Gelişen teknoloji ile birlikte oyunlarda da büyük değişimler görüyoruz. Çok daha gerçekçi grafikler, daha geniş mekânlar ve harekete duyarlı sistemler gibi farklı teknolojiler ile oyun sektörü her geçen gün daha da gelişmeye devam ediyor. Tabi bu teknolojik gelişimin bir de diğer yüzü var. Özellikle Apple'ın çıkardığı iPhone telefonundan sonra çok daha gelişmeye başlayan cep telefonundaki oyun sektörü, hiçte azımsanmayacak bir boyuta ulaştı. Öyle ki son dönemin parlayan yıldızlarından Angry Birds, 50 milyondan fazla indirilerek hem yapımcısını güldürdü hem de ulaşılması zor bir rekora imza attı.
Bana soracak olursanız, yakın bir döneme kadar cep telefonlarındaki bu oyunlara oldukça uzaktım. Şimdiye dek saatlerce oynadığım tek oyun herhalde çoğu telefon sahibinin yakından hatırlayacağı Yılan adlı oyundur. Gelin görün ki oldukça geniş bir oyun yelpazesine kavuşan cep telefonlarındaki oyunlar, benim bile dikkatimi çekmeye başladı. Angry Birds, Plants the Zombie ve Cut the Rope derken geçtiğimiz günlerde çıkışını yapan Infinity Blade'te favori oyunlarım arasına katıldı.
Oyunun başındaki bu sahne bile grafiksel açıdan büyülemeyi başarıyor.
Infinity Blade ilk olarak Ağustos ayı sonlarında ortaya çıktı. Yeni nesile damgasını vuran firmalardan Epic Games'e bağlı olan Chair Entertainment, oyunun ünlü grafik motoru Unreal Engine 3 ile çalışacağını açıklayınca hepimiz oldukça şaşırmıştık. Temelleri ilk olarak Epic Citidel teknik demosu ile atılan oyun daha sonra isim değiştirerek Infinity Blade ismini almıştı.
Infinity Blade’e başladığımızda daha ne olduğunu anlayamadan kendimizi oyun içerisinde buluyoruz. Büyük bir şatoda rakiplerimizi geçerek şatonun zirvesine ulaştığımızda ise bir hayli güçlü olan God King’in kılıcının tadına bakıyoruz. Ekran kararıyor ve 18 yıl sonra ibaresi ile birlikte şatoya yeni bir karakterin yanaştığını görüyoruz. İşte bu noktada oyunun basit hikayesini de anlamış oluyoruz. God King tarafından her mağlubiyete uğradığımızda belli bir dönem geçiyor ve onu yenene kadar oğuldan oğla, malkoçoğlu gibi babamızın intikamını almaya ve God King’i hacamat etmeye çalışıyoruz. Her karakter ölümünden sonraki sürelerde ise değişimler olabiliyor. Yani kimisinde 18, kimisinde ise 22 yıl sonra Şatoya gelebiliyoruz.
Epic Games'e bağlı olan Chair Entertainment, oyunun ünlü grafik motoru Unreal Engine 3 ile çalışacağını açıklayınca hepimiz oldukça şaşırmıştık.
“Peki ilk seferde yenemediysek daha sonra nasıl yeneceğiz?” dediğinizi duyar gibiyim. İşte bu noktada yapım ekibi farklı bir teknik kullanarak karakter özelliklerini olduğu gibi bırakmış. Yani karakteriniz öldüğünde seviyenizden elinizdeki silahınıza, hatta kostümlerinize kadar her şey aynı kalıyor. Bir nevi tüm özellikleriniz atanızdan yadigar kalmış oluyor. Tabi her seferinde karşılaştığınız düşmanların seviyesinde de artış meydana geliyor.
İksir ve para keselerine dikkat!
Oyun çizgisel bir ilerleyişe sahip olsa da RPG öğeleri ile bezenmiş. Öncelikle oynanışta sadece dövüş kısımlarında ve gideceğiniz yönlerde oyuna müdahale edebiliyorsunuz. Yani karakteriniz ilerliyor ve bir alanda duruyor. Diyelim önünüzde büyük bir kapı, sağınızda ise merdivenler var. Bu iki yönde de mavi bir ibare yer alıyor ve hangisine dokunursanız karakterinizde o yöne doğru kısa bir sahne ile ilerlemiş oluyor. Bu ilerleme sırasında karaktere müdahale şansına ise izin verilmemiş. Aynı şekilde etraftaki para ve kasaları da bu yöntem ile topluyoruz. Bu yöntemi kullandığımız bir diğer nokta ise düşmanlarımız oluyor. Yol boyunca karşımıza çıkan düşmanların üzerinde aynı işaret beliriyor ve dokunduğumuzda savaş sistemine de girmiş oluyoruz.
Infinity Blade oldukça dinamik bir savaş sistemine sahip. Savaş sistemine girdiğinizde sürekli tetikte olmanız gerekiyor. Kalkanınız veya sağ soldaki kaçış tuşları ile düşmanınızın ataklarından kaçabiliyor veya düşmanınızın atak yaptığı yöne doğru silahınızı sallayarak onun atağını savuşturuyor ve doğal olarak kontra atak şansına sahip oluyorsunuz. Kontra atak veya kalkan ile korunduğunuz sırada ise atak sırası kısa bir süreliğine de olsa size geçiyor. İşte bu noktada parmaklarınızı çalıştırmanız gerekiyor. Çünkü rakibinize ataklarınızı dilediğiniz yöne doğru iPhone, iPod Touch veya iPad’in dokunmatik ekranı sayesinde yapabiliyorsunuz. Sizin hızınıza ve karakterin gücüne bağlı olarak daha hızlı ve güçlü ataklarda sergileyebiliyoruz.
Bazen çok daha iri düşmanlar ile karşılaşıyorsunuz.
Söz kalkandan açılmışken korumanızın sınırsız olmadığını da belirtmem gerekiyor. Zaten öyle olsa inanın oyun çok kolay bir hal alırdı. İşte bu noktada karşımıza para, eşya ve seviye sistemi çıkıyor. Bulduğunuz sandıklardan para veya silah gibi eşyalar çıkabiliyor. Topladığınız paralar sayesinde ise oyundaki alışveriş kısmından yeni silahlar, kalkanlar veya zırh alabiliyorsunuz. Aldığınız bu silah veya kalkanların sizinde seviyenize bağlı olarak bir sınırlandırması bulunuyor. Örneğin kalkanınızda 20 ibaresi var ise bu o kalkanı bir savaş içerisinde 20 kez kullanabileceğiniz anlamına geliyor. Bu sınır bittiğinde kalkanınız parçalanıyor ve o savaş sırasında bir daha korunma özelliğini kullanamıyorsunuz. Diğer savaşlarda ise bu sayı tekrar maksimuma çıkıyor.
Düşmanlarınızı yendikçe ve onlara darbeler indirdikçe deneyim puanı kazanıyorsunuz. Her seviye atladığınızda ise oyun size belli sayıda puan veriyor. Bu sayıları can hanenize, korunma özelliğinize veya birazdan bahsedeceğim büyü gücünüze verebiliyorsunuz. Örneğin korunma özelliğiniz +8 oldu. Adldığınız kalkanın ise 15 gücü bulunuyor. Bu kalkanı karakterinize verdiğinizde 23 koruma gücünüz oluyor (15+8 = 40 Yapar :P ) Ayrıca aldığınız her eşyanın da bir deneyim durumu bulunuyor. Bu eşyaların da seviye durumunu doldurduğunuzda ekstra bir puan daha kazanıyorsunuz. Bu nedenle maksimuma ulaşan eşyalar yerine yenilerini kullanmanızı tavsiye ediyorum. Böylece hem daha çok puan hem de daha çabuk level atlıyorsunuz.
Oyun alanında dokunmatik ekran sayesinde kamerayı çevirip gizli sandıklar veya para keselerini toplamaya çalışıyorsunuz.
Gelelim oyundaki büyü sistemine. Karakterinizin özellikleri veya aldığınız bazı özel eşyalar sayesinde yeni büyüler öğrenebiliyorsunuz. Bu büyüleri kullanmak için ise ekranın üst kısmında yer alan büyü gücünüzün dolu olması gerekiyor. Zamanla tekrar dolan bu kısım dolu olduğunda ise bir kez büyü kullanma şansına sahip oluyorsunuz. Bu kısma dokunuyor, ekranın alt kısmında çıkan büyülerden birini seçiyor veya büyü işaretini dokunmatik ekran sayesinde yaparak işlemi tamamlıyorsunuz. Örneğin ekrana U çizdiğinizde Heal, n çizdiğinizde ise Guard büyüsü yapmış oluyorsunuz. Oyunda bu tarz koruma odaklı büyüler dışında buz, ateş ve yıldırım gibi bir çok büyü çeşidi de yer alıyor.
Ünlem işaretine dokunarak rakibinizin seviyesine göz atabilirsiniz.
Infinity Blade grafiksel olarak şaşırtıcı bir görselliğe sahip. Hatta bu sistemlerde yapılan en iyi grafikli oyun bile diyebiliriz. Işıklandırmalardan kaplama ve karakter detaylarına kadar oldukça başarılı bir iş çıkarılmış. Başta da bahsettiğim Unreal Engine 3 motoru heralde bu sistemlerde daha iyi kullanılamazdı. Üstelik Infinity Blade, bu sistemlerde Unreal Engine 3 kullanan ilk oyunlardan biri olduğu için ilerisi için de umut vaat eden ve önemli bir yere sahip olan bir oyun oluyor.
Oyunun eksik yönlerine baktığımızda ise karakterin kontrolünün tamamen oyuncuya bırakılmaması ön plana çıkıyor. Özellikle Epic Citidel demosunda böyle bir özelliğin var olması bu konuda oynayanları küçükte olsa bir hayal kırıklığına uğratabilir. Bunun dışında oyunun çok kısa olması ve hep aynı döngüde ilerlemesi canınızı sıkabilir. Sonuç olarak Infinity Blade iPhone, iPad ve iPod Touch sahiplerinin mutlaka denemesi gereken bir yapım olmuş.