Gizle
Kullanmakta olduğunuz tarayıcı güncelliğini yitirmiştir. Bölüm Sonu Canavarı, sorunsuz bir gezinti için tercih ettiğiniz tarayıcının en güncel sürümünü kullanmanızı önerir.
Mobil Sürümü Görüntüle »
     Şimdi geçmişe doğru ufak bir gezintiye çıkıyoruz ve Rus tarihinin en soğuk kışlarından birine, 1941 yılına gidiyoruz. Emrimizde askerler, savunmamız gereken bir ana vatan var. Ne pahasına olursa olsun Alman’ların Moskova’ya ulaşmasına engel olmalıyız.

     İkinci Dünya Savaşı’nın en soğuk, insanlık tarihinin ise en karanlık dönemine Kızıl Ordu’nun komutanlarından biri olarak geri dönüyoruz. Milyonlarca masumun katledildiği, milyonlarca askerin düştüğü ve binlerce insanın donarak öldüğü Doğu Cephesindeyiz. Bir komutan olarak yeri geldiğinde askerlerimizi Sovyet Rusya’yı korumak adına bilerek ölüme göndereceğiz, yeri geldiğinde de korkup geri dönenleri kendimiz vurmak zorunda kalacağız. Nazi’ler kolay durdurulmadı bu topraklarda ve insanlık tarihinin en büyük suçları işlendi. Bu kadar dramayı bir kenara bırakıp Sovyet Rusya’daki görevimize bakacak olursak; Company of Heroes 2’de, görmüş geçirmiş komutanlarından birinin savaştan yıllar sonra sorgulanmasına tanıklık ediyoruz. Evet sorgulanan biziz ve geçmişi konuştukça neler olup bittiğini bir kez daha hatırlıyoruz.
 
İlk oyun yani Company of Heroes ile strateji türünde kült oyunlardan biri olmayı başaran seri, çok daha etkileyici görseller ve teknolojilerle yeniden iddialı bir şekilde geldi. Essence 3.0 oyun motoru, sahip olduğu TrueSight ve ColdTech gibi yeni özellikler haritadaki birimlerin görüş alanlarını gerçekçi bir şekilde yansıtıyor, kar fırtınaları ile oyuna ayrı bir derinlik ekliyor ve strateji türünü görsellik alanında bir adım daha öteye taşıyor.
 
 
Strateji oyuncuları için belki görsellik ikinci planda kalmıştır ama Company of Heroes 2’nin en güçlü yanı gelişen grafik yapısı olmuş. İkinci Dünya Savaşı’nın simge haline gelmiş bölgeleri ve şehirleri sahip oldukları detaylarla sizi etkilemeyi başaracak. Koyu renklerdeki klasik İkinci Dünya Savaşı renk paleti ile batıdaki savaş atmosferini verirken, kış temasıyla birlikte beyaza bürünen haritalarıyla savaşın soğuk yüzünü de hissettiriyor adeta. Ezilen karların buzlaşarak parlamasından tutun, birimlerin karlarda yürürken batarak ilerlemesi; fırtınadan görüş alanının düşmesinden tutun da buzun kırılmasıyla nehrin tankı yutuşuna kadar izlemesi bile keyif veren bir yapıya sahip. Binaların yıkılması, topların patlaması, yanan askerler, roket yemesine rağmen bana mısın demeyip ağırlığını hissettiren tanklar ve pek çok animasyon tüm savaşı kanlı canlı bir yapıya bürüyor. Oyunda parçalanan objeler fizik sistemi sayesinde ezbere dağılmıyor, tankınız barikatları duvarları parçalıyor veya patlamadan önüne fırlayan bir ağaç dalını giderken önünde sürükleyebiliyor. Tabii bu fiziklerin, görselliğin de bir bedeli var ve sağlam bir sisteme ihtiyaç duyuyor. Grafikler bizden 9.2 alıyor.
 
Müzikler oyunda sizi gaza getirecek bir diğer nokta. Senaryo modunda Kızıl Ordu’nun tarafında olduğumuz için genelde Sovyet Rusya marşlarına benzer orkestral ve bol savaş davullu müzikler duyuyoruz. Çeşitlilik yeterli seviyede ve şavaşırken bazen sizi moralman etkileyebiliyor. Mesela piyadelerden birinde bir moral özelliği bulunmakta, bastığınızda askerler gaza gelip haykırarak savaşa koşuyorlar. Aynı bu özellik gibi savaşın bazı noktalarında duyduğunuz müzikler bünyenizde benzer bir etki yaratıyor ve tüm birliklerinizi toplayıp düşmana doğru koşturuyorsunuz. Sonra da hepsini kaybediyorsunuz tabii.
 
 
     Bağırışlar, patlamalar ve diğer sesler savaş alanında olması gerektiği gibi bir etki bırakıyor. Uzaktan gönderdiğiniz roketler veya belli bir bölgeye yapmış olduğunuz uçak saldırısı sesleriyle kendinizi iyi hissetmenizi sağlıyor, daha doğrusu işte destek, bunlar bizimkiler diye seviniyorsunuz. Lakin bu sesler karşıdan geliyorsa aynı şekilde negatif etkileniyorsunuz.
 
Seslendirmeler ise özellikle ara videolarda ön plana çıkıyor ve senaryo bölümündeki hikayenin anlatımına yardımcı oluyor. Rus aksanlı İngilizce konuşmalar sıradan olmuş diyebiliriz. Ses konusunu 8.8 ile kapatıp oynanabilirliğe geçebiliriz.
 
Company of Heroes 2’yi öncelikle senaryo bölümü ve multiplayer olarak ikiye ayıralım. Senaryo bölümü Sovyet Rusya’nın İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi’lere karşı nasıl savunma yaptığını işliyor ve Rusya’daki Stalingrad gibi efsaneleşmiş şehirlerden Moskova yakınlarına, oradan da Berlin’e kadar uzanıyor. İşleyiş ve ilerleyiş yeterince keyifli fakat bu hikayelerin defalarca anlatılmasından mıdır yoksa sıradan bir Dünya Savaşı senaryosuna sahip olmasından mıdır bilinmez pek de unutulmayacak bir deneyim olarak kazınmıyor hafızalarınıza. Eğlenceli ve kendini oynatıyor ama çok da eşsiz değil.
 
Asıl eğlencenin kaynağı olan Multiplayer’a geçmeden önce Company of Heroes 2’nin yapısına bir göz atalım. Oyunda kullanabileceğiniz 4 ana çeşit piyade birimi, bir kaç çeşit zırhlı hafif araç, tanklar, anti tanklar ve uzak mesafelere atış yapabilen bombardıman araçları bulunmakta. Her birimin birbirlerine göre üstünlükleri ve dezavantajları var. Bu nedenle farklı birimlerden oluşan en iyi orduyu elinde bulunduran ve birimlerinin özelliklerini & pozisyonlarını iyi kullanan oyuncu savaşı kazanmakta. Company of Heroes, en kalabalık orduyu oluşturup, herkesi tek bir hamlede seçerek düşmanın üzerine gönderdiğiniz bir oyun değil, yani Micro Management dediğimiz her bir birimi ayrı ayrı kontrol edip mümkün olduğunca az zayiatla düşmana en çok kaybı yaşatmaya çalıştığınız bir oyun. 
  
 
Binaya makineli tüfeğe sahip askerlerinizi konuşlandırıp tamam buradan artık piyade geçemez diyemiyorsunuz. Görüş alanının dışından gelen ve lav silahı açılmış mühendisler binayı aleve verdiklerinde yaptığı baskı nedeniyle düşmanın çakılı kalmasını sağlayan makineli tüfeğin hiç bir anlamı kalmıyor çünkü. Bu örnekleri o kadar çoğaltabiliriz ki, neredeyse her ünite için ayrı bir hikaye anlatabiliriz.
 
Standart oyun tipinde ki zaten başka oyun tipi yok, Victory Points toplamaya, daha doğrusu rakibin puanlarını eritmeye çalışıyorsunuz. Bunu haritadaki yıldızla gösterilen noktaları elinizde tutarak yapıyorsunuz. Fakat diğer noktalar da bunlar kadar önemli çünkü oyundaki kaynaklarınız bu noktalar sayesinde birikiyor. Bunlar da insan gücü, mühimmat ve yakıt olarak karşımıza çıkıyor. Standart noktaları elinizde tutarak Manpower artışını hızlandırabilir ve hatta bu noktalara mühimmat veya yakıt bonusları veren ek yapılar inşa edebilirsiniz. Fakat komutanlara özel olarak atanmış bonusları kullanmak, ağır zırhlı araçlar üretmek ve üretim binaları kondurmak için diğer noktaları da sahiplenmelisiniz. Kısacası haritanın geneline hüküm sürmeye çalışırken bazı anlarda önemli kararlar vermeniz gerekiyor. Düşmana yakıt noktaları vermeyip onun araç çıkarmasına engel olmaya çalışırken araçlarınız ve komutanlarınız sayesinde üstüne yağdırdığınız bombalarla ağır bir şekilde ezebilirsiniz fakat Victory Point noktalarında sağlam bir savunma kurduysa, o noktalar yüzünden oyunu kaybeden siz olursunuz.
 
Bir de oyunun ağır basan yeniliklerinden biri olan soğuk hava şartlarına bakalım. Bazı haritaların kış versiyonları bulunuyor ve buralarda oynarken rastgele aralıklarla fırtına dönemi aktif oluyor. Son dönem RTS’lerinde gördüğümüz bu hava şartlarında piyadeleriniz ateş başında, binalarda veya araç içinde bulunmadığında yavaş yavaş donmaya başlıyor. Sadece keskin nişancılar bu soğuğa dayanabiliyor. Durum böyle olunca fırtına zamanında oyuncular üslerine çekilip fırtınanın geçmesini bekliyor fakat bu durumları kendi avantajınıza çevirip beklenmedik baskınlarla daha çok bölge kazanabilirsiniz. Ayrıca bu haritalarda nehirler de donduğu için üzerinden bir araç veya birlik geçerken buzlara kurduğunuz bir tuzakla veya havan toplarıyla düşmanı buzun diğer tarafına, nehrin dibine yollayabiliyorsunuz. 
  
 
Çevreyi lehinize kullanmak bununla sınırlı değil elbette. Binaları piyade yerleştirerek kullanmak, oyun alanındaki çoğu objeyi siper olarak kullanabilmek ve engellerin üzerinden geçmek gibi pek çok oyun mekaniği bulunmakta. Yolun ortasında duran birliğiniz daha kolay hasar alırken ufak yeşil simgelerle gösterilen siperlerde askerleriniz daha güvende oluyor ve makineli tüfek baskısından minimum derecede etkileniyorlar. Ayrıca pek çok alan yok edilebilir olduğu için %100 güvenli bölge diye birşey yok. Haritada tıklayacağınız neredeyse her nokta ikonun değişmesiyle bu bilgileri oyuncuya sunuyor. Bu da harita tasarımını zorlaştırıyor olsa gerek oyunda sadece 8, yazıyla da sekiz, harita bulunuyor. Bir de bunların bazılarının kış versiyonlarıyla Multiplayer modunda oynayabileceğiniz toplam harita sayısı 13 ediyor. Bir strateji oyununa göre çok düşük bir sayı malesef. Belki de yeni haritaları DLC olarak eklemeyi düşünüyorlardır çünkü DLC’ler Company of Heroes 2’nin en can yakan noktalarından biri olmuş. Oyunun çıktığı gün gelen paketler bir yana şu an satışta olan içerikler ve oyunun ana menüsünde bile mağaza bölümünün bulunması adeta Free2play oyundaymışsınız havası yaratıyor. Tam sürüm parası verip de reklamla dolu bir yazılım almışsınız gibi.
 
Multiplayer, oyunun başarılı yapısını daha da eğlenceli kılıyor çünkü yapay zeka böylesine ayrıntılı bir strateji oyununda beklenilen davranışları gösteremiyor ve saçmalayabiliyor. İsterseniz Theater of War bölümüne özel hazırlanmış görevleri co-op oynayabilir veya direkt Victory Point modunda kendinize rakip aramaya koyulabilirsiniz. Ne yazık ki adam gibi oynayabileceğiniz tek bir mod bulunuyor. Eski oyundan gelme Annihilation modunu bile oynayabilmek için Friend Invite ile kendi arkadaşlarınızı davet etmeniz gerekiyor yani sadece Company of Heroes 2’ye sahip arkadaşlarınızla oynayabiliyorsunuz. Yani sonuç olarak rastgele oyunculara karşı tek alternatifiniz Victory Point modu.
  
 
Son olarak da Army Customizer bölümüne değinecek olursak; burada istediğiniz kumandanlarla, belirli sayıda görevleri yaparak açmış olduğunuz Bulletin’lerle ve satın almış olduğunuz Skin Pack’lerle kendi kişiselleştirilmiş ordunuzu kurabiliyorsunuz. Genelde çok fark yaratmasa da bu sayede kendi oyun tarzınıza ve stratejinize özel bir ordu kurup %2-3 gibi bonuslardan yararlanabiliyorsunuz maçlarda. Bazı sıkıntılarına rağmen gayet kaliteli ve eğlenceli yapısıyla oynanabilirlik 8 alıyor.
 
Company of Heroes 2, zaten başarılı olan ilk oyunun mekanikleriyle keyifli bir oynanabilirlik sunuyor fakat oynanış açısından pek birşeyi değiştirmiyor. Eklenen kış özelliği ve ufak çapta yenilikler, serinin koyu hayranları için yeni bir oyun havası oluşturamamış. Yeni oyuncular için kesinlikle kaçırılmaması gereken bir strateji oyunu fakat eski oyuncular indirimler gelene kadar ilk oyunla idare edebilirler. Oyun genel olarak 8.4 alıyor. Bir başka incelemede görüşmek üzere herkese iyi oyunlar.
 
Relic Entertainment Company of Heroes 2 THQ RTS strategy sega Video İnceleme Strateji COH2
Oyun Dünyasında Bu Ay - Temmuz 2013 2si1 "Yazları Serin, Kışları Sıcak" Program
Yorumlar yeniden eskiye doğru listelenmektedir. Sıralamayı değiştirmek için sağdaki menüyü kullanabilirsiniz.
Mesajınız
Üyeyim Üye Değilim

DonanımHaber üyeliğinizi kullanabilirsiniz.

E-Posta (Onay için gerekli.)

Company of Heroes 2 9/10 3 oy
KÜNYE
Company of Heroes 2
+ TAKİBE
AL
40 kişi bu oyunu takip ediyor.
Editör Notu: Herkesin oynayabileceği başarılı bir yapım.
8,4 Puan
Bu oyun PC platformunda incelenmiştir.
2.0
4
OY
7
PC TEST SİSTEMİMİZ
  • İşlemci Intel Core i7-4790K 4.00 GHz
  • RAM 8 GB DDR3 1600 MHz
  • Ekran Kartı Nvidia GeForce GTX970M 4GB GDDR5
  • Sabit Disk 128GB SSD
Kullanıcı Videosu Yükle ▲ Siz de video yüklemek için tıklayınız