2007 yılında oyun dünyasına adım atan Skate serisi 2010 yılına geldiğimizde serinin 3. oyunuyla karşımıza çıkıyor. Devam oyunları için oyuncuları fazla bekletmeyen geliştirici Black Box Games, 1998 yılında kurulmuş oldukça yetenekli insanlardan oluşan bir firma. Neden yetenekli olduklarını düşündüğümü sorarsanız şimdiye kadar çıkardıkları oyunların büyük bölümü gerek oyuncular, gerekse de otoriteler tarafından çok beğenildi. Benim Black Box Games'i en çok takdir ettiğim oyun ise Need for Speed: Hot Pursuit 2'nin Playstation 2 versiyonuydu. Oyunun sadece PS2 versiyonunu geliştiren bu stüdyo diğer konsollardaki versiyonlarına her yönden fark atmasını sağlamıştı. Dreamcast'teki NHL 2K ile oyun dünyasına giren Black Box, Haziran 2002'den itibaren Electronic Arts'ın bir yan kuruluşu olarak çalışmalarına başladı. Haliyle bir çok EA oyununda görev aldı ve almaya devam ediyor. Skate serisi ise stüdyonun kendi yarattığı bir isim ve bu nesilde sadece kaykay değil, Extreme Sports dediğimiz türün de en iyi temsilcilerinden birisi.
Kaykay oyunlarına karşı ilk ilgim çoğu insanınki gibi Tony Hawk serisi ile değil, Electronic Arts'ın 1999 yılında Playstation için piyasaya çıkardığı Street Sk8er ile olmuştur. Tabi Skate serisinden farklı olarak Street Sk8er, Sega'nın arcade makineler için piyasaya çıkardığı Top Skater'dan etkilendiği için doğal olarak Arcade havası barındırıyordu. Arcade özelliklere sahip bir kaykay oyununa alışmak benim için zor olmamıştı ve çok uzun süre Street Sk8er'ı oynadım.
Skate serisi ise arcade mekaniklerden uzak bir seri olduğundan alışmak hiç de kolay olmamıştı. Herşeye rağmen eğlenceli ve ayrıntılı oyunları sayesinde Skate serisi de kendini uzun süre oynatıyordu. Tabi bir de işin içine online özellikler girince oyun süresi ve eğlencesi daha da artıyor.
Yeni Skate oyununda da özellikle online seçenekler çok ilginizi çekecek. Bazen düşünüyordum mesela Street Sk8er'da online özellikler olsaydı nasıl olurdu? Kim bilir belki Black Box ileride yeni bir Street Sk8er oyunuyla karşımıza çıkar, zaten çıkmasa da Skate serisi kaykay severler için fazlasıyla yeterli.
Serinin 3. oyununa da diğerlerinde olduğu gibi karakter özelleştirme seçeneklerine giriş yaparak başlıyoruz. Yani kendi karakterimizi yaratıyoruz. Öncelikle inanılmaz derecede ayrıntılı özelleştirme seçeneklerinin olduğunu belirtmeliyim. Sadece karakterinizin fiziksel görünümünü değil, aynı zamanda çorabından ayakkabısına kadar giyisilerini ve ne tür sevinç gösterileri yapacağını belirleyebiliyoruz. Mesela giyisilerde kısa kolludan kapşonluya kadar geniş bir yelpaze bulunuyor, ama oyunun başında bunların hepsi açık değil. Yine de zevkinize uygun şeyler bulma ihtimaliniz çok yüksek. Ayrıca gözlük, şapka, kolye gibi çeşitli takılar da emrimizde. Karakterin yanı sıra kaykayımızın renk vb özelliklerini de belirleme şansına sahibiz. Bu özelleştirme seçenekleri sayesinde kendinize veya zevkinize benzer karakter yaratmanız oldukça kolay. Zor beğenen veya kararsız birisiyseniz emin olun bu özelleştirme ekranında çok zaman harcayacaksınız.
Oyuna başlarken Koç Frank'in eğitimini isteyip istemediğimiz soruluyor. Serinin müdavimi değilseniz, mutlaka bu eğitime katılın. Ayrıca Koç'un ne kadar güzel esprileri olduğunu görünce eminim ona sempati duyacaksınız. Biraz daha dikkatli bakıp Koç'un My name is Earl'den tanıdığımız Jason Lee olduğunu görünce zaten oyunun üstadı olsanız bilseniz bile bu eğitime katılacaksınız.
Skate 3'te iki yeni zorluk modunun karşımıza çıkıyor. Normal modun yanı sıra “Easy” ve “Hard” modlarını deneyiminize göre seçmenizi öneririm, çünkü Skate o kadar da kolay bir oyun değil. Üstelik 3. oyunda gerçekçilik daha da artmış. Zaten seçtiğiniz moda göre oyunun gidişatı değişmiyor. Easy'de daha fazla zıplayabiliyor, hareketleri daha rahat yapabiliyorsunuz. Yani fizik kurallarında biraz esneklik sağlanmış. Oyuna yeni başlayanlar için Easy modu öneririm, çünkü oyunun zevkini kaçıracak kadar kolay bir mod değil.
Oyundaki bir diğer değişiklik ise geçtiği şehir oluyor. Port Carverton adlı bu şehir; The University, Industrial ve Downtown olmak üzere 3 bölgeye ayrılmış. Tabi doğal olarak her bölgenin kendine has özellikleri bulunuyor. Üniversite banklarla ve açık alanlarla dolu en sakin bölge iken, Downtown'daki kayma mekanları en azından beni daha çok zorladı. Industrial adlı bölge ise kesme taşlar, variller, çeşitli inşaat malzemelerinin yanı sıra kaykaycılar için tasarlanmış yerlere de sahip. Oyunun en orijinal bölgesinin burası olduğu söyleniyor, ama ben The University'i beğendim. Geniş mekanlar her zaman daha çok hoşuma gitmiştir.
Carrier (Kariyer) modunda oyuna başlayınca güzel bir sunum ekranının olduğunu görüyoruz. Görevlerin bazılarındaki diyaloglar büyüleyici ve asla laf olsun diye yapılmamışlar. Kaliteli diyaloglar ve hoş espriler kendinizi oyunun atmosferine sokmanızı sağlıyor. Öncelikle sizden bazı hareketler yapmanız isteniyor ve bu hareketleri yaparken birileri fotoğrafınızı çekiyor veya hareketlerinizi filme alıyor. Bunun yanı sıra süre kısıtlaması olan çeşitli yarışmalara da katılıyorsunuz. Deathrace, Hall of meat, Own the lot, Own the spot gibi puan kazanabileceğiniz görevler de var. Bu görevlerle karşılaştıkça onları rahatlıkla kavrayacaksınız, ama size bir öneride bulunayım. Eğer puanlamaya dayalı birden fazla bölümlü yarışmalara katılıyorsanız, ilk yarıştan mutlaka 1. sırada ayrılmaya bakın, çünkü yarışmanın sonraki bölümlerinde rakipleriniz sizi çok zorluyor. Yarışma sonunda puanınız rakiplerinizle eşit olsa bile 1. sırada yer alıyorsunuz. Eğer sonraki bölümlerde başarısız olursanız Restart deseniz bile ilk bölümü oynamak zorunda kalıyorsunuz. Tabi bu taktik multiplayerda geçerli olamıyor maalesef. Multiplayer modunda da yine rakiplerimize karşı puan yarışı, birbirinizin yerini kapma ve hareketler yapmaya çalışma gibi mücadelelere giriyoruz. Kariyer modundan sonra bu modda daha çok eğlenme şansına sahipsiniz.
Peki bu kadar mod var da oynanış yönünden zorluk çekecek miyiz? Eğer easy'i seçerseniz pek zorluk çekmeyeceksiniz, ama diğer modlarda sabırlı olmanız gerekiyor. Oyunun mekanikleri gerçekçiliğe dayalı olduğundan her hareketi defalarca denemek zorunda kalabilirsiniz. Bazı ana hareketleri öğrenmek için Trick bölümünde Other Tricks ve Offboard Actions bölümüne mutlaka göz atın. Bu bölümlerde gerek yarışlarda gerekse de şehirde dolaşırken çok işinizi yarayacak hareketler bulunuyor. Hareketlerin büyük bölümünü sağ analog ile yapıyoruz ve hareket sayısı fazla olduğundan bunları ezberlemek de kolay olmuyor. Hareketleri ezberledikten sonra her şey zamanlama ve el becerisine kalıyor. Eğer fizik kurallarındaki ve karakterimizin hareketlerindeki bazı aksaklıklar olmasa kontrol mekanizmasının harika olduğunu söyleyebilirim. Bazen dönüşlerde karakterinizin bir yere takılması gibi şeyler sizi sinirlendirebilir. Yine de harika grafikleri görünce çok da umursamıyorsunuz.
Grafiksel olarak serinin önceki oyunlarından daha iyi görünen Skate 3'te renklerdeki canlılık ve kaplamaların yüksek kalitesi dikkat çekiyor. Zemindeki yansımalar veya yerdeki renkli taşların görüntüsü gerçekten şaşılacak derecede iyi. Yine de bazı sorunlarla da karşı karşıyayız. İlk olarak yarışmalardaki seyirciler önceki nesillerdeki gibi çok ilkel duruyor. Şehirdeki arabaların tasarımları oldukça kötü ve şehir de yaşıyormuş izlenimi vermiyor. İnsan sayısı az olmasına rağmen sizin dışınızdaki (diğer kaykayıları saymazsak) insanların tasarımı da kötü. Neyse ki müzikler oldukça kaliteli olduğundan şehrin atmosferini iyi hissedebiliyorsunuz. Eğer başınızı ağrıtan müziklerle karşılaşırsanız anında değiştirme şansına sahipsiniz. Oyundaki kaykaycıların dışındaki insan sesleri sinirlerinizi bozsa da müzikler de grafikler gibi bizden geçer not alıyor. Şehrin 3 farklı bölgesinin bulunması ve üçünün de birbirinden farklı özellikler taşıması nedeniyle müzik seçiminizi de ona göre yapmanızı tavsiye ederim. Bazen müzikler sayesinde bile kendinizi atmosfere kaptrıp yapamadığınız hareketleri yapabiliyorsunuz.
Skate 3 ile beraber bu seri bir adım daha ileri gitmiş ve farklı bir atmosfer yakalanmış. Zaten bundan sonra da daha farklı bir atmosfer yakalayamayacak, çünkü Black Box Games'ten Brian Lindley, 3. oyunla beraber Skate üçlemesinin sona erdiğini ve firmanın başka oyunlara odaklanacağını söyledi. Tony Hawk serisine büyük bir rakip olarak ortaya çıkan ve yeni neslin en iyi kaykay oyunu olma özelliğini taşıyan Skate'in 3. oyunu da kesinlikle oynanmayı hak ediyor. Eğer Extreme sporlara karşı ilginiz varsa zaten Skate 3'ün kaçırılmaması gerekebn bir oyun olduğunu biliyorsunuzdur. Biraz zor bir oyun olsa da yeni başlayanların sabırlı davranırak başarılı kontrollere, kaliteli grafiklere ve mükemmel diyaloglara sahip bu oyunu çok beğeneceklerini düşünüyorum. Black Box Games her ne kadar üçlemenin bittiğini söylese de birçok hayran gibi serinin devam edeceğini düşünüyorum. Skate 3 de çıtayı biraz daha üst seviyeye taşıdığından serinin hayran sayısını arttıracaktır.