Bilinmezlik korkutur insanı. Bilmediğimiz şeyler üzerine korkularımız ve senaryolarımız daha çoktur. Bu yüzden olsa gerek; güneş, ay ve yıldızların asılı durduğu romantik gökyüzünün ötesinde, uzayın derinlikleri genelde ürkütücü bilimkurgu senaryolarına gebedir hep. Zamanla bilinmez uzay üzerine kurulu bilimkurgu hikayeleri her ne kadar sıradan bir hal alsa da, bazılarının yeri hiç değişmez. Mesela hiç birimiz James Cameron imzalı Aliens serisinini sinema dünyasında bıraktığı izi unutamayız.
Keza, Dead Space’de bunu başardı. Hayatta kalma/ korku öğeli oyunların kökeni yeni nesille birlikte kurumaya başlamış, Resident Evil serisi hormonal bozukluğa uğramış ve Silent Hill bir türlü bekleneni verememişken karşımıza dikildi Isaac Clarke. Başlangıçta “EA” ve “iş çıkmaz” demiştik ama hiçte öyle olmadı. Dead Space çıktığı 2008 yılında türe yeni bir bakış açısı, korku oyunlarına yeni bir soluk getirdi. Her ne kadar oyun içinde bir süre sonra sıradan bir kurgu sarsa da dört bir yanımızı, ani çıkışlarıyla bizi kendimize getirmeyi bildi.
Isaac'ı ikinci oyunda konuşurken de göreceğiz.
Son bıraktığımızda akıl sağlığının pekte iyi olmadığını bildiğimiz Isaac, yeni oyununda hangi yeniliklerle karşımıza çıkıyor ? Gördüğümüz, duyduğumuz, bildiğimiz ne varsa birlikte bakalım.
Dead Space 2’de ki ilk büyük yenilik, uzay kabusunun artık yeni bir mekan edinmiş olması. Pek çoğunuzun bildiği gibi “The Sprawl” isimli uzay istasyonu ( aslında basit bir istasyondan çok bir metropol) Isaac Clark’ın yeni cehennemi. Satürn’ün 56 uydusundan birisi olan Titan üzerine kurulmuş, başlarda küçük bir mayın kolonisine ev sahipliği etmiş ve daha sonra dev bir metropolise dönüşerek 1 milyon insan nüfusuna ulaşmış The Sprawl şehri ayrıca Dead Space ligatüründe “planet cracker” olarak tabir edilen USG Ishimura’nın da evi.
Isaac Clarke, Ishimura’da gerçekten zor günler geçirdi. Yaşadığı onca şeye rağmen sessizliğini bozmayan karakterimiz, bu karizmatik duruşuyla bize Half Life serisinin Gordon Freeman’ını hatırlatıyordu.
Peki nasıl oldu da Aegis VII’de keşfedilen ve tüm bu kabusa sebep olan Marker, mühendis Isaac tarafından geldiği yere geri gönderilmişken, kabus 60 yaşındaki The Sprawl istasyonunu buldu ? Burası bir sır ancak yayınlanan görüntülere bakılırsa; Marker bir şekilde The Sprawl’a getirilmiş, bir başka Marker keşfedilmiş veya gördüğümüz sadece temsili bir büs(?) Bildiğimiz bir başka detay ise Dead Space 2’de yaşanacak olayların, Isaac’in Ishimura kabusundan kaçışının 3 yıl sonrasını konu aldığı yönünde.
Ishimura kabusu peşimizi bırakmayacak.
Yayınlanan videolarda muhtemelen sizin de dikkatinizi çeken ilk ayrıntılardan birisi, Isaac’in yaşam mücadelesi verdiği mekanların uzayda bir istasyondan çok bir malikanede geçtiği hissini uyandırdığı ve bununda bilindik Dead Space atmosferine ters düşmesi. Bu konuda endişe duyan arkadaşlar sakın merak etmesin. Zira gördüğünüz o malikane tarzında ki gotik mekan, Marker felaketinin baş senaristi ve ilk oyunda da adı sıkça anılan Bütünselciler Kilisesi’nin The Sprawl şubesi.
Artık yeni yaşam mücadelemizin nerede yaşanacağını az çok biliyoruz. Birde Isaac’e yeniden merhaba diyelim. Isaac Clarke, Ishimura’da gerçekten zor günler geçirdi. Yaşadığı onca şeye rağmen sessizliğini bozmayan karakterimiz, bu karizmatik duruşuyla bize Half Life serisinin Gordon Freeman’ını hatırlatıyordu. “Isaac! Aşşağı in. Isaac! Jeneratörü çalıştır. Isaac! Suyu ısıt.” emir kipleriyle görevine devam eden ve çıtı çıkmayan Isaac’in oyun sonunda akıl sağlığının da bozulmaya başladığını öğrenmiş olduk. Marker etkisini herkes kadar Isaac’te de göstermişti. Dead Space 2’de ise Isaac suskunluğunu bozuyor ,karakterimiz artık konuşuyor, hatta hesap soruyor!
Dead Space 2’nin duyurulmasıyla birlikte göz kamaştırıcı detayların başını Isaac’in ilk oyunda da başarılı tasarımlara sahip olan yeni mekanik kıyafet tasarımı çekmişti. Dead Space’de olduğu gibi bu tasarım, hikaye müddetince Metroid serilerine benzer şekilde hem görsel hemde özellik bakımından güncelleneceği de yapımcılar tarafından onaylandı. Değişen kıyafet tasarımı hayat göstergesini de etkilerken, düşmanlardan gelen darbelere karşı bu hayat göstergesinin verdiği tepki gözlerimizden kaçmadı.
İzlediğimiz demolarda da görüldüğü gibi Dead Space 2 ekranı yine HUD detaylarını içermiyor. Can miktarınız (sahip olduğumuz suit üzerinden) , harita, mermi sayınız daha önce olduğu gibi oyuncuya aktarılacak. Zaten HUD ekranının kullanılmaması korku oyunlarında bir gelenek halini aldı. Yine bol bol organ parçalayacağımız Dead Space 2’de yeni düşmanlar, akabinde yeni silah seçenekleri Isaac’in hizmetine sunuluyor. Bu silahlardan ilki ve benim çok beğendiğim; parçaladığımız düşman organlarının keskin bölümlerini Kinesis özelliği ile düşmanların üzerinde kullanabilecek olmamız. Bioshock’un Telekinesis özelliğine benzettiğim bu yeni silah ( ya da özellik) sayesinde Necromorph’ların keskin kolları artık Isaac’in mermi tasarrufuna büyük katkı sağlayacak!
Boss savaşları çok daha dinamik mekanlarda geçecek
Videolarda gözüken bir başka Visceral Games harikası ise Javelin Gun. İri çiviler atan Javelin Gun güçlü etkisi ile düşmanları duvarlara çiviliyor ki bu agrefis Necromorph’ları keyifle öldürmenin en harika yollarından birisi olsa gerek.
İlk oyunda kullandığımız Kinesis ve Stasis özelliklerinin yanına bir yenisi ise devam oyununda ekleniyor. Yayınlanan oynanış videolarında rastladığımız bu özelliğin henüz adı belli değil. Bir mayın gibi işleyen özellik, bırakıldığı alanda bir süre ışık saçarak bekledikten sonra patlıyor. Stasis ile birlikte harika bir çift olabilirler. Tüm bu saydıklarımızın ötesinde yine düşmanları ayağınızın altına almak ve elinizdeki silahınızla sağlam bir tane oturtmakta savunma mekanizması içerisinde bulunmaya devam ediyor. Visceral Games bize düşmanları yakma ve elektrikle çarpma fırsatlarınıda sunacağını hatırlatalım.
Madem söz savunma mekanizmasından açıldı, oyundaki şiddetin karşılıklı olarak her iki taraf içinde arttırıldığını vurgulamak yanlış olmaz. Düşmanlarımıza Isaac için daha korkunç öldürme şekilleri veren Visceral Games’in, Isaac’in de yakın dövüşte kesinlikle merhamete sahip olmayan karşılıklar eklediği izlediğimiz görüntülerde de kendini gösteriyor. Oyunun ana teması olan “organ parçalama” bu yakın dövüş anlarında daha bir anlam kazanıyor.
Örneğin ilk oyunda yer alan Lurkers (hani şu enfeksiyon bulaşmış bebek benzeri ve sırtından kollar çıkaran mahluk) üstümüze çıktığında bir süre onunla mücadele eder ardından yere çarparak bir tekme sallar ve işini bitirirdik. Yakın dövüş sisteminde çok daha farklı varyasyonlarla buluşabileceğimiz devam oyununda, Dead Space fanları tarafından kurgulanmış ve anketle belirlenmiş yeni karşılıkların bulunduğu şiddet dozaşı yüksek mücadeleler de mevcut olacak.
the Sprawl istasyonu tüm ihtişamı ile karşımızda
Dead Space 2, ilk oyuna nazaran daha farklı düşman tasarımlarına da gebe. USG Ishimura’da bizi en çok tedirgin eden Necromorph’ların yanı sıra, şu an için yeni olarak karşımıza çıkan 2 tür daha bulunuyor; The Puker ve The Pack. İsimlerinin orijinal olduğunu söylemek güç ancak yeni düşmanlarımız ilk oyunda yer alanlara göre benzersiz tasarımlarıyla dikkat çekiyor. The Puker, yukarıda da belirttiğim o yakın mücadelelerde Isaac’in kaskına yapışarak üstüne kusuyor. Kustuğu her neyse Isaac’in acı içerisinde kaskını çıkarmasına, kıvranmasına ve nihai sonun gerçekleşmesine sebep oluyor. Ola ki elinden kurtuldunuz, Puker’ın sizi kucakladığı süre boyunca daha fazla düşman çoktan etrafınıza doluşmuş olacak. Bir diğer yeni düşmanımız olan The Pack, görünümleriyle bize mutant çocukları çağrıştırıyor. Yayınlanan videolarda alt etmesi kolay görünen bu düşman türünün en önemli özelliği her zaman için sürü halinde saldırması. Sanırım Visceral Games “The Pack” düşman türü ile ayağımıza sürekli dolanan düşmancıkları oyun içine adapte etmek istemiş.
Yeni silah çeşitleri ve yeni düşmanlar… Dead Space 2’nin sadece bu yeniliklerle sınırlı kaldığını düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. İlk oyunda çok az yer verilen sinematik ara sahneler Dead Space 2’de daha çok ön plana çıkarılmış. Isaac’in hayatta kalmak için fellik fellik kaçtığı devasa yaratık ve mekaniklerle mücadele ettiği anlarda, saniyeler için ele aldığımız Isaac karakterini sadece QTE ( Quick Time Events – Tuşlara Zamanında Basma) olarak değil gerçek zamanlı olarakta kontrol pad’i ile yön verdiğimiz için bu anların heyecanı daha başka olacak!
Dead Space 2’de ki bir başka heyecan verici yenilikte yer çekiminin olmadığı anlarda yaşanacak. Bildiğiniz gibi daha önce yer çekiminin olmadığı alanlarda bulunduğumuz odanın duvarlarında veya tavanlarında gezebiliyor, alanın müsaade ettiği yerlere zıplayabiliyorduk. Ancak bu sefer kontrol tamamen bizde! Oyunun özel tasarlanmış bölümlerinde yer çekimini ortadan kaldırabiliyoruz ve bu noktada zırhımızında yardımıyla havada süzülüyoruz. İşte tam bu noktada oyun bize 360 derecelik bir özgürlük veriyor. Duvarlara yapışıp kalmadan havada süzülerek düşmanlarımızla mücadele ediyor, istediğimiz zaman yer çekimini yeniden eski haline getirebiliyoruz. Yer çekiminin gelmesi ile birlikte havada süzülen nesnelerin tekrar yere çakılması ise oyunda varolan gerçekliğin gücünü arttırıyor. Bu yeni özellik oyuna farklı bulmacaların yerleştirilmesinide sağlamış. Üstelik ilk oyunda noktadan noktaya yapılan yolculuğumuz, yer çekimi kanunun elimizde olduğu yeni oyunda ulaşılması gereken noktalara farklı yollardan ilerlememize ve kendi yolumuzu çizmemize olanak sağlıyor.
Dead Space sadece içeriğiyle değil görselliğiyle de bizi büyülemişti. Görünen köy kılavuz istemez, Dead Space 2 gelişmiş grafikleri, ışıklandırma sistemi, daha canlı renk paleti ve akıcılığıyla bu konuda daha başarılı olarak karşımıza çıkacak. Visceral Games, hikayenin uzayda geçmesine rağmen etrafa bol bol ateş edip herhangi tehlikeli bir etkileşimin olmadığı ilk oyuna nazaran devam oyununda sağa sola sıkarken daha dikkatli olmamızı öneriyor . Kısacası, oyunda çevre etkileşimide arttırılmış durumda. Isaac’in ağır kalan hareketleri ve zırhının özellikleri (örneğin Kinesis) daha akıcı olarak oyun kontrollerini de etkileyecek.
Ve tabii ki Sesler. Oyunda her an birşeyler olacakmış gibi hissettiren, tüylerimizi diken diken eden fısıltılar ve konuşmalar, ürkütücü düşman çığlıklarıyla birlikte derin uzayın ürkütücü atmosferinde daha derinlere çekiyordu bizi. Bu konuda yapımcı ekip zaten doğruyu yaptıklarını biliyor ve devam oyununda sadece gözümüzün değil kulağımızında sürekli oyun içerisinde olacağına dikkat çekiyor.
Devam oyunu hikayenin odağında bu yeniliklere gebeyken, artık yeni nesil konsolların online dünya ile daha çok haşır neşir olduğu bir ortamda “olmazsa olmaz” dediğimiz multiplayer modu Dead Space 2’yi de ziyaret ediyor. Zaten geçtiğimiz günlerde yapımcı ekibin “Multiplayer modu ile oyunlar daha çok alıcı buluyor” sözüyle kabul ettiği önemli bir seçenek olan Multiplayer modu, bence Dead Space evreni için olsa da olurdu olmasa da. Madem böyle bir seçenek var, gelin bir de multiplayer moduna yakından bakalım.
Temelinde hikaye modu odaklı olan bir oyunu online arenaya taşımak, oyunun türüne bağlı olarak ya kolaydır ya da zor. Uncharted ve Bioshock gibi oyunların devam oyunlarıyla getirdikleri multiplayer modları bir hayli başarılı sayılırdı. Bundan yola çıkan Visceral Games ekibi, multiplayer modunu oluştururken Dead Space evreninden esintileri dengeli bir şekilde bu moda aktarmaya çalışmış. Oyunda varolan aksiyon, korku ve vahşet havasını terk etmeden, Isaac’in hikaye modunda gideceği mekanlar esas alınarak oluşturulan haritaların her biri, hikaye modundan ve Dead Space evreninden önemli parçalar taşıyor.
Hayatta kalmak için sırt sırta vermeniz şart
Yapımcı ekibin de kabul ettiği gibi, Dead Space 2 multiplayer modu Left 4 Dead’den bir hayli esinlenmiş durumda. Dörder kişiden oluşan 2 grubun karşı karşıya geleceği mod, görev tabanlı bir yapıya sahip. Demem o ki, amaçsızca birbirinize saldırmıyorsunuz ve size verilen görevi yerine getirmeye çalışıyorsunuz. Siz insan olarak vazifenizi tamamlamaya çalışırken, karşı ekip yani Necromorphlar her an her yerden çıkıp sizi engellemeyi amaçlıyor. Bu durumda multiplayer modunda dahi korku öğeleri an be an sizinle olacak gibi. Çünkü rakip artık hikaye modunun yapay zekası değil, sizin gibi bir oyuncu ve bu alacakaranlık atmosfer kesinlikle onlardan taraf!
Her maç 2 bölümden oluşuyor. İlk bölümde hangi türde oynadıysanız, diğer bölümde karşı tür olarak mücadele ediyorsunuz. Böylece hem insan hem de Necromorph olarak multiplayer modunun zevkine varabiliyorsunuz. Hazır Necromorph’lardan söz açılmışken; insanlar için ne kadar farklı silah, zırh ve özellik çeşidi açılmayı bekliyorsa, Necromorphlar için de farklı türler ve bu farklı türlere bağlı olarak birbirinden eşsiz saldırı çeşitleri bulunacak. Multiplayer modunda seçilebilir 4 farklı (ki ikisini daha önce size aktarmıştık) Necromorph kendini gösterecek : The Pack, The Lurker, The Spitter ve The Puker. Her birinin kendine ait eşsiz saldırı biçimleri mevcut.
Haliyle yakın dövüşte tehlikeli olacak olan Necromorphların, düşmana yaklaşabilmesi için gizlilik unsurlarına uyması; havalandırma boruları, en karanlık ücralar ve bunun gibi alanları kendi lehine kullanması gerekecek. Açılabilir silahlar, zırhlar ve özellikler değil ama daha güçlü atak ve farklı saldırı hareketleri de Necromorph ırkı için açılmayı bekleyen yenilikler olacak.
Yeni nesille birlikte soyu tükenmekte olan hayatta kalma / korku türünü ipten alan Dead Space, korku ve aksiyonu adeta terazide tartıp harmanlayarak karşımıza çıkarmıştı. Yapımcı ekip devam hikayesiyle sanki biraz daha aksiyona yönelmiş gibi bir izlenim verse de, bence Dead Space 2 korku ve aksiyon dozajını başarıyla ayarlamış olarak karşımıza çıkacak
Multiplayer modlarında zor anlar yaşayacağız.