiyor.
Batman Arkham Knight’ın dövüş sistemiyse serinin önceki oyunlarını fazlasıyla anımsatmakta. Aradaki en büyük farksa dövüşlerin artık çok daha hızlı olması. Sanırım bunun sebebi düşman sayısındaki artış.
Evet, oyunda dövüşürken sıkılmanız imkansız. Vuruş hissi de her zamanki gibi harika ve adeta her yumruğunuzu hissediyorsunuz. Buradaki tek sıkıntı dövüşler hızlandığında Batman’i ekranda takip etmenin çok zor olması. Bu nedenle kamera da bazen Batman’i takip edemiyor. Dolayısıyla bazen Diablo 3’teki gibi kimin eli kimin neresinde anlamak mümkün değil. Dövüşlerin bu kadar hızlanması bazı oyuncuların hoşuna gitmeyecektir.
Arkham Knight’ta özellikle birden fazla düşmanı saniyeler içinde yok ettiğimiz hareketler düşmanın korkulu rüyası olsa da bu durumun oyunun daha kolay olmasına sebep olmuş.
Arkham City’deki düşmanlar bizi kesinlikle daha fazla zorluyorlardı. Dövüşlerin kolaylaşması, düşmanların daha az zorlaması oyunun hanesine eksi olarak yazılabilir.
Düşmanların yapay zekası konusunda en beğendiğim şeyse Batmobile’ı görünce tabanları yağlamaları. Yine de siz Batmobile’a güvenip arabadan inmeyin, çünkü birden bire 20 kişi üstünüze çökebilir. Bu tür detaylar oyunu daha eğlenceli kılmış.
Rocksteady ayrıca çatılara tırmanma olayını da kolaylaştırmış. Artık daha uzak mesafelere çok daha hızlı şekilde gidebiliyoruz. Tabi bu olumsuz bir şey değil; çünkü aksi halde bu kadar büyük bir kentte yolculuk çok zor olurdu.
Gerçi yolculuğumuzu Batmobile ile yapma şansımız da var. Hiç kuşkusuz Batmobile’ın oyuna eklenmesi Arkham Knight’taki en büyük yenilik olmuş
. Batmobile adeta oyunun hayati bir parçası ve onu kullanmadan oyunu bitirmek imkansız. Bazen Batmobile ile bulmacaları çözüp normalde açamadığımız kapıları açıyor; hatta arada sırada çatılarda oradan oraya atlıyoruz.
Batmobile’ın bu tür yeteneklerinden yararlanmak Arkham Knight’a oynanış çeşitliliği getirmiş. Batmobile aynı zamanda düşman araçlarına karşı savaşırken de çok kullanışlı. Araba ve tank modu bulunan araçla düşmanın tanklarına, hatta helikopterlerine karşı savaşıyoruz.
Açıkçası tank modunda savaşlar bir süre sonra tekrarladığından sıkılma ihtimaliniz de var. Sanki oyunun süresi uzasın diye tank savaşlarının sayısı arttırılmış.
Yine de Batmobile ile Gotham’da diğer araçları kovalamak ve bulmacaları çözmek son derece eğlenceli. Batmobile’ın kontrolleri ilk aşamada zor gelecek olsa da, kısa sürede kontrolü tamamen elinize alacaksınız. Ondan sonra köşelerden son sürat dönüşlere merhaba deyin. Rocksteady, Batmobile’ı oyunda biraz fazla kullansa da, yine de eğlenceli dinamiklere imza atmış. Örneğin Batmobile ile son sürat giderken arabadan fırlamanın tadı bir başka.
Arkham Knight hikaye sunumunun yanı sıra yan görevleriyle de bizi sıkmıyor. Riddler bulmacaları bir yana, cinayet soruşturmalarını çözmek de ilgi çekici.
Bir çok oyunda yan görevler ana görevlerin yanında sıkıcı kalırken, Arkham Knight’ta bu durum çoğunlukla söz konusu değil. Yine de bomba imha etmek gibi görevler maalesef dedektiflik ve araştırma içeren görevlerin tadını veremiyor. Bir bulmaca üzerinde uzun uzun düşünmek, bütün detaylar üzerinde durmak bizce Batman’i asıl Batman yapan şey. Keşke bu tür bulmacaların sayısı daha fazla olsaydı dememek elde değil.
Batman: Arkham Knight’ın grafiklerine gelecek olursak, bu konuda da memnun olacağınızı düşünüyoruz. Şöyle yüksek bir yere çıkıp baktığımızda şehrin tasarımına hayran kalmamak mümkün değil. Bazen öylece şehre bakmak isteyeceksiniz. Uzaktan Gotham şehri ne kadar da güzel ve huzurlu görünüyor öyle değil mi? Hani nasıl derler dışı sizi, içi beni yakar.
İster limana gidin, isterseniz de Çin Mahallesine, şehrin tasarımının ne kadar kaliteli olduğu konusunda şüpheniz olmayacaktır.
Işıklandırmaların üst düzey bir performans sergilemesiyse grafiklere sinematik bir hava katmış. Binaların tasarımları veya şehrin ışıkları bir yana kapalı mekanlarda da detaylar etkileyici. Boruların üzerindeki paslanmalar, tozlanmış ahşap zemin ile böcekler ve lüks bir yerde zemindeki yansımalar dikkatimizden kaçmıyor. Geliştiriciler kesinlikle laf olsun diye iş yapmamış ve her ayrıntıya ellerinden geldiğince özen göstermişler.
Arkham Knight yeni nesil konsolların gücünü kullanınca teknik anlamda da çok gelişmiş.
İlk defa Apex fiziklerini kullanan oyunda Batman’in pelerini rüzgarda gerçek zamanlı dalgalanıyor. Zaten karakterlerin detaylarına diyecek yok. Arkham Knight’taki tek bir karakter için kullanılan poligon sayısı, Arkham Asylum’da koca bir bölgede kullanılandan daha fazla. Yani Arkham Knight yeni neslin hakkını vermiş. Belki yağmur damlaları hala eski nesil gibi dursa da, küçük kusurları önemsemiyorsunuz. Zaten modifiye edilmiş Unreal Engine 3’le daha iyisinin sunulması çok zordu.
Dev Gotham şehri, parçalanmalar ve ekranda bolca düşman bulunmasına rağmen
konsollarda frame-rate sadece Batmobile sürerken düşüyor. Bu da konsollarda iyi bir optimizasyon çalışması yapıldığının göstergesi.
Arkham Knight serinin önceki oyunlarına göre daha gizemli hikayesi, dev haritası ve başarılı atmosferiyle beğenimizi kazanıyor. Dövüşlerin kolaylaşması, bazen sıkan Batmobile savaşları, dedektiflik görevlerinin azlığı ve boss dövüşlerinin yeterli olmaması ise üzücü. Yine de piyasada kaç tane kaliteli süper kahraman oyunu var ki? Rocksteady’nin bu son Batman oyunu seriyi başarıyla temsil etmiş. Ortalama 15 saat süren ana görevler ve kaliteli yan görevlerle Arkham Knight türü sevenlerin kaçırmaması gereken bir oyun.
